27 Eylül 2024

Yasa dışı bahis ve etkilerine dair

Ne yazık ki ekonomi bozulduğunda insanların kolay yoldan para kazanma arzu ve isteği de daha çabuk bozulmaya başlıyor. Ayhan Şensoy "Bahis Çukuru" üzerinden ülkemizin yaşadığı erozyonu net bir biçimde ortaya koymuş

Gazeteci Ayhan Şensoy ‘Bahis Çukuru’ isimli çalışmasını hazırlarken konu ile ilgili neler yapılabileceğine ilişkin olarak benimle de bağlantıya geçmiş ve sosyolojik anlamda bu konunun ne gibi etkileri olduğu hususunda görüşlerimi almıştı. Kitap yayınlanmadan önce televizyon ekranlarına yansıyan ve bir dönem oldukça sık biçimde kamuoyunu meşgul eden ‘Seçil Erzan ve Fatih Terim Fonu’ tartışmalarında da sıkça ekranlarda yer alarak, bu duruma ilişkin örnekleri aktarmıştı. Kitap geçen hafta elime ulaştı ve okuyup yazmak suretiyle konunun geniş kitleler ile paylaşılması gerektiğini düşündüm ve bu yazı ortaya çıktı. Her şeyden önce gerçekten son derece önemli bir konuyu çok iyi bir biçimde ele alan ve konunun farklı alanlarındaki uzmanlarının görüşlerini de iyi harmanlayarak hazırlanmış bir kitap var karşımızda. Uzman görüşlerinin yanı sıra yasa dışı bahis illetinin kurbanlarına da yer verilmekte olduğunu ve konunun her boyutunun en ince detayına kadar gözler önüne serildiğini de eklemeliyim.

Ayhan Şensoy, Bahis Çukuru; 2024 Tekin Yayınevi İstanbul

Teknolojinin gelişmesi sonrasında cep telefonları ve internet ile kumar salonlarını cebimizde taşımakta olduğumuz gerçeğini yazar bir kez daha bize hatırlatıyor ve bunu yaparken de yaşanmış örnekler üzerinden var olan durumun aslında ne kadar büyük bir toplumsal soruna kaynaklık etmekte olduğunu da ortaya koyuyor. Kitabın içerisinde yasa dışı kumar olgusunun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile olan bağını ve bu bağın oluşmasına yol açan önde gelen isimlerin kimler olduğunun yanı sıra bu ilişkinin ülkemizdeki siyasal alanla yakından bağına dair ipuçlarını da yakalama şansı elde ediyorsunuz. Yasa dışı bahis meselesinin hem ülkemizde hem de dünyada büyük bir sorun kaynağı olduğunu ve bu konuyla bağlantılı mafyatik örgütlenmelerin tüm dünyada kendisini hissettirdiği gerçeğini ilişkilerin boyutlarını okudukça daha iyi anlamaya başlıyorsunuz. İşte tam bu noktada futbol denilen alanın yasa dışı bahis üzerinden bambaşka bir pozisyona doğru itilmekte olduğu gerçeği ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Yasa dışı bahis ile ülkemizde son dönemde yaşanan kozmetik sektörlerindeki fenomenler arasındaki bağlantı meselesinin arka planını da yine kitaptaki bağlantılarla daha iyi kavrıyorsunuz. “Yasa dışı bahis sitelerine girildiğinde pek çok oyun seçeneği çıkıyor. Spor müsabakaları bahsiyle sınırlı değil. Örnek vermek gerekirse Kıbrıs’ta bir kumarhanede görebileceğiniz her oyun bu sitelerde var. İnsanlar aslında kumarhaneyi cebinde taşıyor, Kıbrıs’a gitmeye gerek yok. Cebinde koca bir kumarhane var. Binlerce çeşit kumar oyunu var. Bu sitelere girmek normalde yasak. Tespit edilen siteye hemen erişim yasağı geliyor. Ancak 10 dakika geçmeden aynı site adının sonuna rakam ekleyerek (bet 18) faaliyet göstermeye devam ediyor. Eğer bu da tespit edilirse (bet 19) olarak yasa dışı bahis ve kumar oynatmayı sürdürüyor. Bunun gibi aynı şekilde çalışan binlerce yasa dışı bahis sitesi var. Son yıllarda sosyal medya üzerinden reklam dahi yapıyorlar. Hatta sosyal medya fenomenlerinin yanı sıra sanat ve spor camiasından isimleri de kullanıyorlar. Türkiye’de 8-10 milyon arası yasa dışı bahis ve kumar oynayan insan var. Bu çeteler milyonlarca Türk vatandaşının kimlik bilgilerini ve telefon numaralarını elinde bulunduruyor. Her gün hatta her saat bir yasa dışı bahis ve kumar sitesinden vatandaşların cep telefonlarına mesaj geliyor.” (S.15)

