24 Haziran 2024

Adalılar “azmanbüs” dayatmasını sorguluyor: Bir sonraki adım hafriyat kamyonları ve beton mikserler mi? 

Şeffaflık olmayınca, katılımcılık olmayınca, yerele rağmen işlere kalkışılınca şüpheler artar da artar. Yanıt vermemek, itirazları kale almamak zaten toplumun yıldığı bir yönetim anlayışı…

Adalar’ın, Adalıların sesi duyulacak mı? Faytonlardan akülü araçlara, oradan da “azmanbüslere….” Gebze-Harem hattındaki minibüsleri andıran, Adalıların “azmanbüs” dediği elektrikli minibüsler, laboratuvar olarak kullanılan Büyükada sokaklarında dev cüssesiyle fink atıyor.

Bayram öncesi sabaha “azmanbüsler” ile uyanan Adalılar günlerdir nöbette. CHP’li Adalar Belediye Başkanı Ali Ercan Akpolat ise ortalarda yok. Kendisine ulaşmaya çalıştık ama pazartesi günü İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile yapacağı görüşme öncesi konuşmayacağını aktardı. Adalar Belediyesi’ne Büyükşehir’in el attığı konuşuluyordu zaten. Haziran ayındaki Akpolat-İmamoğlu görüşmesinde de yerel yönetimden çok İBB’nin inisiyatif kullanacağının konuşulduğuna dair iddia var.

Zaten Adalıların “Akpolat azmanbüsleri getiremezler, önlerine ilk önce ben yatarım demişti ama ortalıklarda yok” sözleri de bu söylentileri güçlendiriyor.

31 Mart seçimlerinde 6 bine yakın oy alan Ali Ercan Akpolat, “azmanbüslere” karşı toplanan 4 bin 500 imzanın kendisi içinde ne anlama geldiğini anlıyordur.

Avrupa’da göçmenlerin, daha önce sol partilere oy veren seçmenlerin aşırı sağa yönelmesinde sol ve sosyal demokrat partilerin sözlerinde durmamasının, seçmenleri unutmasının, solun seçmenlerini fiili olarak terk etmesinin payı büyüktür herhalde… Tarihi, kültürel dokusu ve sosyolojisi ile kırılgan olan Adaları dirençli kılanlar da şimdi kendilerine verilen sözlerin terk edilmesinin hayal kırıklığını yaşıyor. Pazar günü Çınar Meydanı’nda Yeryüzü Sofrası kuran Adalılar, Ekrem İmamoğlu’nun “Adalar halkıyla her konuyu paylaşıp, uzlaşma kültürüyle yönetme” vaadini, sözünü tutmamasını hatırlatıyorlar. Ada sokaklarının narinliğini azman cüssesiyle kaplayan elektrikli minibüsler hizmete alınmadan önce de söz veriliyor ama tutulmuyor. 

Ada sakini Kamer Alyanakyan’dan dinleyelim:

“Adalar Vakfı Başkanı 12 Haziran’da bir duyum aldı. İhtimal vermedi ama yine de biz ihtiyatı elden bırakmadık. Adalar Belediyesi’nin Adalar kamuoyunu bilgilendirme amaçlı kurduğu Whatsapp grubundan sormaya başladık. Sorduk cevap yok. En sonunda bu konuyu kaymakamlıkla İETT görüşür bize aksetmez yanıtı aldık. O zaman kaymakamlığa sorun dedik. Grubu yazışmaya kapattılar. Bazılarınızın imzaları var başkanın da beyanatı var. Bu araçların önüne kendimi atacağım diye. İnatlaşmanın nedeni uzun vadeli rant planlarının olması… Son 5 senedir Adalar’ın imara açılması, yolların karayollarına dönüşmesi gibi bir korkumuz var.”

6-7 Eylül kıyımının Adalar’a nasıl sirayet ettiğini, insanların nasıl zorla göç ettirildiğini unutmayalım ki Adalar’ı korumayı amaçlayan her sivil eyleme neden kibir ve şüphe ile yaklaşıldığını anlayalım. Zira bir avuç ‘elit’ Adalının ‘halkı’ istemediği algısı son yılların kışkırtılan duygusu. İBB ve Adalar Belediyesi’nin bu konuda da sorumluluğu var. Bir olgu olarak var ki, eyleme katılan bir Adalı sosyal medyadan nasıl hedef alındıklarını anlattı:

