22 Ekim 2024 17:26
T24 Haber Merkezi
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda; 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin sunumunu yaparken, IMF'nin bugün açıkladığı "Global Ekonomik Görünüm Raporu"nda "önemli bir revizyon beklemediklerini" belirtti. Yılmaz, dezenflasyonun kalıcı şekilde tesisi için geçiş süreci olarak nitelendirdikleri dönemin gereklilikleri ile deprem nedeniyle ortaya çıkan ek finansman ihtiyacının sağlanması için aldıkları kararların, enflasyonla mücadelenin ivmesini bir miktar azalttığını belirtti.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, AKP Samsun Milletvekili Mehmet Muş'un başkanlığında toplandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin sunumunu yapıyor. Komisyon toplantısına Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı İlhan Hatipoğlu, Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Osman Cevdet Akçay ve bürokratlar da katıldı.
Yılmaz, dünyanın farklı bölgelerinde güven ve istikrarı tehdit eden pek çok gelişme yaşandığını belirterek, “Bu tarihi dönemde arka arkaya gerçekleşen hadiseler, insanlığın, toplumların ve ekonomilerin köklü bir dönüşüm noktasına geldiğine işaret etmektedir. Artan belirsizlik ve risklerin hâkim olduğu mevcut konjonktür, geleceğe ilişkin tahminleri de oldukça güçleştirmektedir. Dünya ve bölge ekonomisinde yaşanan bu zorlu süreç, 2025 yılı bütçemizin hazırlıklarında hassasiyetle dikkate alınmış, bütçemiz, küresel riskleri ülkemiz için en aza indirecek şekilde oluşturulmuştur” dedi.
Yılmaz’ın sunumundan öne çıkan konular şöyle:
“2022 yılında, küresel ekonomide salgın sonrası uygulanan olağanüstü teşvik politikalarının geri çekilmesiyle büyüme yavaşlamıştır. Bu yıl aynı zamanda Rusya-Ukrayna Savaşı başta olmak üzere jeopolitik riskler ve emtia fiyatları tarihi zirvelerine tırmanmıştır. Bu süreçte oluşan enflasyonist dalga başta gelişmiş ekonomiler olmak üzere dünya geneline yayılan bir finansal sıkılaşmayı beraberinde getirmiş, iktisadi faaliyette yavaşlama beklentilerini de artırmıştır. Bu tarihten itibaren sıkı para politikalarının ekonomik büyüme ve risk iştahı üzerindeki baskısı belirginleşirken, jeopolitik gerilimler gündemdeki ağırlığını korumuştur. Diğer taraftan, Çin ekonomisindeki zayıf görünüm emtia talebi üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturmuştur.
Başta petrol olmak üzere küresel emtia fiyatlarında gerilemeye yol açmıştır. Bununla birlikte, ABD ekonomisinin beklenenden daha iyi performans sergilemesi, tedarik sorunlarının azalmasıyla toparlanan imalat sanayii ve turizm başta olmak üzere canlanan hizmet sektörleri ise 2023 yılında küresel iktisadi faaliyeti desteklemiştir. 2024 yılına gelindiğinde, dünya ekonomisinde istenilen seviyelere düşmeyen enflasyon oranları ve buna bağlı sıkı para politikalarının gevşeme seyri, süregelen Rusya-Ukrayna Savaşı ve Orta Doğu’daki İsrail saldırılarıyla artan jeopolitik gerilimler, belirsizlikleri beslerken küresel iktisadi faaliyet salgın öncesi ortalamalarının altında ancak belirli bir istikrarda seyrini sürdürmektedir.
Küresel ekonomiye yönelik mevcut riskler ve belirsizlikler sürerken ekonomik büyüme istenilen seviyelerin altında ancak istikrarlı bir görünüm beklentisini korumaktadır. Nitekim Uluslararası Para Fonu’nun ‘2024 Yılı Temmuz Ayı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’na göre, dünya ekonomisinin 2023 yılında yüzde 3,3 büyüme kaydetmesinin ardından, 2024 yılında yüzde 3,2 ve 2025 yılında yüzde 3,3 ile ılımlı büyümeye devam etmesi öngörülmektedir. Uluslararası Para Fonu tarafından bugün ilerleyen saatlerde ilan edilecek Ekim 2024 Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda tahminler güncellenecek olup, önemli bir revizyon beklenmemektedir.
