07 Kasım 2024

Demokrasiye darbe: Amerika’da “tek adam” rejimi

Amerika artık demokrasiye gölge düşebilecek, otoriter, tek adam tehlikesi eşiğinde bir ülke. Bu dünya için de tehlikeli bir serüvenin başlangıcı

Donald Trump

- “34 farklı evrakta sahtecilik” suçu sabit görülüyor ve ceza alıyor.

- Kendi şirketi batmaya giderken, orada çalışan işçilerin ücretlerini ödemiyor.

- Açtığı üniversiteyi kapatıyor. Orada usulsüzlükler tespit ediliyor. Savcı harekete geçiyor, yeni bir ceza alma aşamasında, savcıyı arayarak, hakaret ediyor.

- Öz yeğeni “aklı yerinde değil” diyor.

- Bir önceki seçimde New York eyaletinde 11 bin oyla geriden geldiğini görünce, eyaletin Adalet Bakanını arıyor ki, o Bakan onu destekliyor, “bir şey yap da şu 11 bin oyu kapat” diyor.

- Bir porno yıldızıyla cinsel ilişkiye girdiği iddiası haberlere konu olacağı aşamada, hızla kurulan paravan bir şirket aracılığıyla o yıldıza 130 bin dolar ödendiği öne sürülüyor.

- Defalarca yalan söylediği mahkemede kayıtlara geçiyor.

- “Kaybedersem, ben bu seçimi saymam” diyor.

- Seçimi kaybetmesi durumunda yandaşlarını harekete geçirebileceği kaygısıyla, ülkenin dört bir yanında, şimdiye kadar hiçbir seçimde görülmeyen olağanüstü güvenlik önlemleri alınıyor.

Huzurlarınızda Amerika’da dört yıl aradan sonra bir kez daha başkan seçilen Donald Trump!..

Amerika’ya ve dünyaya kolay gelsin!..

Temel başlıklar

Nasıl oluyor da Amerika gibi bir ülkede böyle birisi başkan seçilebiliyor?.. Öyle ilginç ki:

- Irkçı eğilimi hayli yüksek ama, bu kez gıda fiyatlarını yüksek bulan siyahlardan da oy alıyor.

- Kürtajın yasaklanmasına karşı çıkıyor, kürtajın yasaklanmasını savunan muhafazakâr seçmenler bu nedenle Trump’a ağır eleştiriler yöneltiyor ama, o kesimden ciddi oy alıyor.

- Kadın haklarına mesafeli duruyor ama, kürtajın serbest bırakılmasını istediği için bir kısım kadınlardan destek görüyor.

- “Göçmenler Amerika’yı işgal etti, kanımızı emiyor, hepsini sınır dışına atacağım” diyor, yabancı düşmanlığı halkta büyük destek görüyor ve ona oy getiriyor.

- “Seçilmezsem, 3. Dünya Savaşı çıkar, onun için Ukrayna savaşını bitireceğim” diyor, Putin’le anlaşacağından emin, Amerika’nın Ukrayna’ya para vermeyi durduracağını söylüyor, destek görüyor.

- Filistin savaşında İsrail’i haklı buluyor, Amerika’daki Yahudi Lobisi’nin desteğini kazanıyor.

- Seçim öncesi anketlerde Amerikan halkı “ülkedeki bir numaralı sorunun demokrasi olduğunu” belirtiyor ama, demokrasiye çok uzak birini başkan seçiyor. - En çok eğitim düzeyi düşük, muhafazakâr kesimden oy alıyor, onların nüfusu da epey fazla.

Seçiliyor ancak, onu seçen Amerika ve dünya açısından durum hiç parlak görünmüyor. Üstelik ortaya daha büyük bir tehlike çıkıyor.

Otoriterliğin aynası

Amerika’da yaklaşık 240 yıldır seçim yapılıyor.

Ancak, çok ender görülen bir durumla karşılaşılıyor.

Amerika’da uzun yıllar sonra ilk kez başkanlık, Temsilciler Meclisi ve Senato aynı elde toplanıyor, yani Cumhuriyetçilerde.

