Gündem

Kayyım karşı mitingde mücadele vurgusu: Kürt halkına ‘Kürt normali’ yaratılmak isteniyor, seferber olalım

Fotoğraf: Art Gerçek

29 Haziran 2024 21:00

Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, kayyıma karşı mitingde yaptığı ortak çağrıda, "12 Eylül darbe anayasasını bile rafa kaldıran iktidar bloğu, ‘Yeni Anayasa’, ‘yumuşama’ adı altında toplumsal tepkiyi kontrol altına almaya çalışırken, üçüncü kayyım dönemiyle Kürt halkının seçme ve seçilme hakkını tümden ortadan kaldıran bir ‘Kürt normali’ yaratmak istiyor. Birleşik mücadeleyi büyütelim. Savaşın ve sömürünün olmadığı bir dünya yaratmak için seferber olalım" dedi. 

İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) yerel seçimlerde kazandığı Hakkari Belediyesi’ne kayyım atanmasına ilişkin “Emeğimiz, özgürlüğümüz için kayyıma geçit vermeyeceğiz” şiarıyla Kartal Meydanı’nda miting düzenledi.

Siyasi parti, sendika, dernek, kurum, kuruluş ve platformların kendi flamalarıyla yerini aldığı kortejde, üzerinde "Kayyım defol", “Özgürlüğe ses ver” yazılı siyah dövizler taşıyan kitle, aynı zamanda üzerinde "Kayyım defol" yazılı siyah tişörtler giyilfidi. 

“Emeğimiz, özgürlüğümüz için kayyıma geçit vermeyeceğiz” ana pankartının açıldığı mitingde, "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz", "Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek", "Diren Hakkari, İstanbul seninle", “Birleşe birleşe kazanacağız”, "Yaşasın halkların eşitliği", "Her yer direniş, her yer Hakkari" sloganları atıldı.

Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri'nin ortak açıklaması mitingde okundu. Açıklamada, AKP-MHP iktidarının ayakta kalabilmek ve varlığını sürdürebilmek için toplumun geniş kesimlerine dönük saldırılarını sürdürdüğü, bunlardan birinin de “kayyım darbesi” olduğu ifade edildi.

Açıklamanın tamamında şu ifadelere yer verildi:

"12 Eylül darbe anayasasını bile rafa kaldıran iktidar bloğu, ‘Yeni Anayasa’, ‘yumuşama’ adı altında toplumsal tepkiyi kontrol altına almaya çalışırken, üçüncü kayyım dönemiyle Kürt halkının seçme ve seçilme hakkını tümden ortadan kaldıran bir ‘Kürt normali’ yaratmak istiyor. Milliyetçiliği körükleyerek toplumu kutuplaştırmaya çalışıyor. DEM Parti’nin kazandığı belediyeleri darbe yöntemleriyle ele geçirmeye çalışıyorlar.

Bizler biliyoruz ki, kayyım saldırısı sadece bir belediyeye el koymak, darbe yapmakla sınırlı değildir. Orta Vadeli Program, yeni vergi yasası, sınır ötesi operasyon hazırlığı, 1 Mayıs, Kobanê tutuklamaları bir bütündür. AKP-MHP blokunun milyonlar için büyük bir yıkım anlamına gelen ekonomi politikalarını hayata geçirmek için baskı ve zorbalığın dozunu artırmaktan başka çözümü olmadığını biliyoruz. Sermaye düzeninin hukukuna göre bile yasal olmayan bu saldırılara karşı öncelikle işçi ve emekçiler olmak üzere toplumun tüm kesimleri karşı durmalıdır.  Dün Van’da halkın iradesiyle geri püskürtülen kayyım saldırısını, bugün de Hakkari’de püskürteceğiz. Bugün burada gerçekleştirdiğimiz bu mitingle, sömürüye, baskıya, zorbalığa, kayyım darbesine karşı birleşik mücadelenin adımlarından birini attık. Bu adımlarımızı güçlendirerek ortak mücadele zeminlerimizi çoğaltacağız, saldırılara gereken yanıtı vereceğiz.