Rapora göre, 2023 yılında yüzde 1,7 oranında büyüyen gelişmiş ülkeler grubunun, yatay bir seyirle 2024 yılında yüzde 1,7 oranında, 2025 yılında ise hafif ivmelenerek yüzde 1,8 oranında büyümesi beklenmektedir. 2024 yılında ABD’nin yüzde 2,6, Avro Bölgesi’nin yüzde 0,9 oranında büyümesi öngörülmekte iken 2025 yılında bu ekonomilerin sırasıyla yüzde 1,9 ve yüzde 1,5 oranında büyüyecekleri tahmin edilmektedir.
Başlıca ticaret ortaklarımızdan olan Almanya’nın büyüme tahminleri 2024’te yüzde 0,2 iken 2025 yılında öngörülen toparlanma ile yüzde 1,3 olarak tahmin edilmektedir. Bugün açıklanacak IMF Raporu’nda, Almanya’ya yönelik tahminlerin aşağı yönlü revize edilmesi muhtemeldir. Fransa’nın 2024 ve 2025 yılı büyüme tahminleri ise sırasıyla yüzde 0,9 ve yüzde 1,3’tür. İngiltere’nin ekonomik büyümesi 2024 yılında yüzde 0,7 ve 2025 yılında yüzde 1,5 olarak tahmin edilmektedir. 2023 yılında yüzde 4,4 oranında büyüyen yükselen piyasa ve gelişmekte olan ekonomilerin ise 2024 ve 2025 yıllarında yüzde 4,3 oranında büyümeleri beklenmektedir. Bu kapsamda, Çin’in büyüme tahminleri 2024’te yüzde 5,0, 2025’te ise yüzde 4,5 olmuştur. Görüldüğü üzere, uluslararası tahminler genel olarak küresel büyümenin yatay bir seyir izleyeceğine ve dünya ekonomisinde ılımlı bir büyüme yaşanacağına işaret etmektedir.
Ancak, söz konusu tahminlerde küresel iktisadi faaliyetin faiz indirim döngüsüne ve artan jeopolitik risklere nasıl cevap vereceği belirsizliğini korumaktadır. Sıkılaşan finansal koşullar ve jeopolitik gerilimlerle birlikte küresel mal ve hizmet ticareti hacminde 2023 yılında yüzde 0,8 ile oldukça düşük bir büyüme gerçekleşmiştir. 2024 ve 2025 yıllarında ticaret hacmindeki artışın iyileşen tüketici güveni ve canlanan taleple tekrar toparlanarak sırasıyla yüzde 3,1 ve yüzde 3,4 oranlarında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Bununla birlikte, küresel ticarette görece iyimser beklentilere rağmen aşağı yönlü riskler de varlığını sürdürmektedir."
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Dezenflasyon sürecini temin edecek politika bileşimini sürdürerek fiyat artışları hedeflenen patikaya gerileyene kadar bütün araçlarımızı enflasyonla mücadeleye katkı sağlayacak şekilde kullanacağız." dedi.
Uyguladıkları para politikası ile parasal aktarım mekanizmasını desteklemek için hayata geçirdikleri makro ihtiyati tedbirlerle 2023 yılının ikinci yarısından itibaren Türk lirasında görece istikrarlı bir seyrin hakim olduğu ve kur geçişkenliğinin enflasyon üzerindeki etkisinin önemli ölçüde zayıflatıldığını anlatan Yılmaz, buna ek olarak güçlü bir biçimde uygulamaya koydukları para ve maliye politikalarıyla birlikte toplam talep koşullarının ivme kaybettiğinin altını çizdi.
