22 Nisan 2021 09:00
Ayfer Feriha Nujen
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi bölümünden Doç. Dr. Hamdullah Sözen ile over kanseri, kadın sağlığı taramalarının önemi, HPV aşısı, jinekolojik muayene gibi kadın sağlığını tehdit eden pek çok şeyi konuştuk.
Sözen, kadın ve erkeklerde yaygın olan, cinsel yolla bulaşan HPV'ye karşı aşılamaSGK kapsamında değil. Ve yüksek ücretinden dolayı pek çok kadın aşıya erişemiyor. Sözen, HPV aşısının SGK kapsamına alınması gerektiğini söyledi.
Sözen, Koronavirüs pandemisi sürecinde kanser vakası artışı olmamakla birlikte tanı alan kanserlerin pandemi sebepli geç başvurudan dolayı ileri evrede saptandığını belirterek pandeminin şu an için kanser açısından en büyük olumsuzluğunun bu olduğuna dikkat çekti.
Kanser tanısında smear testi erken tanıda çok önemli olduğunu özellikle vurgulayan Sözen, "Ülkemizde de tarama testi olarak yaygın şekilde kullanılmakta özellikle aile hekimliklerinde de takip ediliyor olması serviks kanseri sıklığının azaltılmasına büyük katkı sağladı" dedi.
- Over kanser üzerine çalışmalar yapmaktasınız. Kendinizden ve alanınızdan biraz söz eder misiniz? Meslekte kaçıncı yılınız, bu alandaki yeni yöntem çalışmalarınız neler? Her şeyden önce sürekli bir eğitim ve yorucu bir meslek aynı zamanda. İşinizi insanlığa hizmet olarak da seviyor musunuz? Branşınızın en zor yükümlülüğü nedir?
1981 Antalya doğumluyum. İlk-Orta ve Lise eğitimimi Antalya’da (Dumlupınar ilkokulu-Antalya Anadolu Lisesi) tamamladım. 2005 yılında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldum. Aynı yıl Zeynep Kamil Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Kadın Hastalıkları ve Doğum ihtisasına başladım ve 2011 yılında Kadın Doğum uzmanı olarak çalışmaya hak kazandım. 2011 yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Jinekolojık Onkoloji Cerrahisi üst ihtisasına başladım.
İhtisas süresince kısa bir dönem Berlin Charite Universitesi Jinekolojik Onkoloji Bilim Dalında görev aldım. 2014 yılında Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi uzmanı titresini aldım. Şu an aktif olarak İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Jinekolojık Onkoloji Cerrahisi bölümünde çalışmaktayım.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Jinekolojik Onkoloji bilim dalı 1991 yılında kurulmuş olup tüm jinekolojik kanser cerrahi ve tedavileri multidisipliner bir şekilde yapılmaktadır. 2018 yılından itibaren birimimiz European Society of Gynecological Oncology (ESGO) tarafından Over kanseri cerrahisi akredite merkez olarak tanınmamız sebebi ile de kliniğimiz ağırlıklı olarak Over kanseri cerrahisi ve tedavisi üzerine yoğunlaşmış bulunmaktadır.
Tüm kanser tedavilerinde olduğu gibi bizim bilim dalımızda da yeni teknikler ve tedavi yöntemleri gelişmektedir. Endometriyum kanserinde sentinel lenf nodu kullanımı ve minimal invazif cerrahi teknikleri; Over kanserinde daha radikal ameliyatlar, Sıcak Kemoterapi uygulamaları ve İmmunoterapi kullanımı yeni dönem tedavilere örnek gösterilebilir.
Klinik olarak bizde tüm yeni yaklaşımlara hızlı adapte olup bu yeni yaklaşımların oluşturulmasında literatüre katkı sunmaktayız.
Mesleğimizin zor yanları hepinizin tahmin edebileceği gibi hayati tehlikesi bulunan hastaları zor ve meşakatli bir süreç içinde sağlıklı bir şekilde tedavi etmektir. Kanser cerrahisi hem zorluk derecesi yüksekliği, cerrahilerin komplikasyonlara daha açık olması ve cerrahi kalitenin direk olarak hastaların sağkalımına etki etmesi nedeni ile ileri düzeyde titizlik ve dikkat gerektirmektedir. Bu durum mesleğimizin zor yükümlülükleridir.
