23 Ekim 2024 08:50
T24 Haber Merkezi
Sözcü yazarı Uğur Dündar, ekibinin “yenidoğan çetesi” ile ilgili ilk ihbarın 2023 tarihinde değil, 2015’te İstanbul Valiliği’ne e-posta ile yapıldığı belgesine ulaştığını yazdı.
Sözcü'den İlayda Çolakoğlu ve Cem Özkeskin'in ulaştığı ihbardaki iddialar şöyle:
“Hastalar devlet kurumunda çalışanlarınca pazarlanıyor. Hastanelerden haraç gibi paralar toplanıyor. Devletin kurumuna leke düşüyor. Bebekler canına düşmüş, bunlar en çok parayı veren yere satıyor. Birçok yer ile çalıştığı için de pislikler ortaya çıkmıyor. İstanbul Avrupa Yakası 112’de nakilde çalışan kişiler hastaları hastanelere pazarlıyorlar. Özel hastaneler, belirli ücret karşılığında yoğun bakımlarını dolduruyor ve anjiyo laboratuvarını çalıştırıyorlar. Özellikle yenidoğan kısmında büyük paralar dönmekte, nakilde çalışan ve alenen özel hastaneler ile pazarlık yapan ücret mesajlarıyla hasta isimlerini atan bu kişiler iğrenç bir şekilde ay sonlarında paralarını toplamakta, bir kısmını diğer nakil arkadaşlarına, doktorlara vererek bölüştürmektedirler. Liste başı D. Hanım, Ö. Hanım, S.A., Y.K.’dır. Hatta Y.Bey’in kardeşi Baypark Hastanesinde çalışmaktadır. Bu kişilerle çalıştığını bildiğim hastaneler; Hospitalist, Baypark, Kolan, Aile, Ufuk, İklim, Şafak, Asya, Akademia, Tekden, Haliç vs. En çok yenidoğan anjiyo ve anne karnında doğum sevk ediyorlar. Bu durumu üzüntülerimle yazıyorum ve beni öğrenmeleri durumunda güçlü hastane sahiplerinin bana sıkıntı yaratacağından gizlice ihbar ediyorum. Lütfen araştırın…”
Dündar’ın aktardığına göre, valiliğin havalesi üzerine iddialar, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü İnsan Kaynakları Şube Müdürü Ali MUHÇİ tarafından soruşturuldu, e-mailde adı geçen personel hakkında adli yönden bir işlem yapılmasına gerek duyulmadığı belirtilerek, idari yönden ATT D.U. ATT Ö.G.B. ve ATT S.A haklarında 1/30 Aylıktan Kesme Cezası ile görev yerlerinin değiştirilmesi önerildi. Ayrıca ATT Y.K. hakkında da herhangi bir işlem yapılmasına gerek görülmediği şeklinde rapor düzenlendi.
Dündar, Bakanlığın görevlendirmesi üzerine daha sonra Sağlık Baş Denetçisi Nihat Sabuncu tarafından incelenen ve 15/02/2016 tarihinde hazırlanan raporu şöyle aktardı:
"- Özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım servislerine sevkle gönderilen ve gereğinden fazla yatırılarak hem bebeklere zarar verildiği ve hem de SGK’na yüksek fatura çıkarıldığı iddiasının yerinde tespiti amacıyla Özel Yıldız Akademia Hastanesi, Özel Avrupa Şafak Hastanesi, Özel İstanbul Şafak Hastanesi ve Özel Ethica İncirli Hastanesinde denetim yapılmıştır. (İhbarı yapan kişi çok sayıda hastane ismi vermesine karşın sadece bu hastanelerde denetim yapılıyor!.. UD.)
- Yapılan denetimde halen serviste yatmakta olan bebekler kontrol ve muayene edilmiş, örnekleme usulüyle seçilen bebek hastaların dosyaları ile geçmişte tedavi edilmiş taburcu hastaların dosyaları incelenmiş ve mahallinde yapılan tespitlere yer verilmiştir. Bakanlığımız Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünce oluşturulan yenidoğan hekimlerince bu tespitler değerlendirilmiş ve bu değerlendirme sonucunda:
- Hastaya çoklu antibiyotik tedavileri uygulandığı ve bu tedavinin hastanın klinik bulguları dikkate alındığında yoğun ve gereksiz olduğu, uygulanan girişim ve tedavilerin yenidoğanın güncel tıp bilgilerine uygun olmadığı, bebeğin hastanede yatış sürecini uzattığı, bu nedenlerle bebeğe zarar vermiş olabileceği kanaatine varılmıştır.