7 Eylül 2024 tarihinde telefonuma gelen mesaj aynen şöyleydi: "DİLAN POLAT BONUSU AKTİF Promocode: 200 TL bonus 50 TL yatırım yap hiçbir şey olmamış gibi 500 TL çekim talebinde bulun! Detaylar…" Tıpkı milyonlarca vatandaşımızın telefonuna her gün gelen mesajlarda olduğu gibi benim telefonuma da gelen bir mesajı sizlerle paylaştım. Her seferinde tıpkı kitapta yazdığı gibi numarayı engelliyor ve mesajı siliyorum ancak kitapta bahsedilen örnek olaylarda olduğu gibi ne yazık ki bazı vatandaşlarımız bunu yapmak yerine kısa yoldan para kazanabileceklerini zannederek bu durumun cazibesine kapılıyorlar ve oradan sonra da hayatları bir daha hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak bir biçimde değişiyor.

7 Eylül 2024 tarihindeki mesaj

Hesap kiralama ve para aklama bahis çukurunun en önemli noktalarından bir tanesine karşılık gelmekte. “Yasa dışı bahis sitelerinin parayı rahatlıkla sisteme koyabilmeleri için hesap kiralamaya ihtiyaçları var. Ülke genelinde 30 bine yakın kişi çetelere bilinçli ya da bilmeyerek hesaplarını kiralık vermiş…Hesap kiralama konusunda yoksul ailelerde büyüyen gençleri kullanıyorlar. Yine ailesinden uzakta okuyan öğrenciler tercih ediliyor. Bir de maddi durumu iyi olmayan dijital bankacılığı bilmeyen insanları hedef alıyorlar.” (S. 19-21) Söz konusu duruma ilişkin ekonomi gazetecisi Ozan Gündoğdu’nun anlattıkları son derece önemli ve kitap boyunca da Gündoğdu’nun görüşlerine yer verildiğini görüyoruz. “Yasa dışı bahisten elde edilen kara parayı aklamak için de banka hesapları kullanılabiliyor. Buna, literatürde ‘smurfing’ yöntemi deniliyor. Türkçe ifadesiyle ‘Şirinler.’ Eğer elinize belli bir büyüklükte para geçer ve bu parayı banka hesabınıza yatırırsanız, banka görevlisi sizden paranın kaynağını da göstermenizi talep edecektir. Elbette her türlü para girişi için böyle bir kaynak istenmez. Peki ne zaman istenir? Eğer hesabınıza yatırdığınız para sizin hesabınız için olağan dışı bir büyüklükteyse paranın kaynağını göstermek durumundasınız. Bu zorluğu aşmanın yolu Smurfing’dir. Bu yöntem kara para, binlerce hesaba bölünür ve bankacılık sistemine bu şekilde sokulur.” (S. 24-25) Hesap kiralama ve bunun üzerinden para aklama meselesi işte burada devreye sokulmakta ve binlerce kişi bu konuda suça ortak olduklarını bilmeden bazen de bilerek ortak olma yolunu seçmektedirler. Ozan Gündoğdu’nun bu konudaki bir başka önemli açıklaması da soğuk cüzdan olarak bilinen kavram hakkında. “Başta Bitcoin olmak üzere tüm kripto paralar, özellikle enflasyonla mücadele eden ülkelerde vatandaşların sığındığı bir liman. Fakat kripto paralar aynı zamanda suçta elde edilen paraların transferleri için de son derece cazip bir enstrüman. Kripto paralar, kripto para borsalarında alınıp satılıyor. Herkes bu borsalarda kripto para alıp satabilir. Bu yasa dışı değil. Bu borsalardan edinilen kripto paralar, şifresini sizin belirlediğiniz ve sadece size ait olan soğuk cüzdanlarda da saklanabilir. Bu da yasa dışı değil. Söz konusu bu soğuk cüzdanlar blok zincir teknolojisinin sağladığı dijital bir imkân. Bu imkândan faydalananlar da suç işlemiyorlar. Fakat bu soğuk cüzdanlarda tutulan paraların kara para, yani suç geliri olması halinde devletin bu cüzdanlara erişebilmesi son derece zor…Cüzdanlar arasında kripto para transfer edebilir. Bu nedenle, kara parayı aklamak için veya transfer etmek için soğuk cüzdanlar biçilmiş kaftan.” (S. 29) Tam bu noktada kripto para sisteminde Türkiye’de 2021 yılında 515 bin 627 şüpheli işlemin yapıldığını ve bu rakamın 366 bin 96’sının yasa dışı bahisle ilgili olduğunu da yazar bize aktarmakta.

