30 Ağustos 2021

Atatürk’ten kaçış nereye kadar?

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan sonra görev yapan Diyanet İşleri Başkanları da mümkün olduğunda Atatürk’ün adını ağızlarına almıyorlar. İktidarın Atatürk’ü yok saymaya çalışan çabasında ısrar etmesi Türkiye için zaman kaybıdır.

30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun.

İktidarın milli bayramları kutlamada çok istekli olmadığını biliyoruz. Görkemli bir 30 Ağustos kutlaması yerine Malazgirt Zaferini öne çıkarma gayretleri son yıllarda iyice belirginleşti.

İktidar her fırsatta Atatürk'ü silikleştirmeye, O'ndan kaçmaya çalışıyor.

Atatürk’ten kaçış sadece AK Partili siyasetçilerde yok.

İktidarın göreve getirdiği bürokraside de yaygın şekilde var.

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan sonra görev yapan Diyanet İşleri Başkanları da mümkün olduğunda Atatürk’ün adını ağızlarına almıyorlar. Bardakoğlu döneminde, hutbelerde yer verilen Atatürk’e artık yer verilmiyor. Son örneğini, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, 30 Ağustos zaferi nedeniyle verdiği hutbede gördük. Yine 30 Ağustos zaferiyle ilgisiz birçok ismi zikretti ama Atatürk’ü anmadı. Ancak gelen tepkiler üzerine akşam saatlerinde bir mesaj atarak durumu kurtarmaya çalıştı.

Zafer hutbesinde,  Diyarbakır'ı fetheden Hazreti Ömer'in komutanı İyaz bin Ganem'in adını anıldı, Mohaç’tan, büyük taarruzdan söz edildi ama Atatürk’ten söz edilmedi.

Bir başka örnek Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu’na yapılan atamayla ortaya çıktı.

CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, kurula atanan Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Mustafa Gündüz’ün harf devrimine karşı bir makalesini basın toplantısında paylaştı.

Özel, görevi eğitim sistemini, ders kitaplarını hazırlamak, kılavuz ve yardımcı kitapları incelemek olan Talim Terbiye Kurulu’na atanan Gündüz’ün görüşlerini şöyle aktardı:

“Alfabe değişikliği, geçmişi unutturmak amacıyla yapılmış. Arap harflerinde Latin harflerine geçişimiz, geçmişimizi unutturmak için yapılmış. Ayrıca bunun yanında yeni neslin, neyi nasıl okuyacağını planlamış Atatürk. Arap harfleriyle bildiğini okutacakmış, Türkiye Arap coğrafyası gibi geri kalsın diye, millet değil ümmet olsun diye, ona buna kul köle olsun diye. Atatürk gelmiş modern harfleri getirmiş. 1930 sonrası tarih öncesi mitolojiye sığınılarak kurgulanan dil ve tarih kültürüyle düşünceyi kötürüm haline getiren gelişmeler olmuş. Geçmiş bütün birikimi inkar edilmiş. Batıya şirinlikler yapılmış.”

Geçmişte de başka örnekler yaşandı.

Afganistan’da ortaya çıkan görüntüler Atatürk’ün değerinin çok daha iyi anlaşılmasına, O’na olan sevgiyi saygıyı artırmasına karşın, iktidarın Atatürk’ü yok saymaya çalışan çabasında ısrar etmesi Türkiye için zaman kaybıdır.

Oysa Atatürk’e karşı bu tutumu alanlar da bugün bağımsız ve modern bir ülkede yaşamayı, kadın-erkek herkesin üniversite bitirip meslek sahibi olmalarını, siyasete girmelerini, belediye başkanı, milletvekili, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı olmalarını da Atatürk’e borçludurlar.

Ne kadar kaçarlarsa kaçsınlar bu ülkenin her yerinde Atatürk’le karşılaşacaklardır.

NOT: Değerli okurlarım, T24 gazetecilikte bir başarı öyküsüdür. En zor koşullarda dahi özgür gazetecilik yapılabildiğini kanıtlayan, gazetecilik ilkelerinden ödün vermeden, özveri içinde, emek-yoğun bir mücadeleyle kendisine çok etkili ve saygın bir yol açan T24 Türk basını için çok özel bir yere sahip. Ben de bu mücadeleyi yürüten değerli meslektaşlarıma katkı vermeye çalıştım. Bundan sonra yazılarıma halktv.com.tr’de devam edeceğim. Siz değerli okurlarıma, T24’ü zor koşullarda kuran ve yaşatan, uzun yıllar birlikte çalıştığım çok değeri meslektaşım Doğan Akın başta olmak üzere, T24’ün emekçilerine, meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Önünü göremeyen Türkiye

Türkiye, Afganistan konusundaki politikasını Kabil Havaalanı politikasına indirgememelidir.

Türkiye’nin Aşil topuğu

Türkiye’de iktidarın laikliği korumak gibi bir derdi olmadığı sır değil. Koç Üniversitesi’nden değerli bilim insanı Murat Somer’in önerdiği gibi muhalefet, güçlendirilmiş parlamenter sistem programı gibi güçlendirilmiş laik sistem programı üzerinde de çalışmalıdır.

İnsanlığın düştüğü yer

ABD Hava Kuvvetleri’ne ait 1109 numaralı kargo uçağı havalandıktan sonra iniş takımlarına tutunmuş iki Afgan genç düşerek öldü.Bu gençlerin ölümü mutlaka soruşturma ve dava konusu yapılmalıdır. Türkiye bu konuda harekete geçmeli ve öncülük etmelidir. Devlet, insan hakları savunucuları, barolar, siyasi partiler hukuken hangi kurum veya kişilerin başvuru hakkı varsa bunu mutlaka kullanmaları gerekir.

"
"