Sermaye sınıfı ve onun hizmetinde olan AKP-MHP iktidarı yoksullukla, geleceksizlikle karşı karşıya kalan işçilerin, emekçilerin, gençlerin, halkların kabaran öfkesinden korkuyorlar. Bunun için baskı ve zorbalığı arttırıyorlar. 1 Mayıs alanı olan Taksim’i yasaklıyorlar, keyfi yasaklara karşı duranları tutukluyorlar. 1 Mayıs da Taksim de yasaklanamaz. 1 Mayıs’a, Taksim’e, tutsaklara özgürlük için mücadeleye devam edeceğiz.

Gezi ve Kobanê kumpas davalarıyla halkların haklı ve meşru talepleri için verdiği mücadeleyi şiddet kullanarak yargıyı araçsallaştırarak engellemeye çalışıyorlar. Baskıcı ve gerici iktidara, destekledikleri İŞİD gibi çetelerin saldırılarına geçit vermeyeceğiz. Gezi ve Kobanê kumpas davalarında tutsak edilen dostlarımızı, yoldaşlarımızı alacağız, AKP-MHP’yle birlikte tüm çeteleri bu kara para, mafya, talan iktidarını tarihin çöplüğüne göndereceğiz.

Orta Vadeli Plan adı altında sunulan ‘Mehmet Şimşek programıyla’ işçi ve emekçilerden daha fazla çalarak sermaye çevrelerini ihya etmeyi planlıyorlar. Saray bir saatte 81 asgari ücret yutarken, tasarruf tedbirleri adı altında kamu emekçilerinin, engellilerin kazanılmış haklarına bile göz dikiyorlar. Asgari ücretle dayatılan sefaleti, şirketlere peşkeş çekilen işsizlik sigortası fonu ve diğer fonların yağmasını, toplumun sırtına yeni vergi paketi biçiminde yüklenen faturayı kabul etmiyoruz. İnsanca yaşamaya yeten ücret için asgari ücrete zam şart diyoruz. Vergi soygununa son diyoruz.

Etki ajanlığı yasasıyla, gerici eğitim müfredatıyla ÇEDES’le sivil toplum örgütü olarak sundukları ve kamu kaynaklarını akıttıkları tarikatlarla toplumu kuşatmaya çalışıyorlar. ‘Dindar, kindar nesil’ yaratma adımlarını hızlandırıyorlar. Bu saldırı iktidarın toplumu tek tipleştirme sosyal, kültürel, akademik alanda hakimiyet kurma saldırısıdır. Dindar ve kindar nesiller olmayacağız. Bilimsel, laik, demokratik bir eğitim mücadelemizi büyüteceğiz. Gericiliğin Alevilik başta olmak üzere farklı kimlik ve inançlara tahammülsüzlüğün, kindarlığın nefretin neden olduğu Madımak Katliamını, orada kaybettiğimiz canları unutmayacağız.

Anayasada yer alan sendikal örgütlenme hakkı keyfi gerekçelerle engelleniyor. İşçi sınıfı ve emekçilere sermayenin itaatkâr köleleri olun diyorlar. Tüm saldırılara rağmen işçilerin, emekçilerin hak mücadelesini engelleyemediler, engelleyemeyecekler. Her fabrikada, işletmede, havzada örgütlenmeye, fiili meşru mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz. Bugün birçok meydanda, fabrikada, işletmede olduğu gibi zulmün, köleliğin olduğu her yerde direniş ateşini büyüteceğiz.

Söz, basın, gösteri hakkımıza saldırıyorlar. Gazetecileri, mücadeleci güçleri baskı ve tutuklama terörüyle sindirilmeye çalışıyorlar. Meydanlar da sokaklar da bizim. Saldırılar karşısında demokratik hak ve özgürlüklerimizi kullanmamızı engelleyemezsiniz. Devrimci muhalif gazetecileri tutuklayarak gerçekleri karartamazsınız. Zindanlarda olan mücadele dostlarımıza, onurlu basın emekçilerine selam olsun!