Yılmaz, haziran ayından itibaren geçiş döneminin sona erdiğini ve dezenflasyon sürecinin başladığını; TÜFE yıllık artış oranının zirve noktasını gördüğü Mayıs'a kıyasla 26,1 puan azalarak Eylül itibarıyla yüzde 49,4 olarak kaydedildiğini aktararak, şöyle devam etti:
"Para ve maliye politikaları arasındaki güçlü eşgüdümü sağlayan, şeffaf ve öngörülebilir politika adımlarımızın olumlu etkileri ile 2024 yılı Haziran ayı itibarıyla başlayan dezenflasyon sürecinin devamında enflasyon oranının, Program döneminde tek haneli seviyelere indirilerek bu seviyelerde istikrar kazanmasını sağlamak en önemli önceliğimizdir. Bu doğrultuda, dezenflasyon sürecini temin edecek politika bileşimini sürdürerek, fiyat artışları hedeflenen patikaya gerileyene kadar bütün araçlarımızı enflasyonla mücadeleye katkı sağlayacak şekilde kullanacağız."
Yılmaz, küresel ölçekte sıkılaştırıcı politikaların etkilerinin yoğun bir şekilde mal ticaretinde de hissedildiğini, 2023 yılında uluslararası ticaretin bir önceki yıla kıyasla daha olumsuz bir görünüm sergilediğini belirterek, tüm olumsuzluklara rağmen yıl genelinde ihracat değerinin 255,6 milyar dolar ile Orta Vadeli Program (OVP) hedefiyle uyumlu bir seviyede gerçekleştiğine dikkati çekti.
Başta Almanya olmak üzere bazı ihracat pazarlarında devam eden ekonomik kırılganlıklar ile küresel ölçekte süregelen jeopolitik gerilimlerin, dış ticaret açısından bir risk unsuru olarak varlığını koruduğunu anlatan Yılmaz, "2024 yılı Eylül ayı itibarıyla yıllıklandırılmış ihracatımız artış eğilimini sürdürerek 261,6 milyar dolar seviyesinde bulunmaktadır. Bu kapsamda yıl sonu hedefimiz olan 264 milyar dolara ulaşacağımıza inanıyoruz. Ülkemizin kalkınmasında ihracatımızı üst seviyelere taşımak, en temel önceliklerimizdendir. 2025 yılı için hedeflediğimiz yaklaşık 280 milyar dolarlık ihracat büyüklüğüne ulaşmak ve küresel ölçekte mal ihracatından aldığımız payı daha da üst seviyelere çıkarmak üzere çalışmaya devam edeceğiz." diye konuştu.
Cevdet Yılmaz, ihracatçıların menfaatlerini korumak ve değişen koşullara uyum sağlayarak özellikle katma değeri yüksek, teknoloji yoğun ve markalaşmış ürün ve hizmetlerle rekabet güçlerini artırmalarını desteklemeye devam edeceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, cari işlemler dengesinde beklentinin üzerinde bir iyileşme yaşandığını dile getirerek, ekim ayında hizmet ticareti istatistiklerine bağlı olarak ödemeler dengesinde yapılan revizyonun bu iyileşmeye ilave katkı sağladığına dikkati çekti.
Cari işlemler dengesinin, 2024 yılı Ağustos ayında son 5 yılın en büyük fazlasını verdiğini; geçen yılın Mayıs ayında yıllıklandırılmış olarak 55,6 milyar dolar seviyelerine yükselen cari işlemler açığının, 2024 yılı Ağustos ayı itibarıyla 11,3 milyar dolara kadar gerilediğini kaydeden Yılmaz, "2024 yılı sonunda OVP'de yüzde 1,7 olması tahmin edilen cari işlemler açığının milli gelire oranının yüzde 1 civarında gerçekleşmesini beklemekteyiz." dedi.
Cari işlemler dengesindeki iyileşme eğiliminin sürdürülebilir kılınması için dış ticaret dengesindeki iyileşmeye ek olarak hizmetler ticareti yoluyla elde edilecek gelirleri artırmayı hedeflediklerini anlatan Yılmaz, "Ülkemiz potansiyelinin daha etkin kullanılmasına yönelik uygulamalara devam edeceğiz. Artan turizm gelirlerimiz cari işlemler açığının kapatılmasına katkı vermeyi sürdürmektedir. 2024 yılında turizm gelirlerimizin 59,6 milyar dolar seviyesine ulaşacağını öngörmekteyiz." diye konuştu.