- Hemşire ve doktor izlenimlerinin uyumlu olmadığı, hastanın aldığı solunum destek tedavileri açısından izlem notları arasında farklılık olduğu saptanmıştır.
- Hemşire ve doktor izlenimlerinin uyumlu olmadığı, hastanın klinik bulguları, beslenmesi ve aktivitesi dikkate alındığında uygulanan tedavinin klinik tanı ile uyumsuz olduğu kanaatine varılmıştır.
- Hastanın klinik bulgularının tanı ve tedaviyle uyumlu olmadığı, ayrıca yatış paket kodu ve eczaneden çekilen ilaçların uygulanan tedaviyle uyuşmadığı tespit edilmiştir.
- Hastanın epikriz bilgilerine göre klinik bulgularının tanı ve tedaviyle uyumlu olduğu düşünülmesine rağmen, 7 gün genel durumu kötü olarak belirtilen, 1 gün sonra iyi olduğu için taburcu edilmesi dikkat çekicidir.
- Hastanın mevcut bilgileri tamamlanmamış ve yetersiz olmasına rağmen, aldığı tedavilerin yenidoğanın güncel tıbbi yaklaşımlarına (vetolin-pulmicort inhaler, aminocardol) uygun olmadığı kanaatine varılmıştır, şeklinde görüşleri doğrultusunda:
- Sonuç olarak mevcut bilgi, belge ve raporlar doğrultusunda adı geçen özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım servislerine sevkle gönderilen veya kendi bünyesinde doğan bebeklerin, tanı ve tedavi süreçlerinin yenidoğan alanındaki güncel tıbbi bilgilerle uyumlu olmadığı, bu durumun bebeklere zarar verebileceği ve hastanede yatış sürelerini uzatabileceği, bu nedenle SGK’ya yüksek fatura çıkarılabileceği kanaatine varılmıştır, denilmektedir."
Bu raporun ardından Sağlık Baş Denetçisi Nihat Sabuncu’nun sorumlu görülenler hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirten Dündar, “Ancak suç duyurusundan bir sonuç alınamadığı için çete daha organize oluyor ve bebek canı üzerinden yürüttüğü bu kanlı ve korkunç ticareti günümüze kadar sürdürebiliyor” diye yazdı.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Ne olmuştu?İstanbul'da gerek olmadığı halde özel hastanedeki yoğun bakım ünitesine yatırılan 12 bebeğin ihmalden öldüğü iddiasına ilişkin olarak Büyükçekmece Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatılmış, soruşturmayı yürüten savcı Y.E. ise makamında tehdit edilmişti. Olayın ortaya çıkması kamuoyunda infial yaratırken, 22'si tutuklu, 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı. İddianamede neler var?İddianamede şüpheliler için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi. İddianamede, ölen 10 bebeğin "maktul", 5 kişinin "müşteki", Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğünün "suçtan zarar gören", 19 hastane ve sağlık şirketi "malen sorumlu", 47 kişi de "şüpheli" olarak yer aldı. TIKLAYIN - 'Yeni doğan çetesi' soruşturmasında iddianame: Doktorun 266 yıl hapsi istendi Doktor Fırat Sarı'nın lideri olduğu iddia edilen suç örgütünün sevk ve idaresini Doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK'den üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı. Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Buna göre, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K'nin ölümüne ilişkin değerlendirmede, solunum sıkıntısı artan bebeğe devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı belirtildi. Tekrarlayan resusitasyonlar (solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ile hastanın ertesi güne kadar yaşatıldığı belirtilen raporda, o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E'nin görevinin başında olmadığı ifade edildi. 6 aylık bebek, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakıma sevk edildiRaporda, ayrıca hasta yönetiminin hemşireye bırakıldığı da kaydedilerek, bebeğin ölümünden Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu belirtildi. Bebek M.N.O'nun ölümüne ilişkin değerlendirmede de 6 aylık bebeğin çocuk yoğun bakımı yerine, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği, burada da doktorun haberi olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu anlatıldı. Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapıldığı esnada Dr. D.E'nin orada olmaması nedeniyle Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saati değiştirilerek, epikriz yazdırıldığı aktarıldı. Sevk edilmeyen bebek hayatını kaybettiRaporda, bebek Ö.H'ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G'nin hemşirelere "adrenalini kapat" talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı. Raporda ayrıca, bebek M.S'nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan "prostavazin" isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi. Fezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere ilişkin değerlendirmede de ihmallere yer verildi. Dehşete düşüren telefon kayıtlarıİddianamede, şüpheliler arasında geçen telefon konuşmalarına da yer verildi. Şüpheli doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni şüpheli Hakan Doğukan Taşçı arasında hasta sevkleri ve denetim hakkında yapılan görüşmede, Taşçı'nın Sarı'ya "Erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakım içerisinde bir çok eksiklik ve usulsüz işlemin olduğunu" söylediği iddianamede yer aldı. Yenidoğan çetesinde yer alan doktor ve hemşirelerin ismi ortaya çıktı Reyap Hastanesindeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar'ın şüpheli Hasan Basri Gök'le yaptığı telefon konuşmasında bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan koşullarda gerçekleştirildiği anlatılan iddianamede, konuşma içeriğinde şüpheli Gök'ün "Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur" dediği, Sayar'ın ise "Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani" dediği aktarıldı. İddianamede, tedavi yöntemlerinin usulüne uygun değil örgüt faaliyetine hizmet edecek şekilde yapıldığı değerlendirildi. Şüpheli doktor Şeyhmus Çelik'in hastanede olması gerekirken gitmediği, denetim olması ihtimaline karşı özellikle sabah hastanede bulunması gerektiğinin söylendiği anlatılan iddianamede, şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir'in şehir hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaşmış olduğu Fırat Sarı'nın hastanelerine yönlendirdiği kaydedildi. Aileler anlattıHazırlanan iddianamede bebeklerini kaybeden ailelerin ifadeleri de yer aldı. H.H., eşinin hamilelik sürecinde başka bir hastaneye gittiğini ancak doğum aniden başladığında doktorlarının bel fıtığı sorunu yaşadığı için başka bir hastaneye gittiklerini söyledi. Gittikleri hastanede yenidoğan yoğun bakımı servisinde yer olmadığı cevabını alan Hakan H., “112’ye bildireceklerini ve müsait hastane bakacaklarını söylediler. Yaklaşık yarım saat sonra Bağcılar’daki özel bir hastaneden bizi kabul ettiklerini söylediler” dedi. Soruşturmaya konu olan hastanenin özel ambulansının gelerek kendilerini aldığını söyleyen H.H., “Hastaneye vardığımızda bizimle ilgilenen bir doktor yoktu. Sadece ebe vardı. Sabaha B.Y. İsimli doktor eşimi muayene etti ve sezaryen doğum gerektiğini söyledi. Hamileliğin henüz 25. haftası olduğu için bebeğin daha gelişimini tamamlamadığı bu yüzden anne karnından bir iğne yapacaklarını söylediler” ifadelerini kullandı. "Bebeğimizi kaybettik"Doktorun iğneyi yaptıktan sonra da 1 gün beklemek gerektiğini söyleyen H.H., “Ertesi gün eşimi doğuma aldılar. Ameliyat sonrası eşimin de çocuğumun da şu anlık durumlarının iyi olduğunu, bebeği yenidoğan yoğun bakım ünitesine alacaklarını söylediler. İki gün sonra eşimi eve bıraktığım sırada hastaneden aradılar. Doktor beyin benimle görüşmek istediğini söylediler. Yoldayken hastaneden bir daha aradılar. Doktor olduğunu söyleyen biri bebeğimin ölüm haberini verdi. Hastaneye vardığımızda da bebeğimin morgda olduğunu söylediler” dedi. "Yenidoğan çetesi" nasıl deşifre edildi?İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün özel hastanelerin denetiminden sorumlu bir doktorun (T.E.) Ocak 2023'te Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne (CİMER) yaptığı başvuru ile olay fark edildi. Doktor T.E., bazı özel hastanelerde doldurulması gereken yenidoğan yoğun bakım üniteleri defterlerinin boş bırakılması üzerine olayın üzerine gitti. İddianamede yer aldığı şekliyle doktor, "Ayrıca bebeklerin dosya üzerinde gösterilen sağlık durumları ile fiili sağlık durumlarının uyuşmadığını örneğin entübe olarak kayıtlı gösterilen bebeğin gayet sağlıklı ve nefes alabilir durumda olduğunu gördük. Durumu hastane yetkililerine sorduğumuzda az önce düzeldi gibi cevaplar aldık" dedi. Ne kadar ceza isteniyor?İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi. İddianame, gönderildiği Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendiriliyor. Savcı tehdit edilmiştiBüyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'nin, bu soruşturmayı yürüttüğü sırada, bazı şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse suikast yapılacağı ve ailesine zarar verileceği yönünde tehdit edilmesine ilişkin yürütülen ayrı soruşturmada da 12 kişi jandarma ekiplerince gözaltına alınmıştı. 4 kişi serbest bırakılırken, adliyeye sevk edilen 8 şüpheliden 5'i tutuklanmış, 3'ü hakkında da adli kontrol kararı verilmişti.
|
© Tüm hakları saklıdır.