Çevre

Türkiye'deki altın madenciliği: Çevresel ve sosyal yıkımlar artıyor

Madenciliğin bıraktığı toksik atık ve rehabilitasyonu mümkün olmayan alanlar, Türkiye'nin çevresel bütünlüğü üzerinde ciddi tehditler oluşturuyor

23 Haziran 2024 08:20

Polen Ekoloji Enstitüsü'nün yayımladığı yeni rapor, Türkiye'deki altın madenciliğinin çevresel ve sosyal yıkımları üzerine dikkat çekiyor. 2018'den 2022'ye kadar tehlikeli maden atıklarının iki katına çıktığını belirten rapor, bu durumun ekosistemler üzerindeki yıkıcı etkilerini vurguluyor.

Altın madenciliği ve çevresel etkiler

Raporda, Türkiye'deki altın madeni üretiminin yüzde 52'sinin yabancı firmalar tarafından gerçekleştirildiği ve ülkede toplam 22 altın işletmesinin bulunduğu bilgisi paylaşıldı. En çok altın madeni projesine ev sahipliği yapan il Gümüşhane olurken, Giresun ve Balıkesir de önemli maden projelerine sahip iller arasında yer alıyor.

Kadınlar ve madencilik

Madencilik faaliyetlerinin kadınlar üzerindeki olumsuz etkilerine de değinilen raporda, madencilikten elde edilen kazançların büyük bir kısmının erkeklere gittiği, buna karşın sosyal ve çevresel problemlerin ağırlıklı olarak kadınlar tarafından taşındığı belirtiliyor. Cumhuriyet'ten Şeyda Öztürk'ün aktardığına göre, bu durum, kadınların ekonomik bağımsızlıklarını kaybetmelerine ve erkeklere bağımlı hale gelmelerine yol açıyor.

Çevresel maliyetler ve işçi sağlığı

Madenciliğin bıraktığı toksik atık ve rehabilitasyonu mümkün olmayan alanlar, Türkiye'nin çevresel bütünlüğü üzerinde ciddi tehditler oluşturuyor. Raporda, maden atıklarının 2022 yılında 23 milyon ton civarında olduğu ve bu atıkların tehlikeli maden atıkları olarak sınıflandırıldığı ifade ediliyor. Ayrıca, madencilik sektöründe çalışan işçilerin ağır metal çözeltileri ve tozlu ortamlar nedeniyle sağlık problemleri yaşadıkları ve erken yaşlarda meslek hastalıklarına maruz kaldıkları belirtiliyor.

Tekirdağ'da tarım alanları tehlikede

Raporda ayrıca, Tekirdağ'da tarım arazilerinde faaliyet gösteren bir şirketin maden işletmesi genişletme planlarına değiniliyor. Çevresel etki değerlendirmesi sürecinde bakanlıkların çoğunlukla olumlu yanıt verdiği, ancak bu genişlemenin tarım ve arkeolojik alanlara zarar verebileceği kaydediliyor.