Kitabın içerisinde MASAK eski başkan yardımcısı Ramazan Başak ile yapılan görüşmeler de yer almakta ve bu görüşmeler içerisinde ülke gündeminde geniş yer bulan Polat ailesine ilişkin davada olup bitenlere dair ifadelere de yer veriliyor. “Polat ailesine ait şirketlerin geçmişine ve mali yapılarına bakıldığında bu kadar yüksek bir ticaretin gerçekleştirilebilmesinin mümkün olmadığını görüyoruz… Her aklama faaliyetinin öncesinde mutlaka bir yasa dışı faaliyet söz konusudur. Bu bazen uyuşturucu ticareti bazen silah kaçakçılığı bazen fuhuş ticareti ve bazen de yasa dışı bahis olarak karşımıza çıkmaktadır… Bir ülkede suç gelirleri ne kadar büyükse aklama faaliyetleri de o kadar yoğundur.” (S. 35) Bahis endüstrisi uzmanı Anıl Ural ise yasa dışı bahis ve kumar sitelerinin para aklama konusunda dört farklı sektörü kullandığını belirtiyor. “Aklayanlar emlak sektörü, galerici, kahve zinciri ve güzellik merkezleri üzerinden yapılıyor. Aslında sektörler çeşitli de olabilir. Tüm suç yapılarında bir numaralı kural ‘Parayı takip et’ prensibinden gidilerek özellikle son 10 yılda geçmişte ticari deneyimi olmayan tüm mali zıplamaların ardında sektör ne olursa olsun bahis sektörü vardır. Kimse Coca Cola formülünü bulmadıysa ya da tüm dünyada kullanılan bir teknolojik ürün yapmadıysa ve büyük bir servete ulaştıysa para şaibelidir. Çünkü ticaretin doğasında 4-5 yıl içinde yatlar, katlar, jetler ve milyon dolarlara sahip olmak söz konusu değildir. Tüm bu hızlı yükselişlerin ardında hangi sektör olursa olsun yasa dışı bahis ve kumar parası mutlaka vardır.” (S. 37)

Kitabın içerisinde bankamatikçiler olarak adlandırılan kesimden örnekler sunuluyor ardından yasa dışı bahis baronlarının kimler olduğuna ilişkin bilgiler veriliyor. Bu noktada Yaşam Ayavefe, Halil Falyalı, Veysel Şahin ve Dekan Başer isimleri öne çıkıyor ve bu kişilere ilişkin açıklamalar okuyucular ile buluşturuluyor. Arada ülkenin önde gelen bazı isimlerinin birlikte çektirdikleri o meşhur fotoğrafı da yeniden görüyorsunuz. Fotoğrafta kimler mi var? Alaattin Çakıcı, Mehmet Ağar, Korkut Eken birlikte Bodrum Marina’dalar. Yasa dışı bahsin Kıbrıs ayağı ve bu ayağın geçmişindeki FETÖ izlerine ilişkin açıklamalar da yine kitabın içerisinde yer alıyor. Uluslararası bahis mafyasının varlığına ilişkin şu açıklama oldukça dikkat çekici. “Hong Konglu bir bahis mafyasının başı, ‘Ben hapisten istediğim maçı istediğim sonuçla bitiririm. Biz en çok parayı NBA ve İngiltere Premier Ligden kazanıyoruz. Onları manipüle edebilecek gücümüz ve hakemlerimiz, oyuncularımız var. Hatta teknik adamlarımız bile var’ diyebiliyor.” (S. 85) Uluslararası bahis mafyası ile maçın oynandığı yer ile bahsin yapıldığı yer arasındaki bağlantı meselesi gündeme geliyor ve bu durum bir taraftan yasa dışı bahisle mücadele edeceğim diyen FİFA ve UEFA’nın elini de bağlıyor. Bu arada her iki kurumun da bu mücadele konusunda çok da kararlı olmadıklarını ve sık sık adlarının rüşvet skandalları ile anıldığını da hatırlatalım. Türkiye’de yapılan bahis şikelerinin ve bu olaylara karışanlara ilişkin örnekleri de yine kitabın içerisinde bulabilirsiniz. Türkiye’deki yasa dışı bahis endüstrisinin hangi kişiler ile ve nasıl işlemekte olduğunu da yine ayrıntılı şekilde okuma şansını yakalayacaksınız.