- Türü ne olursa olsun hastalıklarda uzmanlar, hastane tercihinin üniversitelere bağlı devlet hastaneleri olmasını tavsiye ediyorlar. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Özellikle kanser konusunda medyada yer alan çoğu akıl almaz tavsiyeler içeren bitkisel ilaçlar ve bunları kapsayan reklamları doğrudan reçetesiz ve muayene olmaksızın satışını doğru buluyor musunuz? Bunlara karşı denetleyici bir kurum var mı?
Hastalığın tanısına bağlı olarak o alanla ilgilenen uzman hekim nerede ise o kuruma başvurmakta fayda var, isim yapmış kurumlar elbette kaliteli sağlık hizmeti alabilmek açısından önemli, burada özel hastanede, üniversite hastanesi veya eğitim araştırma hastanesi olarak sınıflamaktan ziyade köklü kurumlarda deneyimli uzmanlarla hastalığa şifa bulmak için doğru bir yol izlemek gerekir.
Özellikle bizim alanımız olan onkoloji cerrahisi ekip işidir ve birçok branşın da gereklilik halinde vakaya dahil olması açısından yeterli şartları sağlayabilen hastanelere başvurmak doğru olur. Kanıta dayalı olmayan hiçbir tedavi yöntemi kabul edilemez ve kesinlikle uzak durulmalıdır doktor tavsiyesine uyulmalı ve komşu tavsiyesi, reklamlar gibi olumsuzluklara yol açacak durumlara taviz verilmemeli.
- Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi ülkemizde de kanser ve türleri en sık kadınlarda ve ileri derecede ortaya çıkıyor. Geç tanının ve kadın hasta sayısının fazla olmansın nedenleri neler? Kanser ve türleri niçin ilk evrede kolay teşhis edilemiyor, bunda kadın sağlığı taramalarının önemsenmiyor olması bir neden midir? Bu konuda düzenli kontrol alışkanlığı nasıl edinilir? Kadın sağlığı konusunda toplumsal normlar ve gelenekler engeller yaratıyor mu? Bütün bunlar geç tanıda bir neden mi?
Birçok kanser türünde ileri evrede tanı alınmasının sebepleri arasında tarama programlarının henüz ülkemizde çok yaygın şekilde kullanılamamasının etkisi olmakla birlikte kanser türlerinin hepsinin tarama programları için iyi çalışır durumda belirteçlerin olmaması da önemli bir sebeptir.
Kadın sağlığına verilen önemle ilgili de örnek vermek gerekirse ülkemizde ve dünyada serviks kanseri oranı giderek azalmakta buna sebep olarakta smear tarama programı ile kanseri daha hücresel düzeyde yakalayıp tedavi edebilme gösterilmekte. Ülkemizde artık yaygın bir şekilde tarama programları koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında uygulanmaya çalışılmakta.
Düzenli kontrol tarama programlarına katılım sağlanması için de halkın bilinçlendirilmesi, durumun ciddiyetinin anlatılması ve olabilecek kötü sonuçlar hakkında farkındalık yaratılması ile etkin tarama programları yaratıp toplumsal alışkanlık oluşturulabilir. Rahatsız edici bir gerçek olarak, günümüzde nadir olmakla birlikte kadın doğum muayenesinden çekinip yakınması geçer diye bekleyerek ileri evre kanser olarak gelen kadınlarımız maalesef hâlâ bulunmaktadır.
- Kadın hastalıklarının tümünün zamanla kanser ve türlerine zemin hazırladığını söylemek doğru olur mu? Öyleyse bu konuda neler tavsiye edersiniz? Hasta yoğunluk sayınızı en çok hangi tür kanser hastaları oluşturuyor?
Kadın hastalıklarının tümünün kanser zemini olması gibi bir durumdan bahsetmek doğru olmaz. Kanserde bütün mekanizmalar henüz aydınlatılmış olmasa da sebepleri çevresel ve genetik faktörler diye kabaca sınıflayabiliriz.