Kadınları ikincil cins gören politikalara her gün yenileri ekleniyor. ‘Ailenin korunması’ adı altında kazanılmış haklarımıza göz dikiyorlar. Kadın cinayetlerinde, çocuk istismarında cezasızlık politikasına devam ediyorlar. Kadın ve LGBTİQ+ düşmanı politikalara geçit vermeyeceğiz. Katledilen her bir arkadaşımızın hesabını soracağız. Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesini büyütmeye devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nden ve kadınları şiddete karşı koruyan 6284’den vazgeçmeyeceğiz

Doğal çevre rant uğruna yağmalanıyor. Kapitalizmin hizmetindeki iktidarların çıkarlarını korudukları şirketlerin mevcut yasaları dahi hiçe sayarak gerçekleştirdiği ekolojik yıkım her geçen gün artıyor. Yeterli önlemler alınmadığı, özelleştirilmelerle kamu hizmetleri denetimsizce şirketlere devredildiği ve sözde güvenlik politikaları adı altında Diyarbakır, Mardin ve diğer bölge illerinde ormanlık alanlar yok ediliyor. Doğaya, insana düşman AKP iktidarı şimdi de hayvanların uyutulması adı altında yeni bir katliama hazırlanıyor. Doğal çevrenin yağmalanmasına, hayvanların katledilmesine geçit vermeyeceğiz.

Emekçilerin ekmeğini küçültenler, geleceğini çalanlar; rezerv alan oyunuyla evini gasp etme planları yapanlarla Kürt halkının siyasi iradesini çalmaya çalışanlar aynı güçlerdir. Bu saldırıları ortak mücadelemizle durduracağız. Emperyalistler ve işbirlikçileri, dünyanın her yerinde savaş politikalarını derinleştiriyorlar. Halklara karşı yürütülen savaşların karşısındayız. Buradan bir kere daha haykırıyoruz emperyalistler, işbirlikçiler Ortadoğu’dan defolun. Emperyalistlerle imzalanan tüm açık gizli anlaşmaların iptal edilmesi için, ülkenin dört bir yanında kurulu olan NATO üsleri ve militarist aygıtların dağıtılması için mücadelemizi büyüteceğiz.

AKP-MHP bloğunun Filistin’de yaşanan soykırım karşısındaki ikiyüzlü tutumlarından da görüldüğü gibi, emperyalizme yaranmak için her türlü algı operasyonunu hayata geçiriliyor. Filistin halkının katliamına ortak olmak anlamına gelen ticari, diplomatik vb. ilişkiler olduğu gibi sürdürülüyor. İsrail’le ticari, askeri, akademik vb. ilişkileri sürdürenler Filistin’de yaşanan katliamın ortaklarıdır. Filistin halkının yanında olmaya devam edeceğiz. İsrail’le başta ticari, askeri ilişkiler olmak üzere tüm ilişkilerin kesilmesi için mücadelemizi büyüterek sürdüreceğiz.

Bütün işçileri, emekçileri, halkları, ezilen, sömürülen tüm kesimleri emeğimize ve özgürlüğümüze sahip çıkmaya, kayyımlarla dayatılan saldırılara karşı mücadeleyi büyütmeye davet ediyoruz. Fabrikalarda, mahallelerde, okullarda, evlerde, tarlalarda hayatın olduğu her yerde baskı, sömürü, sefalet dayatanlara, kayyım darbesini devreye sokanlara karşı birleşik mücadeleyi büyütmek için daha güçlü adımlar atmaya çağırıyoruz. Eşit, özgür, savaşın ve sömürünün olmadığı bir dünya yaratmak için seferber olmaya çağırıyoruz."