Ayhan Şensoy

Yasa dışı bahis ve kumar bağımlılığı ile mücadele kısmı belki de kitabın en acıklı, en dramatik kısmı diyebilirim. Çünkü bu bölümde doğrudan doğruya olayın içerisinde yaşamış olanların anlatımları söz konusu. Kumar illetinin, kişiyi içinde yaşadığı ailesinden, arkadaş çevresinden ve toplumdan nasıl kopardığını yine bu bölümde daha iyi anlamaya başlıyorsunuz. Ve ne yazık ki bu ülkede söz konusu yasa dışı bahis ve kumar illeti ile tanışmada dönüp dolaşıp yine arkadaşların aracılığı ile gerçekleştiğini öğreniyorsunuz. Ozan Gündoğdu ülkenin içinden geçtiği ekonomik göstergelerin vatandaşlara yansımasının da bu durumla bağlantısına vurguda bulunuyor. “…İşte burada kişiyi kumara iten bir neden olarak ‘bireysel borçluluk’ karşımıza çıkıyor. Sadece yoksulluk değil, bireysel borçluluktan kurtulma istenci kişileri yasa dışı bahis ve kumara yönlendiriyor.” (S. 133) Yasa dışı bahsin sportif zararı konusunda ise ülkemizdeki en önemli spor ekonomisti olan Tuğrul Akşar çok önemli bilgiler veriyor. “2022 yıl sonu itibariyle tüm dünyada spor ekonomisi büyüklüğü 500 milyar dolara ulaşırken, yasal bahis hasılatı 350 milyar dolar seviyesindedir. Bu tutar bundan yaklaşık 14 yıl önce 227 milyar dolar düzeyindeydi. Ülkemizde ise 2022 sonuna göre yasal bahis oyunları yıllık geliri yaklaşık 6 milyar dolar düzeyinde olup bu tutar dünya bahis oyunlarının yüzde 1,7’sine karşılık geliyor. Tüm dünyada yasal olmayan bahis miktarlarını net olarak ortaya koyabilecek bir araştırma bulunmamakla birlikte ülkemizde yasal olmayan bahis tutarının İçişleri Bakanlığı rakamlarına göre 50 milyar dolar düzeyinde olduğu varsayılıyor. Yani resmi bahis miktarının yaklaşık 8,3 katı bir tutar. Aynı oranı tüm dünya için de kabul edersek, yasal olmayan bahis miktarının yaklaşık 2,9 trilyon dolara ulaşmış olabileceğini söyleyebiliriz… Ülkemizde yasa dışı bahsin 50 milyar dolar civarında olduğu varsayılırsa, bu para legalleştirilebilse, kulüplerin cebine ekstra bu tutarın binde beşi kadar bir tutar yani 250 MİLYON DOLAR (Bugünkü kurdan yaklaşık 7 Milyar TL) daha girebilecek.” (S. 137-138)

Bahis Çukuru kolay okunabilmesi yanında konuya ilişkin her noktayı göz önünde bulunduran bir çalışma olarak dikkat çekmekte. Yazarı titizliği ve konunun farklı yönlerine olan duyarlılığı için kutluyorum. Bu konunun her geçen yıl biraz daha büyük bir sorun olarak karşımıza çıkabileceği gerçeğini göz önünde bulundurmak zorundayız. Kolay yoldan para kazanma ve ekranlarda gördüğümüz o şatafatın yarattığı etkileri ortadan kaldırabilmenin zorluğunu da eklediğimizde, çocuklarımız ve gençlerimiz açısından çok daha zorlu günler bizleri beklemekte. Ekonomik eşitsizliklerin arttığı ülkelerde öncelikle ahlakın ve vicdanların sesi kesilmeye başlar. Çürüme hızlandıkça kolay yoldan para kazanma düşüncesi kitle içerisinde daha fazla yankı bulur ve ailelerin ocaklarına ateş düşer. Yasa dışı bahis ve kumarın bir tür bağımlılık olduğunu ve bununla mücadele etmek için topyekûn bir şekilde hareket etmek gerektiği gerçeğini akıldan çıkartmamak durumundayız. Ancak ne yazık ki ekonomi bozulduğunda insanların kolay yoldan para kazanma arzu ve isteği de daha çabuk bozulmaya başlıyor. Bir de üzerine gördükleri yasa dışılığın korunması meselesi söz konusu olduğunda onlara bütün bu olup bitenleri anlatabilmek daha da zorlaşıyor. Ayhan Şensoy "Bahis Çukuru" üzerinden ülkemizin yaşadığı erozyonu net bir biçimde ortaya koymuş, kendisini tebrik ediyorum.

