26 Haziran 2024

90’lardan bu yana TTB’de ilk kez sol cephe kaybetme olasılığı ile karşı karşıya

Sol ve demokratik hekimler bu kez iki ayrı listeyle seçime gidiyor, müzakere kapıları kapatılmadı

Türk Tabipleri Birliği

Türkiye’de halk sağlığından çevre sorunlarına, Kürt meselesi de dahil savaş politikalarından göçmen meselesine, iş cinayetlerinden insan, çocuk, kadın, LGBTİ+ ve hayvan haklarına kadar pek çok başlıkta demokratik değerleri savunan meslek odaları için çanlar çalıyor…

15 Temmuz darbe girişimi sonrası çok sayıda sivil toplum örgütü, dernek ciddi yara aldı, kapatıldı, baskı altına alındı. Kamu kuruluşu statüsündeki meslek odalarındaki son seçimler de bölünerek azalan solun hal-i pür melali gibi…

Hatırlayacaksınız Çevre Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası Ankara Şubesi ile Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi seçimlerinde AKP/MHP destekli listeler seçimi kazanmıştı. Ankara Mimarlar Odası Ankara Şubesi seçimlerinde sosyal demokratlarla daha solda yer alan üyeler ayrı listelerle seçime girince AKP ve MHP’lilerin turuncu listesi aradan sıyrılmıştı.

Uzun süredir iktidarın hedefinde olan Türk Tabipleri Birliği de hafta sonu Ankara’da Merkez Konseyi’ni seçecek. 28-30 Haziran'da yapılacak 76. Büyük Kongresi’nde öncesi sol cephe 90’lardan bu yana ilk kez seçimleri kaybetme olasılığı ile karşı karşıya. Zira iki ayrı sol listeyle seçimlere gidilecek. İki ayrı ekip derken biraz ete kemiğe büründürelim. 90’lardan bu yana köklü bir TTB geçmişi olan Etkin Demokratik TTB ekibi ile bu ekip içinde yıllarca yer almış ancak son yıllardaki tartışmalarla politik bir ayrışmaya giden Tabip Odaları İnisiyatifi ekibi iki ayrı liste ile seçime gidecek gibi görünüyor.   Müzakere kapıları kapanmış değil. Zaten İnisiyatif grubunun TTB Merkez Konseyi adayları arasında yer alan, eski Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Alpay Azap da “oyların bölüneceği” yönündeki eleştirilerle ilgili “Son ana kadar birlikte ortak listeyi oluşturabilme arzumuz devam edecek” dedi.

Aynı arzu Etkin Demokratik TTB ekibinde de var. Cumartesi gününe kadar her şey mümkün… Ancak ayrışmanın ardında neler yatıyor?

Gezi eylemlerinde yaralıları tedavi eden, Afrin operasyonu sırasında “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” diyen, İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkan, pandemi döneminde Sağlık Bakanlığı verilerinin gerçeği örttüğünü söyleyen bir hekim örgütü olarak iktidarın hep hedefinde oldu. “Kapatılmalı” diyen koroyu hep rahatsız etti.

Son olarak da TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Şebnem Korur Fincancı’nın “TSK’nin kimyasal silah kullandığı iddiası araştırılmalı” sözleri nedeniyle hedef olmuştu. Fincancı aday olmayacak bu seçimde.

Bütün bu süreçlerin etkisi var mıdır bilinmez ama iki ayrı listenin çıkması içeride bir tartışma olduğunun da delaleti.

Her iki listeye de eşit mesafede duran, “bölünmenin” ağır bedelleri olacağını söyleyenlerle yaptığım görüşmelerden çıkardığım sonuç şu: Tabip Odaları İnisiyatifi, demokratik muhalefetin sağlık politikaları üzerinden inşa edilmesi gerektiğini savunuyor. Türkiye’nin mevcut rejimine muhalefetin sağlık alanı üzerinden yapılmasını doğru buluyor. Etkin Demokratik TTB ise otoriter rejime karşı demokratik muhalefetin itirazlarına sahip çıkmayı savunuyor, muhalefetin sadece sağlık alanıyla sınırlandırılmasına mesafeli duruyor.