Tüm kanserleri zeminde yatan bir hastalıkla açıklamak mümkün olmamakla birlikte sıklıkla hiçbir tanısı olmayan hasta grubunda karşılaşıyoruz. Jinekolojik kanserler arasında en sık endometrium (rahim) kanseri görülmekte ancak biz ekip olarak özellikle over (yumurtalık) kanseri vakalarında uyguladığımız ameliyat yöntemiyle over kanseri cerrahisinde ESGO tarafından Türkiye’de tanınan 3 klinikten biri olmamız sebebiyle bu tür hastaların yönlendirildiği, ameliyatlarının sıkça yapıldığı Over kanseri cerrahisi merkez klinik olarak çalışmaktayız
- Kanserlerde travma bir neden midir? Hangi travmalar kanseri tetikler? Ağır psikolojik travmalar da bu travmalar arasında yer alır mı?
Jinekolojik kanserlerde fiziksel travmanın kanıtlanmış bir etkisi olmamakla birlikte ağır psikolojik travmalar ile stresin yarattığı bağışıklık sistemini baskılayıcı etkisinden dolayı tetikleyici veya hızlandırıcı bir etki yaratabildiği ile ilgili hipotez var. Zeminde olan bir yatkınlığı açığa çıkarabilir.
- HPV yaygın ve rahim ağzı kanserleri belli bir yaş grubuna mı özgüdür? HPV aşısı ve uygulanma koşul ve şartları nelerdir? Kimler HPV aşısı olmalı? Bu aşıyı olmak için hastalığın tanımlanması şart mıdır? Daha önemlisi HPV aşısı SGK kapsamında olması gereken bir aşı mıdır, değilse niçin değil?
HPV cinsel yolla bulaşan bir virüstür. HPV aşısı hem erkek hem de kadınlara uygulanmalı erken yaşlarda uygulanması aşının etkinliğini arttıran bir faktördür, aşının etkili olabilmesi için henüz vücudun aşıdaki HPV türleri ile karşılaşmamış olması gerekir haliyle aşı tanı almadan yapılmalı. Aşılamaya 9 yaşında başlanabilir, 45 yaşına kadar da uygulanabilir, yaş aralığının uzun tutulması henüz karşılaşılmamış HPV tiplerine karşı koruyucu etkiden faydalanmak amaçlıdır. Ülkemizde 2'li ve 4'lü aşı mevcut ancak henüz ulusal aşılama programında değil, kişisel görüşüm HPV aşısı SGK kapsamına alınmalı.
- Covid-19 ile birlikte farklı versiyon daha ölümcül yeni virüsler de ortaya çıktı ve sanırım çıkmaya da devam edecek. Bu solunum yolu ile yaygınlığını arttıran virüslerle birlikte insan vücudunda halihazırda bulunan ve uyuyan hasta hücrelerin uyandığı konusunda neler söylersiniz? Bu nedenle salgınla birlikte kanserli hasta sayısında bir artış söz konusu oldu mu? Bu artık sağlık hizmetlerinde aksamalara neden oluyor mu? Dahası bu yeni virüslerle yeni türde kanserlerin ortaya çıkması söz konusu mudur?
Covid-19 pandemisi sürecinde ortaya çıkan mutasyonlar aynı virüs üzerinde oluşmakta, henüz kanıtlanmış başka bir hastalığa yol açan farklı bir virüs oluşması söz konusu değil. Bu virüsün insan vücudundaki uzun dönem etkileri kanser tetikleyip tetiklemeyeceği konusu içinse daha bir çok araştırma ve zamana ihtiyaç var. Pandemi döneminde kanser vakası artışı olmamakla birlikte tanı alan kanserler pandemi sebepli geç başvurudan dolayı ileri evrede saptandı, pandeminin şu an için kanser açısından en büyük olumsuzluğu bu oldu.
- Hangi kanser türleri daha az yaygınken daha ölümcüldür. Ölüm ortalamasının yüksek olmasının nedenleri nelerdir?
Over (yumurtalık) kanseri çok yaygın olmamakla birlikte taramak için elimizde belirteç olmaması ve spesifik erken semptomunun olmaması sebepli genellikle ileri evrede saptanan agresif seyirli hızlı yayılan ve ciddi ölüm oranları olan kanser türüdür.
