Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Karbon salınımının, ayak izinin vergilendirilmesi gerekiyor” açıklamasının tartışmalara yol açmasının ardından konunun detayları da ortaya çıkmaya başladı. Karbon Vergisinin Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı, Paris İklim Antlaşması hedefi olan sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutma hedefinin parçası olduğunu belirtildi.
Türkiye gazetesinde yer alan habere göre, AB ülkelerinin karbon emisyonlarını 2030 yılına kadar 1990 yılına göre yüzde 55 azaltmayı, 2050 yılına kadar ise karbon nötr ilk kıta olmayı hedefledikleri bilgisinin yer aldığı raporda, Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde emisyonları yüzde 55 oranında azaltma hedefinde uygun hâle getirmek için “Fit for 55” teklif taslağı yayımlandığı, Sınırda Karbon Düzenlemesi’nin “Fit for 55” kapsamındaki uygulamalardan biri olduğu ve bu düzenleme ile ‘Karbon Vergisi’ teriminin ortaya çıktığı ifade edildi.
Raporda ayrıca, karbon vergisinin, karbondioksit emisyonunu azaltmak amacıyla tüketilen fosil yakıtların, içerdiği karbon miktarına bağlı olarak alınan bir satış ve emisyon vergisi olduğu ifade edilirken, amacın küresel ısınma ve iklim değişikliğinin en önemli nedenlerinden biri olan ve fosil yakıt kullanımlarından kaynaklanan CO2 emisyonunu ve çevre kirliliğini azalttığı vurgulandı.
Vergi ile birlikte fiyat artışı yaşanacağı ve ürün tüketiminin azalacağı, üreticilerin vergi sebebiyle daha az karbon salınımı yapan enerji kaynaklarına ve teknolojilerine yönelecekleri kaydedildi.
Karbon vergisi uygulamasının Türkiye’ye ekonomik etkilerinin de anlatıldığı raporda, Avrupa’nın Türkiye’nin doğal pazarı olduğu, Türkiye’nin ihracatının yüzde 50’sinden fazlasını buraya yaptığına dikkat çekildi. Uygulamanın ilk bakışta Türkiye’deki sektörleri olumsuz etkileyecek gibi görünse de sadece Türkiye açısından değil, AB’ye ihracatta bulunacak tüm ülkeler açısından geçerli olacağı ifade edildi.