Tabii şöyle bir tartışma olduğunu da öğrendim. Özellikle Anadolu’daki tabip odaları, Merkez Konseyi seçiminde daha etkin olmayı istiyorlarmış, belirlenen listeye sadece oy veren delegeye indirgenmeye itirazları ediyorlarmış.

İstanbul’un özgül ağırlığını da es geçmemeli. Yüzde 30 gibi ağırlığından söz ediliyor Merkez Konseyi seçimlerinde… Her iki listeye de eşit mesafede duranlar hekimler ise, Türk Tabipleri Birliği’nin örgütlü olduğu sağlık alanındaki etkisinin zayıflamasının görülmesini istiyor. Bu seçimin de piyasalaşan sağlık sisteminin kamucu hekimliği nasıl aşındırdığını tartışılmasına vesile olması gerektiğini düşünüyor. 

Hekime, sağlık çalışanlarına şiddetin yanı sıra hekimlerin failliğinin de konuşulması gerektiğini savunuyor. Katılımcılık, genç hekimlerin meslek odalarıyla bağlarının güçlenmesine yönelik mekanizmaların kurulmasının elzem olduğunu ifade ediyor.

Bakalım her iki ekibin de son ana kadar kapıları açık tuttuğu bir süreçte TTB Genel Merkezi’nin kapısından kim girecek?

Etkin Demokratik TTB grubunun Merkez Konsey adayları şöyle: Erkan Sümer- (Ankara)

Ali Karakoç- (Ankara)
Önder Okay- (Ankara)
Ayşe Gültekingil- (Ankara)
Pınar Saip- (İstanbul)
Şerif Demir- (Diyarbakır)
Zeynep Altın- (İzmir)
Ayşegül Ateş- (Gaziantep)
Ali Kanatlı- (Hatay)
Abdullah Karadağ- (Bursa)
Cafer Şahin- (Muğla)

 

Tabip Odaları İnisiyatifi grubunun Merkez Konseyi adayları şöyle:

Alpay Azap (Ankara)
Bilge Ceydilek (Ankara)
Zafer Çelik (Ankara)
Güzide Elitez (Bursa)
Murat Erkan (Samsun)
Özlem Gülbahar (Ankara)
Ali Osman Karababa (İzmir)
Aynur Karadenizli (Kocaeli)
Osman Öztürk (İstanbul)
Necdet Uçan ( Balıkesir)

 

Candan Yıldız kimdir?

Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.

Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.

Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.

Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.

Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.

"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.

T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Diyarbakırlı Ramazan Hoca cinayeti davasında dikkat çeken tarikat-cemaat diyaloğu

Sanık Erkan Baykut, Ramazan Hoca’yı hedef gösteren Hüseyin Çevik’e yakın olduğu anlaşılan Kerem Önder’in adını verdi: Onun videolarını izliyordum.

Mülkiye'deki hocaları Ercan Uygur, öğrencileri Mehmet Şimşek ve Yalçın Karatepe'yi anlattı; nasıl öğrencilerdi, hangisinin görüşlerine yakın, ortak yönleri neler?

 "Normalleşme kelimeleri beni çok ilgilendirmiyor. Beni asıl ilgilendiren bu iki kişinin kurumların ve ekonominin daha iyi işlemesi, ekonomideki bazı aksaklıkların giderilmesi yönünde fikir alışverişinde bulunması…"

Adalılar “azmanbüs” dayatmasını sorguluyor: Bir sonraki adım hafriyat kamyonları ve beton mikserler mi? 

Şeffaflık olmayınca, katılımcılık olmayınca, yerele rağmen işlere kalkışılınca şüpheler artar da artar. Yanıt vermemek, itirazları kale almamak zaten toplumun yıldığı bir yönetim anlayışı…