Bu Amerika için olağanüstü bir durum. Şimdiye kadar Temsilciler Meclisi ve Senato hep iki ayrı partinin, Demokratlarla Cumhuriyetçilerin arasında paylaşılıyor, böylece demokrasilerin çok büyük güvencesi olan “denge-denetleme” sistemi yerli yerinde işliyor. Ancak, dünkü seçimde üç büyük kurum, Başkanlıkla birlikte Kongre aynı elde toplanınca, demokratik mekanizmanın işlemesi, “denge-denetleme sisteminin arızaya uğraması, demokrasinin işlerliğinin azalması” gibi ciddi bir tehlike beliriyor. 

Ayrıca, Yüksek Mahkeme’deki yargıçların bir bölümü yaş nedeniyle emekli olacakları için onların yerine yeni yargıçları atama yetkisi Trump’ta. Bu demokrasi için her iki Meclis’teki çoğunluğuna ek olarak, yüksek yargıyı da etkileyebilecek bir tehlike. Trump gibi, sağ solu belli olmayan bir başkan için bulunmaz fırsat.

Amerika artık demokrasiye gölge düşebilecek, otoriter, tek adam tehlikesi eşiğinde bir ülke. Bu dünya için de tehlikeli bir serüvenin başlangıcı.

Türkiye ilişkileri

Trump’ın Tayyip Erdoğan’la ilişkileri geçmişte bir öyle, bir böyle.

Erdoğan’ın son dört yıl içinde Beyaz Saray’a hiç davet edilmeyen liderler arasında bulunduğu düşünülürse, şimdi belki o kapı yeniden açılabilir.

Ancak, o kapının açılması bizim temel sorunumuz olan YPG ve PYD konusunda, Amerika’nın bu terör örgütlerine vermekte olduğu desteği sonlandırır mı, epey zor.

S-400’ler, yani hava savunma sistemindeki anlaşmazlıklar, F-35’ler her zamanki gibi masada olacak ama çözüm nasıl gelecek, o ayrı.

Türkiye’nin zorlanacağı ortam sanki pek uzakta değil.

Recep Tayyip Erdoğan ve Donald Trump

Dünya rahatsız

Sonuçta Trump’ın yeniden başkan seçilmesi dünya için hiç hayırlı değil. Hele de zaten topallayan demokrasiler için ciddi bir gölge.

Kendi ülkesinden başlayarak, otoriter güç gösterisinin artacağı günler geliyor.

Zaten sonuçlar Avrupa’yı da ciddi rahatsız ediyor.

En iyi yayın TELE 1’de

Dün sabah 07.00’de TV’nin başına geçiyorum. Bizdeki tüm haber kanallarını dört saat boyunca izliyorum.

En doyurucu, en ayrıntılı, en bilgilendirici yayını TELE 1 yapıyor.

TELE 1’i kutluyorum.

Amerika’da ortaya çıkan sonucu kara kara düşünüyorum.

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

 

Yazarın Diğer Yazıları

“Kürt kardeşini” törenle kucakladı, bir hafta sonra hiçe saydı

Enflasyon oranları açıklandığı gün DEM’li belediye başkanlarını görevden alıyor. “Kürt kardeşlerinin iradesini”, fırsat buldukça dile getirdiği, artık çoktan unuttuğu “milli iradeyi” kenara atmayı uygun görüyor

Anayasa, milli irade, hukuk artık hepsi “Gonzales!”

Ajanlık suçlamasının ucu açık, buna paralel, o yasanın bugünlerde getirilmesinin başka bir anlamı var: “Muhalif sesleri daha çok kesmek, toplumu daha çok baskı altına almak, daha çok korkutmaya çalışmak, daha da otoriterleşmek”

Apo istedi, DEM yapmadı, Erdoğan bir övgü hazinesi!..

Erdoğan Bahçeli’nin önerisini destekliyor, dolayısıyla Apo’nun önce DEM, sonra Kandil ile fiili diyaloğunu onaylıyor. Öyle ya, terörü sonlandırmaya katkı verecekse, Apo Kandil ile diyaloğa girmeden nasıl çözecek?..

"
"