Ahmet Talimciler kimdir?

Ahmet Talimciler, 1970 yılında İzmir Karşıyaka'da dünyaya geldi. Karşıyaka spor kulübünün minik ve yıldız takımlarında, Tarişspor kulübünün genç takımında oynadı. 1988 yılında Ege Üniversitesi Coğrafya bölümüne kaydoldu ve iki yıl burada okuduktan sonra tekrar sınava girerek aynı üniversitede Sosyoloji bölümünü kazandı. 

1994 yılında "Futbolun Toplumsal İşlevi" başlıklı lisans teziyle bölümden mezun oldu. Ardından Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde 1998 yılında Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi başlıklı yüksek lisans tezini, 2005 yılında da Türkiye'de Futbol ve İdeoloji İlişkisi başlıklı doktora tezini tamamladı. 

2001 yılında Milliyet Gazetesi Sosyal Bilimler ödülünü kazandı. 

1996 yılında Araştırma Görevlisi olarak başladığı Ege Üniversitesi Sosyoloji bölümünden 2019 yılında ayrılarak İzmir Bakırçay Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Uygulamalı Sosyoloji ana bilim dalına profesör kadrosuyla geçiş yaptı. Halen aynı üniversitede görev yapmayı sürdürmektedir.

Son yirmi yılda yerel ve ulusal düzeyde gazetelerde, internet sitelerinde yazmıştır. Mart 2016'dan bu yana T24'te başta spor ve gündelik hayata ilişkin olmak üzere gündeme ilişkin yazılar yazmaktadır. Karşıyaka Belediyesinin çıkartmakta olduğu Gazete Karşıyaka'nın yazarlarındandır.

Bir diğer önemli tutkusu ise radyo yayıncılığıdır, üç yıl boyunca TRT İzmir Kent Radyosunda Sporun Arka Planı programını hazırlayıp sunmuştur. Halen TRT Türkiye'nin Sesi Radyosu Memleketim FM'de Spor Daima programına cuma günleri konuk olmayı sürdürmektedir. YouTube üzerinden yayınlanmakta olan Geek Futbol programının da yorumcularından birisidir. Evli ve spor tutkunu bir çocuğun babasıdır. 

Kitapları

- Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi (2003,2014, Bağlam Yayınları)

- Sporun Sosyolojisi Sosyolojinin Sporu (2010,2015, 2018, Bağlam Yayınları)

- Futbol Yazıları (2017, Bağlam Yayınları)

- Türkiye'de Futbol En Az Futboldur (2020, Spor Yayınevi ve Kitabevi)

- Saçmanın İktidarı (2021, Sakin Kitap)

- Beklentilerin Tersine Çıktığı Alan: Eğitim (2022, Sakin Kitap)

- İlkelerimizi Kim Yazacak? Cem Can Yazıları (Yayına Hazırlayan- 2012, Moss Spor)

- Fair Play Yemin İstemez (Yayına Hazırlayan- 2012, Moss Spor) 

- Şiddet, Şike ve Medya Kıskacında Futbol ve Taraftarlık (2015, Litera Türk Academia, Müge Demir ile)

- Football in Turkey (Editör- 2016, PL Academic Research)

 

Yazarın Diğer Yazıları

Güle güle Ahmet Abi

2010 yılında Türkiye'de Futbol, Taraftarlık ve Şiddet (Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor Örneği) başlıklı Tübitak projesi kapsamında Ahmet Çakır ile yaptığım röportajın tam metnini aşağıya bırakıyorum

Yirmi Birinci Yüzyıl İçin Türkiye'nin Fabrika Ayarları

Son derece doyurucu ve bir o kadar da öğretici bir çalışma var elimizde. Çalışmanın Türkiye'nin ekonomik serüveninin başlangıcından günümüze kadar nasıl bir seyir izlediğini öğrenmek isteyenler açısından ufuk açıcı olduğunu söyleyebilirim

Altındaki yerin kaydığından bihaber olan ülke insanları

Hukuka ilişkin olup bitenler, ekonomik dalgalanmalar veyahut ülkenin demokratik bir yapı içerisinde olup olmaması karşısında görüşleri olan ve buna dair yaklaşımları bulunanların sayısı çoğunluğu oluşturmuyor. Bu ise beraberinde ortak bir birliktelik üzerinden geleceği inşa etme meselesi karşısında bir araya gelebilmeyi ve yaşanan olumsuzluklar konusunda örgütlü olabilme halini engelliyor

"
"