“Bütün bu protesto çabalarını, Adalılar kendi steril hayatlarına kimse dokunmasın, kimse Adalar’dan faydalanmasın istiyorlar şeklinde kamuoyuna yansıtıp hedef gösteriyorlar. Bizim burada karşı olduğumuz şey şahsi fikrimizin uygulanmaması değil ki, katılımcı belediyecilik istiyoruz. Türkiye’nin dünyanın kültür varlığını korumaya çalışıyoruz. Sorumsuz yöneticilerin bu kültür varlıklarını yok etmesini, harcamasını önlemeye çalışıyoruz. Bugün biz azmanbüs olmasın, Adalar imara açılmasın derken kimse gelmesin demiyoruz. Adalar’ın bu dokusunu görebilsin, bu doku kaybolmasın diye uğraşıyoruz. Bizleri kötü, elitist diye tanıtıyorlar. Bu çok yanlış. Sosyal medyadan kötü tepkiler alıyoruz. Tehdit ediliyoruz. Evinize geleceğiz öyle yapacağız böyle yapacağız gibi… 8-9 gündür bu yaz sıcağında oturan insanlar aslında herkesin sahip olduğu bir değeri korumaya çalışıyor. Kendileri için bir şeyi korumuyorlar. Biz herkes için buradayız. “

İtirazları duymamanın, yerelin iradesini yok saymanın hep bir ekonomi politiği vardır. Adalılar bundan da endişe ediyor. Adalar’ın simgesi faytonların kaldırılmasından bugüne kadar gelen sürecin adım adım planlandığını düşünüyorlar. Ada sakini ressam Necdet Kutlucan’a kulak verelim: “Faytoncular bilerek ve plan dahilinde kaldırıldı. Faytonculardan bir eşkıya yaratıldı. İstenilse denetlenebilirdi. Alanında uzmanları bir araya getirerek bir yönetmelik çalışması yapmıştık. Bunlar uygulansaydı bu durumlar olmazdı. Şimdi o faytoncular ya korsan taksicilik yapıyorlar ya da araçlarda çalışıyorlar.

O dönem hayvan severler, kendilerine vegan deyip akülü araçlara binen karbon tüketen insanlar tarafından manipüle edildiler. İBB’nin önünde faytonlar kaldırılsın diye eylem yapanlar hem polis hem İBB tarafından korundular, kollandılar. Fayton karşıtları çevik kuvvet kontrolünde geldiler, burada eylem yapıp gittiler. Atlar kasaplara, hayvanat bahçelerine giderken ise bunların hiçbirini göremedik. Azmanbüs aslında pazılın bir parçası… İmar planlarının olması için bir aşama. Geç de olsa bir duyarlılık oluştu. Müdahale ettik. Biz bunu çekersek domino taşları dökülecek ve Adalar’ı kurtaracağız, Adalar yürüme yolu olacak. Gelenler de istedikleri gibi Adalar’ın tadını çıkararak dolaşacaklar. Adalar’ın biyoçeşitliliği, ekosistemi böylece korunmuş olacak.

Son kalan İstanbul; Adalar’da yaşayan mimar, kentsel tasarımcı Semra Şenol da Adalar’la ilgili imar planı hakkında bilgi verdi:

“Geçen sene bizim imar plan sürecimiz vardı. O planlara itiraz ettik. Davalarımız sürüyor. Ulaşım da bu planın bir parçası aslında. Ama bütüncül değil parçalı bakıyorlar. Yapılması gereken öncelikleri yapmıyorlar. Adalar İstanbul’un gözbebeği ve rantın yüksek olduğu bir yer. Planlarda ada olmasına rağmen denizle ilişkisi kurulmamış. Yani denizle kara alanı arasındaki bizim kıyı dediğimiz alan tasdik sınırları dışında bırakılmış. Bu ne demek; biz kıyılarla ilgili bir şey düşünüyoruz ama bunu şimdi size açıklamıyoruz. Plan onaylansın sonra üstüne kıyı planları gelecek demektir. Kıyı planları gizlenmiş. Oysa imar planı bütüncüldür. Sadece konut ya da ticaret alanını planladım diyemezsiniz. 1/ 5000’lik planı Büyükşehir yaptı. 1/1000’lik uygulama detaylarının olduğu planı Adalar Belediyesi tam bitiriyorken Özel Çevre Kanunu çıkarıldı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlandı Adalar ve Marmara Denizi. Yani İBB ve Adalar Belediyesi by pass edildi. 100’den fazla dava açıldı. Bakanlık bunun üzerine bu kadar itiraz varsa bir yanlışlık var diyerek Adalar Belediyesi ile ortak revizyona gitti planda ama revize edilmiş halinde de kıyılar yine plan dışı kalmış. Sivriada, Kaşıkada ve Tavşanada’sı Adalar ilçe sınırları içerisinde olmasına rağmen onlar da planda yok. Bu adalardan biri şahsa ait. Sürekli imara açmak için girişimleri var. Acaba bu dayatmanın ardında bu olabilir mi, bilmiyoruz ki… Planda Adalar’a ziyaretçi istatistiği ile ilgili çalışma yapılmış. İETT Genel Müdürü 60 bin ziyaretçi geliyor, araç yetmiyor diyor.