- Over kanserde ortalama yaş aralığı nedir? Erken menopoz yumurtalık kanserlerinde bir etkiye sahip midir? Erken menopoz bir sağlık sorunu mudur?
Over kanseri yaş ortalaması 50-70 yaştır. Erken menapoz ile over kanseri arasında bir ilişki saptanmamıştır hatta geç menapoz over kanseri risk faktörleri arasındadır. Erken menapoz kesinlikle bir sağlık sorunudur çünkü kadınlarda erken menapoz ile birlikte kalp damar hastalıkları riski, kemik erimesi gibi ciddi sağlık sorunları meydana gelmektedir.
- 50 yaş altı ve daha genç hastalarda -evli ya da değil- kanser tanılarında hastalık nedeni hastaların genetik öyküsüne dayandırılabilir mi? Kadın hastaların bir gen aktarıcı ve böylece taşıcı olması her doğumda kanserin sonraki her nesilde görüleceği anlamını taşır mı?
Kanserlerin genç yaşta görülmesi genetik zemin olması ihtimalini kuvvetlendirir. Özellikle ailesel kanser sendromlarında hastalığın erken yaşlarda ortaya çıkması bu düşünceyi destekler. Tüm genetik zemin kanıtlanmasa da bilinen bazı genetik kanser sendromları mevcut bunlar çekinik veya baskın kalıtılmasına bağlı olarak diğer nesillere aktarılıp kanserin görülme oranlarını değiştirirler.
- Over (yumurtalık) kanserlerinde tedavileri kemoterapi ile başlayan hastaların yaşadıkları yan etkiler ölümcük başka hasarlar yaratabilir mi? Kemoterapilerde yan etki görülmemesi normal bir durum mudur? Over kanserlerde radyoterapi (ışın) uygulanmakta mıdır? Bu terapiler gereken ameliyatlardan sonra da sürüyor mu? Bütün bu süreçlerin ardından tanı süreci tam olarak ne zaman son buluyor?
Over kanserinde öncelikle tanı patolojik olarak kesinleştirildikten sonra tedavi süreci başlar hastalığın yaygınlık derecesine bağlı olarak ameliyat veya kemoterapi seçeneklerine karar verilir. Hastalığın ileri derecede yaygın olduğu bazı durumlarda önce kemoterapi ardında operasyon planlanır Ameliyat sonrası da hastalar kemoterapiye yönlendirilir. Over kanseri tedavisinde çok ender durumlar dışında radyoterapinin yeri yoktur. Kemoterapilere bağlı yan etkiler görülebilmektedir ancak bu kadar ciddi bir hastalıkta elimizdeki kemoterapi gibi bir silahı kullanmaktan vazgeçirecek kadar ciddi yan etkiler çok nadir izlenmektedir.
- Genetik geçmiş demişken hocam, yumurtalık kanserlerinin meme kanserleriyle bir ilişkisi var mıdır? Tekrar eden kanser türlerinde mutlak iyileşme genetik aktarmada tekrar eder mi? İyileşen hasta yeni taşıyıcılar ya da potansiyel hastalar yaratabilir mi?
BRCA 1-2 adı verilen genetik mutasyonda hem meme hem de over kanserinde risk artışı mevcuttur. Hastalar iyileşse bile genetik iyileşme henüz mümkün olmadığından sonraki nesillere aktarım devam etme ihtimali vardır. Gelişen teknoloji ile ileride hasarlı gen bölgesi çıkarılıp genetik tamir yapılması üzerine çalışmalar yapılmaktadır.
- Kanserde sıcak kemoterepiler hakkında ne düşünüyorsunuz? Tekrar riski yüksek kanserlerde bu uygulamanın organların yapışmasına neden olduğu bilgisi doğru bir bilgi midir? Tekrar ameliyat gerektiren durumlarda bu bir risk midir? Sıcak kemoterapi (kimyasal tedavi) uygulaması sizin de tedavi yöntemleriniz arasında mıdır?
