Tuğçe Tatari

[email protected]

TARİH

04 Ekim 2024

Meclis’ten üzerimize estirilen pembe dizi rüzgârına reyting yağıyor!

Meclis’ten izlemelik, devamını merak etmelik pembe dizi yayını yapılıyor adeta. Kim kime doğru yürümüş, ilk kim selam vermiş, resepsiyonda kim kimle yan yana gelmiş-gelmemiş, kim kimin elini iki avucunun arasına almış da sevmiş. Oturup uzun uzun bunları konuşalım… Çünkü yeni Türkiyemize bu yakışır!

Devamını Oku

TARİH

27 Eylül 2024

Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasağa nasıl tepki vereceğiz?

Bu İmamoğlu yazısını iki haftadır yazmak istiyorum ama hep bir başka felaket yerini alıyor bu yazının!

Devamını Oku

TARİH

20 Eylül 2024

Narin'in köyü, neden gazetecileri taşlıyor?

Bir köyde yaşayan onlarca çocuk ellerine taşları alıp gazetecileri taşlıyorsa, burada ben, o insanları ne kadar mağdur ettiğinizi öğrenme ihtiyacı da hissederim. O köy size olayı aydınlatmak istiyorsunuz diye mi öfkeli, yoksa uydurduğunuz iddialar yüzünden mi, buna bir bakma ihtiyacı hissederim…

Devamını Oku

TARİH

13 Eylül 2024

Narin olayını 'gazetecileri' de kullanarak bulandırıyorlar!

Narin'in öldürülmesine üzülürken bir diğer yandan da gazeteciliğin yok edilmişliği, yayıncılığın çürümüşlüğü, medyanın kokuşmuşluğu gerçeği ile bir kere daha temas etmek durumunda kaldık…

Devamını Oku

TARİH

06 Eylül 2024

Narin bir mesele…

Kaybolan Narin kaybolduğuyla mı kalacak, yoksa biz ülkenin uzak bir köşesinde ucunu tutacağımız ipi takip ederek çok daha büyük bir meseleye mi varacağız?

Devamını Oku

TARİH

30 Ağustos 2024

Devlete bak aileyi anlarsın!

"Hulusi Kentmen" temsilinde gösterilen devlet, yani baba soğuktur, serttir ama "içi iyidir" diye bilinir en azından… Ama bugünün Türkiye'sinde "görüntü"ye dahi ihtiyaç duyulmuyor! Ve ülkenin dört bir yanından şiddet haberleri yağıyor. Kadın, çocuk, mülteci artık kimi "zayıf" görüyorlarsa onu paramparça ediyorlar…

Devamını Oku

TARİH

23 Ağustos 2024

Kendi canımızdan bile vazgeçmişlik düzeyinde bir tepkisizlik hâli

Kahramanmaraş merkezli depremlerin yarattığı hasarların hesabı, sorumlularından sorulamamaktadır. Bizler Ankara’dan, İstanbul’dan, İzmir’den bu haksızlıklara karşı toplumsal bir destek verebildik mi? Peki, beklenen İstanbul depremi uzmanların da uyardığı şiddette yaşanınca, İstanbullunun sesi için kimler bu ‘işler’e yeltenecek?

Devamını Oku

TARİH

16 Ağustos 2024

Can bugün çıkar mı?

Can Atalay iki yıldır cezaevinde. Özgürlüğü gasp edilmiş, dört duvar arasında bir o pazarlık masasının, bir bu pazarlık masasının sonuçlanmasına bağlı ‘anlık’ gelişmeleri bekliyor… Ancak bir gün bu milletin seçtiği Can gibi vekiller, Meclis’in de vekili olacaklar, kuşku duymuyoruz

Devamını Oku

TARİH

09 Ağustos 2024

Mesele asla bir "ev zencisi" olmanız değil, kimin evinin zencisi olduğunuzdur!

Biz 20 yıldır bu düzene ses çıkartanlar olarak en iyi koşullarda her an dayak yiyoruz ve hakarete uğruyoruz. Daha kötü koşullarda olan arkadaşlarımız da cezaevlerinde! Sizler daha yeni yüzleşiyorsunuz, her şeye evet demediğinizde başınıza gelebileceklerle. İşte hiç duraksamadan köle deniyor, zenci deniyor, denebiliyor sizlere de… Şimdi Türkiye'nin tüm "zencileri" olarak birleşme ve beraber mücadele zamanıdır…

Devamını Oku

TARİH

28 Haziran 2024

Geçmişiyle yüzleşemeyen temiz bir gelecek de kuramaz

Türkiye; devletin/görevlisinin içinde olduğu veya seyrettiği, yargılamayı savsaklayarak örtbas etmeye çalıştığı Madımak Oteli gibi katliam ve cinayetlerle hesaplaşmadıkça, makûs talihimiz de tarihimizle birlikte tekerrür edecek

Devamını Oku

TARİH

14 Haziran 2024

Bravo bizi maddi-manevi tüm değerlerimizle paramparça edişlerini sineye çekişimize!

Bırakın kayyım yönetimindeki belediyelerden borç bırakılan milyarların hesabını sormayı, yeni kayyım atamasını Hakkari'den başlattılar, bizlerin tepkisizliği sayesinde de devam edecekler, göreceksiniz!

Devamını Oku

TARİH

07 Haziran 2024

Sebahat Tuncel: İmha 90’larda daha fizikiydi, şimdi siyaseten imha var

“Sol olarak, sosyalistler olarak yeni bir hikâyeye ihtiyaç var. Maalesef sol çok zayıf… Tabii Türklerde egemenlik durumu da var. Devletin sahibi Türklerdir. Bu sebeple de devletin yaptığı haksızlığı, hukuksuzluğu tolere edebiliyor galiba… Türkiye toplumu devletin yarattığı baskıyı doğal bir sonuç olarak görüyor ve bu baskı rejimine şiddetle itiraz etmiyor. Oysa devlet emeğini sömürüyor, duygularını sömürüyor, özgür yaşam hakkını elinden alıyor. Bunu kabulleniş var, bu bir problem… Türkiye’de devlet ailenin bir parçası olarak görülüyor ama Kürtler o ailenin dışında…”

Devamını Oku
"
"