Gündem

Seçil Erzan: Üzerimde sigara söndürdüler, yüzüme bardak fırlattılar; "Ne yaparsan yap parayı bize getir" dediler

04 Ekim 2024 15:22

T24 Haber Merkezi

Kamuoyunda "yüksek karlı gizli fon" adıyla bilinen dolandırıcılık olayına ilişkin Seçil Erzan'ın "sanık", Süleyman Aslan ve "Moci" olarak bilinen Mojtaba Haghani'nin "müşteki-sanık" olarak yargılanmalarına başlandı. Mahkemede konuşan Seçil Erzan, "Ben Merve ve Tanın'a gidiyorum kapıyı Moci açıyor. Beni o evde kapıda kilitliyorlar. Üzerimde sigara söndürdüler, pastanede bile yüzüme bardak fırlattılar. Bu insanlar 'Denizde kum Seçil'de para' olarak düşünüyorlardı. 'Ne yaparsan yap, bu parayı bul, bize getir' diyorlardı. Herkes beni çok seviyordu pamuklara sarıyorlardı" ifadelerini kullandı. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, söz konusu dosya ile ana dava dosyası arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğu gerekçesiyle iki davanın birleştirilmesine karar verdi.

İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sanık Seçil Erzan ve tutuksuz müşteki-sanık Haghani ile avukatları katıldı.

Duruşmada savunma yapan Erzan, sanık Haghani'nin yakın arkadaşının eşi olduğunu, bu sebeple tanıştıklarını söyledi.

Para desteği istediği Haghani'den bir miktar para aldığını, daha sonra bunu Haghani'nin faiziyle geri aldığını iddia eden Erzan, "Moci'yle (sanık Haghani) bir para alışverişinde bankada 'Süleyman Aslan'dan para alabilir miyiz?' diye düşündük. Süleyman abi geri 14 milyon lira almak şartıyla para vermeyi kabul etti. Moci Aslan'ın hesabından 10 milyon lira çekti, ben kefil oldum. Bu parayla Bozcaada'daki evin ipoteğini kaldıracaktık." dedi.

Sanık Erzan, aldıkları 10 milyon lirayı Aslan'a 14 milyon lira olarak geri ödediğini ancak Arslan'ın senedi yırtmadığını ve geri alamadıklarını öne sürdü.

Bir süre sonra kendisine Aslan'ın 11 milyon lira verdiğini, dolar kurunun artması sebebiyle kendisinden 18 milyon lira ödemesini istediğini dile getiren Erzan, bu anlaşmaya uyduğunu ve yine senet imzaladığını öne sürdü.

Mahkeme başkanının "Tekrar para vermiyorum desen ne olurdu?" sorusu üzerine Erzan, "Ben, bir banka müdürüyüm. Bu insanlar benim müşterim. Banka beni işten atardı. Süleyman Aslan'a 3 milyon dolar fazladan ödedim, senetleri geri alamadım. Herkes 'Bize para vereceksin' diyordu. Süleyman Aslan bankanın çok ciddi mevduat müşterisiydi." ifadelerini kullandı.

Erzan, Aslan'la para alışverişinin borç adı altında olduğunu, kendisine kesinlikle "fon" kelimesi kullanmadığını savundu.

"Bu insanlar 'Denizde kum Seçil'de para' olarak düşünüyorlardı"

Sanık Haghani'den aldığı 200 bin lirayı geri ödediğini, aralarında borç kalmadığını anlatan Erzan, şunları kaydetti:

"Mehmet Aydoğdu, o dönemde üst düzey yönetici olmamışken bile 'Mehmet Aydoğdu fonu' demişim gibi konuşuyorlar. Moci'den 200 bin lira aldım, onu da geri ödedim. Alacak vereceğimiz kalmadı. Ben Merve ve Tanın'a gidiyorum kapıyı Moci açıyor. Beni o evde kapıda kilitliyorlar. Üzerimde sigara söndürdüler, pastanede bile yüzüme bardak fırlattılar. Bu insanlar 'Denizde kum Seçil'de para' olarak düşünüyorlardı. 'Ne yaparsan yap, bu parayı bul, bize getir' diyorlardı. Herkes beni çok seviyordu pamuklara sarıyorlardı."

Duruşmada söz verilen sanık Haghani ise Erzan'ın kendisine "Fatih Terim fonu var, boşluk kaldı siz de para verirseniz boşluğu kapatırız, siz de faydalanırsınız." şeklinde vaatte bulunması üzerine ona toplamda 280 bin dolar verdiğini iddia etti.

Erzan'ın başarılı banka müdürü olması nedeniyle para verdiğini ancak geri alamadığını öne süren müşteki sanık Haghani, Erzan'ın kendisini çeşitli bahanelerle oyaladığını söyledi.

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, bu dosya ile ana dava dosyası arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğu gerekçesiyle iki davanın birleştirilmesine karar verdi.

Heyet, duruşmaya katılmayan Süleyman Aslan'ın ana davanın duruşma günü 15 Kasım'da hazır edilmesi için süre verilmesine hükmetti.

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Seçil Erzan "sanık", Süleyman Aslan ve Mojtaba Haghani ise "müşteki-sanık" olarak yer alıyor.

İddianamede Erzan'ın, Denizbank'ın bünyesinde özel bir fon olduğunu ve yüksek kar getirdiğini söyleyerek, Haghani ve Aslan'ı bu fona para yatırmaya ikna ettiği, Haghani'den 200 bin dolar, Aslan'dan ise 2 milyon dolar aldığı anlatılıyor.

İlerleyen süreçte taraflar arasındaki ilişkinin bankacı-müşteri ilişkisinin ötesine geçtiği belirtilen iddianamede, Erzan'ın acil kredi ihtiyacında müştekilerden kazanç karşılığında ödünç para aldığı kaydediliyor.

İddianamede, Erzan'ın savcılıkta alınan ifadesinde, "Süleyman Aslan büyük bir tefecidir. Benden bu zamana kadar defalarca para karşılığı faiz almıştır. Süleyman Aslan isimli tefeciden Moci'yle 10 milyon lira para aldım, 14 milyon lira olarak geri ödedim. Moci, bana verdiği paraların hiçbir zaman bankada yasal olarak değerlendirilmediğini biliyordu. Buna rağmen bana dönem dönem para getirip kısa sürede yüzde 40 faizle geri alıyordu." dediği aktarılıyor.

Aslan'ın birden çok kez yüklü miktarda parayı Erzan'a verdiğini beyan ettiği, Haghani'nin ise ifadesinde Erzan'ın Aslan'dan 14 milyon lira geri ödemeli 10 milyon lira ödünç para aldığını, bu parayı Erzan'ın evine kendisinin götürüp bıraktığını, zaman zaman Erzan'ın kendisine 100 bin dolar para verdiğini ancak kendi verdiği 200 bin dolar ana parasını alamadığını söylediği iddianamede yer alıyor.

Erzan'ın "nitelikli dolandırıcılık" suçundan 6 yıldan 20 yıla kadar hapsi istenen iddianamede, Aslan ve Haghani'nin ise "tefecilik" suçundan ayrı ayrı 2'şer yıldan 6'şar yıla kadar hapis ve 500 günden 5 bin güne kadar adli para cezasına çarptırılması talep ediliyor.(AA)

"
"