Bizimde kliniğimizde son 5 yıldır Sıcak kemoterapi uygulaması yaptığımız 50 üzerinde hasta bulunmaktadır. Sıcak kemoterapi uygulaması her hasta ve her hastalık için uygun değildir. Yani her kanser hastasında uygulanması doğru değildir. Hangi hastaya hangi hastalıkta hangi durumlarda sıcak kemoterapinin uygulanması gerektiği çok detaylı ve teknik bir konudur. Organların yapışmasına neden olduğu bilgisi literatürde çok net olmamakla birlikte bizimde böyle bir gözlemimiz yoktur.
- Sadece ülkemizde değil dünyanın pek çok yerinde cinsiyet değişimine hazırlanan ya da çift cinsiyetli doğan insanlar da var. Görünürde bir erkek fakat bir kadının biyolojik yapısına sahip bireyler de var. Bir diğer deyişle trans bireylerin de kadın doğum ve jinekolojiye muayene olması gerektiğinde yaşadıkları sorunları okuyoruz maalesef. Bu bireylerin değişime uğramaları kanser ya da kadın hastalıklarına yakalanma ihtimallerini ortadan kaldırmıyor. Böyle durumlarda bu bireyler sahip oldukları kimliklere rağmen bu bölümlerde muayene ve tedavi olmak zorundadırlar değil mi? Bu konuda sorunlar söz konusu oluyor mu, nasıl bir yol izleniyor peki çözüm için?
Cinsel kimlik hoşnutsuzluğu sendromu (tıbbi literatür tanımı) dediğimiz bu hastalarda genellikle rahim-yumurtalıkları alındığı için kanser riski oldukça azalmıştır ancak hastalar diğer şikayetleri için tarafımıza başvurmaya devam ederler özellikle kimlik değişim süreçlerinde adli işler için de sıklıkla muayeneye gelirler.
- Kanser tanısında smear testinin önemi nedir? Erken tanıda smear testi etkili bir test midir? Bu test ülkemizde ne kadar geçerli ve yaygın bir testtir ve kimler hangi koşullarda bu testi olmalıdır?
Kanser tanısında smear testi erken tanıda çok önemli yer tutmakta. Ülkemizde de tarama testi olarak yaygın şekilde kullanılmakta özellikle aile hekimliklerinde de takip ediliyor olması serviks kanseri sıklığının azaltılmasına büyük katkı sağladı. Smear yönetim kılavuzları zaman zaman güncellenmekte son güncel kılavuzda eğer testte anormallik yoksa 3 senede bir tekrarlanması yanında HPV DNA bakılması ile de etkinliğinin arttırılması önerilir.
- Son olarak evli ya da bekâr kadınların kadın hastalıkları gibi önemli bölümlerde muayeneye gitmeye karşı tuhaf korkuları olduğunu biliyoruz. Yani kadın doğum ve jinekologlara muayeneye gitmek için şiddetli rahatsızlıklara sahip olmak mı gerekiyor? Bu önyargılara karşı insan sağlığının gerekliliği olan sağlık hizmetlerinden faydalanma ve hasta doktor mahremiyetinin önemiyle ilgili genel olarak söyleyeceklerinizin de önemli olduğunu düşünüyor ve bu yoğunluğunuza rağmen sorularımı yanıtladığınız için size teşekkür ediyorum.
Kadın hastalıkları muayenesi toplumumuzda bazı geleneksel yanlış algılar sebepli çekinilen bir muayene. Bunun diğer muayenelerden farkının olmadığı özellikle bizim için hiçbir farklılık ifade etmediği gerçeği toplum bilincine kazandırılmalı. Bazen hastalar kendi utancını da bırakıp bize acıyorlar sizin için de ne kadar zor muayene etmek diyerek. Oysa ki bu bizim işimiz ve dediğimiz gibi diğer muayene şekillerinden hiçbir farkı yok. Basit bir yanlış algı yüzünden geciken muayeneler ve tanı almakta gecikilmiş ilerlemiş hastalıklar düşünüldüğünde hastaların öncelikle kendilerine çektirdikleri acılar ve sağlık harcamalarının getirdiği yükler bu algının acilen değiştirilmeye çalışılması gerekliliğini gösterir.
© Tüm hakları saklıdır.