02 Haziran 2024

Amerika Birleşik Devletleri, hapishaneden yönetilebilir mi?

Batıda seçmen kitleleri, her zaman mazlum görünen adaylara daha çok sempati hisseder. Trump'ın bu denli hedef olması, seçmenleri onu alt etmeye kararlı bir devlet yapısına karşı direnişe geçmeye teşvik edebilir

Eski ABD Başkanı Donald Trump, New York Eyaleti Yüksek Mahkemesinde yürüyor, 30 Nisan 2024.

Küresel siyaset arenasında absürt gelişmelere uzun süredir alışkınız.

Boris Johnson, karikatürleştikçe dünyadaki ününü arttırdı.

İkinci Dünya Savaşı'ndan beri Avrupa'da yaşanan ilk sıcak savaşın ön cephesindeki liderinin ana vasfı çok komik olmayan bir komedyen olması idi.

Arjantin'de Javier Milei, elektrikli testeresi ile kamu harcama politikalarını açıklarken, popülerliği düşmedi. "Testere Milei" lakabının beraberinde Arjantin Cumhurbaşkanı seçildi.

Bu sebepten dolayı Donald Trump'ın bu hafta hüküm giymiş bir suçlu olarak bir sonraki Amerikan başkanı olma olasılığı her yerde haber oldu.

Ama çok insanı şaşırtmadı.

Evet, dünyanın her köşesinde haber oldu.

Fakat siyasi bir deprem olması gerekirken, çok normal bir gelişme gibi basına yansıdı.

Kısacası artık bu absürtlüklere alıştık.

Daha da ilginç olanı, bu sonucun Trump'ı daha da popüler kılabilecek olması.

Elbette bunun arkasında yatan nedenler var.

Bu süreç başladığından beri siyasi etkenler olduğu belli idi.

Trump'a dava açan başsavcı Alvin Bragg, Amerikan siyasetinde solcu bir figür.

Başsavcılık kampanyasında Trump'ı hedef alacağını söz vererek bu görevi almıştı.

Suç yerine bir bireyi hedef alması, daha başından sadece yasal bir süreç olması gerekirken, konunun siyasileştirildiğini gösteriyordu.

Davayı mahkemeye getirebilmek için kullanılan suçlamalar farklı siyasi çizgide yasal uzmanlar tarafından eleştirildi.

Yargıç, Trump'ın rakibi olan Demokrat Parti'ye yakın bir figür ve birçok uzmana göre nötr bir tavır sergilemedi.

Trump'a karşı bir tanığın mahkeme huzuruna çıkmasını engelledi.

Jüri prosedürlerini adeta Trump'ı suçlu bulacakları garantileyecek şekilde yönlendirdi.

Cezanın açıklanacağı 11 Temmuz tarihi bile kasıtlı seçilmiş gibi. Cumhuriyetçi Ulusal Kongresinden önceki haftaya denk geliyor. Adeta Kongre ortamını germek ve siyasi bölünmeye yol açmak ister gibi…

Bu yazıyı Donald Trump'ı desteklemek amacı ile yazmıyorum.

Fakat bu davayı siyasi boyutunu görmeden tahlil etmek kolay değil.

Davadan daha da önemlisi, etkisi.

Dava sonuçlandıktan sonra Trump açıklamasında "gerçek kararı 5 Kasım'da halkın vereceğini" iddia etti.

Demokratları korkutan ise Trump'ın haklı olabileceği.

Şu ana kadar Trump'a yapılan bütün hukuki hamleler Trump'ı daha da popüler kıldı.

Başkanlık adayları arasında şu anda favori.

Seçimi belirleyenler değişebilir eyaletlerdeki bağımsız seçmenler olacak.

Bu kitle anketlerde istikrarlı bir şekilde bir suçluya oy vermeyeceğini belirtiyor.

Fakat konu Trump olunca bütün kurallar değişiyor gibi.

Geçen Ağustos ayında ilk nezaret altındaki fotoğrafı çekildiğinden beri anketlerde oy oranı arttıkça artıyor.

Batıda seçmen kitleleri, her zaman mazlum görünen adaylara daha çok sempati hisseder.

Trump'ın bu denli hedef olması, seçmenleri onu alt etmeye kararlı bir devlet yapısına karşı direnişe geçmeye teşvik edebilir.

Trump'ın hüküm yediği suçlamalar normalde New York Eyaletinde hapis cezası ile sonuçlanmaz.

Fakat şu ana kadar davanın ilerleyişinden dolayı bu davanın normal sonuçlanacağı garantisi bulunmuyor.

Teknik olarak 4 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilir.

Eğer hapse atılırsa, hâlâ Başkanlık için aday olmaya devam edecek.

Adaylık için gereken kriterler, Amerikan vatandaşlığı, 35 yaşı geçmesi ve en az 14 yıl Amerika'da yaşamış olması.

Kazanırsa ne olacağı bilinmiyor. Ne de olsa böyle bir durum Amerikan tarihinde daha önce gerçekleşmedi.

Ama en azından başkanlık süresi bitmeden hapisten çıkmış olacaktır.

Birkaç ay içinde dünyanın en güçlü ülkesinin bir hapishaneden yönetilip yönetilmeyeceğini görecek olabiliriz.

Mehmet Önal Kimdir?

Mehmet Önal İstanbul'da doğdu. Hukuk lisans ve yüksek lisans tahsilinden sonra İngiliz Parlamentosu ve Atlantik Konseyi'nde çalıştı. İzleyen dönemde enerji sektöründe çalışmaya başladı. Ticari görevlerden sonra enerji dönüşümü ve iklim değişikliği kamu politikaları üzerine uzmanlaştı.

Avrupa Birliğini'nin teknik iklim değişikliği danışman organı olan Sıfır Emisyon Platformu'nda ve İngiltere'de Karbon Yakalama ve Depolama Derneği'nde görev aldı. İklim değişikliği temalarında Avrupa'da, Orta Doğu'da ve Asya'da birçok devletin yürüttüğü çalışmalara katıldı.

Profesyonel olarak kamu politikaları ve siyasi gelecekler üzerine senaryo çalışmalarında yer alıyor, büyük toplumsal gelişmeler, sosyolojik değişimler, insanlık için varoluşsal tehdit oluşturan etkenler ve küresel jeopolitik konular üzerine kafa yoruyor. Enerji sektörü profesyoneli olarak Londra ve İstanbul'da yaşıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Devlet adamları nereye kayboldu?

21. yüzyılın ilk çeyreği sonlanmaya yaklaşırken sanki devlet adamlarını soylarının tükenmekte olduğu bir dünyaya doğru gitmekteyiz gibi hissediyorum

Çocuğunuzu tasarlamak ister miydiniz?

Artık sadece hastalık ihtimalini düşürmek değil, tasarlayabildiğimiz çocukların olabildiği bir gelecekten bahsediyoruz

Avrupa'nın sağ partileri gerçekten "aşırı sağcılar" mı?

Sağ oluşum gerçekten 1922 İtalya'sı veya 1933 Almanya'sı ile kıyaslanabilecek bir dalga mı?