O zaman 60 bin ziyaretçiye göre projeksiyon yaparsınız. Adalar için master ulaşım planı hazırlarsınız. Araçları buna göre belirlersiniz. Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu zaten motorlu araçları yasakladı. Yollarımız en fazla 6-8 metre genişliğinde. Böyle koca araçlar getiremezsiniz. Bir tasarım yarışması açarsınız, Adalar’ın dokusuna uygun araçlar için ihale yaparsınız. Diyorlar ki üç kez ihale açıldı katılan yok. Bunun üzerine Kıraça Holding’e ait Karsan’a verilmiş ihale. Bu araçlar onların üretimi. Ortada ulaşım planı yok. Bıktık 20 küsur senedir bu ülkede bilime hukuka uyulmamasından… Korkunç bir hayal kırıklığı yaşıyoruz. Çünkü kulaklarımızla duyduk, İmamoğlu halkla beraber katılımcı bir yönetim geliştireceğiz demişti. Bugün bize azmanbüsleri dayatıyorlar. Niyet okumuyoruz ama endişeleniyoruz. Acaba önce azmanbüsleri soktular, çünkü imar planı askıda, devasa inşaatlar yapacaklar, hafriyat kamyonları, beton mikserleri nereden geçecek? Azmanbüslerle yol genişletilecek, itirazlar bu sürede giderek azalacak. Sonra bir sabah bakacağız ki adamızda beton mikserleri turluyor. Buna mı hazırlık yapılıyor, bilmiyoruz ki…”

“Azmanbüsler”e karşı oluşan tepki nedeniyle mayıs ayı sonunda bir toplantı yapılıyor. Belediye Başkanı Akpolat, İETT Genel Müdür’ü İrfan Demet’i de o toplantıya davet ediyor. Tansiyonu yüksek üç saatlik bir toplantı yapılıyor. Toplantı sonunda İrfan Demet, izin süreleri dolduğu için elektrikli minibüslerin devreye alındığını, izin sürelerini uzatmak için başvuruda bulunacaklarını, bu sürede de araçları trafiğe çıkartmayacaklarını, ortak akılla bir çözüm üreteceklerini, bir ulaşım çalıştayı yapacaklarını söylüyor ama söz tutulmuyor. 27 Mayıs tarihindeki toplantıdan 19 gün sonra “azmanbüsler” Adalıların kâbusu oluyor.

Şeffaflık olmayınca, katılımcılık olmayınca, yerele rağmen işlere kalkışılınca şüpheler artar da artar. Yanıt vermemek, itirazları kale almamak zaten toplumun yıldığı bir yönetim anlayışı…

Yollardaki akülü araçlar, ki bir kısmı da kaçak ve denetlenmiyor, yayalar, çocuklar için risk oluşturuyor gerçekten. Bir de dev cüsseli Gebze-Harem’e benzer minibüsler devreye girince yayalara yürüme hakkı tanımayan bir kaos oluşuyor.

Bu itirazlar sürecek… Adalılar pazartesi gününü bekliyor. Eğer olumlu bir gelişme olmazsa eylemlerini İBB önüne taşımaya hazırlanıyorlar. Şeffaf ve katılımcı belediyecilik yoksa insanlar hep “Güvencin tedirginliğinde” yaşamak zorunda bırakılacaklar. Adalıların ruh hali tam da böyle…

Candan Yıldız kimdir?

Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.

Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.

Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.

Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.

Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.

"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.

T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Diyarbakırlı Ramazan Hoca cinayeti davasında dikkat çeken tarikat-cemaat diyaloğu

Sanık Erkan Baykut, Ramazan Hoca’yı hedef gösteren Hüseyin Çevik’e yakın olduğu anlaşılan Kerem Önder’in adını verdi: Onun videolarını izliyordum.

90’lardan bu yana TTB’de ilk kez sol cephe kaybetme olasılığı ile karşı karşıya

Sol ve demokratik hekimler bu kez iki ayrı listeyle seçime gidiyor, müzakere kapıları kapatılmadı

Mülkiye'deki hocaları Ercan Uygur, öğrencileri Mehmet Şimşek ve Yalçın Karatepe'yi anlattı; nasıl öğrencilerdi, hangisinin görüşlerine yakın, ortak yönleri neler?

 "Normalleşme kelimeleri beni çok ilgilendirmiyor. Beni asıl ilgilendiren bu iki kişinin kurumların ve ekonominin daha iyi işlemesi, ekonomideki bazı aksaklıkların giderilmesi yönünde fikir alışverişinde bulunması…"