Yılmaz, geçen yıl Ağustos ayında 3,4 trilyon lira olan Kur Korumalı Mevduat (KKM) bakiyesinin, 11 Ekim 2024 tarihi itibarıyla 1,47 trilyon lira olduğunu, buna göre yarıdan da fazla gerileme kaydettiğini söyledi. Yılmaz, "Dolar bazında ise aynı dönemde 127,6 milyar dolardan 43 milyar dolara gerileyen KKM bakiyesi, yüzde 66 oranında düşüş göstermiştir. KKM'nin yurtiçi yerleşiklerin mevduatları içindeki payı yüzde 28,1 seviyesinden yüzde 9,1'e gerilerken, TL mevduatın payı yüzde 31,6'dan yüzde 55,9'a yükselmiş, yabancı para mevduatın oranı yüzde 35'e gerilemiştir." değerlendirmelerinde bulundu.
Son 1,5 yılda güçlü bir artış eğilimi gösteren uluslararası rezervlerin olumlu seyrini sürdürdüğünü dile getiren Yılmaz, 11 Ekim 2024 itibarıyla Merkez Bankası brüt rezervlerinin geçen yılın aynı dönemine göre 32,9 milyar dolar artışla 157,4 milyar dolara, net rezervlerin ise 36,2 milyar dolar artışla 58,3 milyar dolara yükseldiğini bildirdi.
Cevdet Yılmaz, Türkiye ekonomisinin hedeflenen güçlü ve istikrarlı büyümeyi sağlaması için yurt içi tasarrufların artırılmasının önemli olduğunu belirtti.
Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ve Otomatik Katılım Sistemi'nin (OKS), devletin sağladığı teşviklerle birlikte tasarrufların artırılmasında önemli rol oynadığına işaret eden Yılmaz, 30 Eylül 2024 itibarıyla BES katılımcı sayısının yaklaşık 9,3 milyon kişiye, fon büyüklüğünün 1 trilyon 58 milyar liraya; OKS kapsamındaki çalışan sayısının yaklaşık 7,5 milyon kişiye, fon büyüklüğünün ise 77,6 milyar liraya ulaştığını bildirdi.
Yılmaz, geçen yıl açıkladıkları ekonomi programının başarılı bir şekilde uygulanmaya devam edildiğini ve pek çok alanda olumlu sonuçlar alındığını söyledi. Dezenflasyon sürecinin hızlandığını, büyümede dengelenme sağlanırken istihdam artışının korunduğunu, ihracat ve turizm gelirleriyle cari işlemler açığının azaldığını, iyileşen rezervler ve azalan risk primiyle finansal istikrarın güçlendiğini anlatan Yılmaz, şunları kaydetti:
"Bu süreçte ekonomideki yapısal dönüşümü hızlandırmak üzere ikiz dönüşümü gözetecek sanayi politikalarının uygulanması, buna katkı sağlayacak şekilde işgücünün niteliğinin artırılması, altyapının güçlendirilmesi ve yatırımların hızlandırılması sağlanacaktır. Ekonomideki kazanımlarımızı kalıcı hale getirmek üzere; afetlerle mücadeleden yeşil ve dijital dönüşüme, enflasyonla mücadele ve finansal istikrardan kamu maliyesine, iş ve yatırım ortamından yüksek katma değerli üretim ve ihracata, enerjiden ulaştırmaya, eğitimden sağlığa, işgücü piyasalarından sosyal güvenlik ve sosyal yardımlara tüm yapısal reform alanlarında tedbirler hayata geçirilmeye devam edilecektir."
Bütçe giderlerinin 2023'te 6 trilyon 588 milyar lira, bütçe gelirlerinin 5 trilyon 208 milyar lira, bütçe açığının 1 trilyon 380 milyar lira ve faiz dışı açığın 706 milyar lira olduğunu söyleyen Yılmaz, bütçe açığının GSYH'ye oranının yüzde 5,2 olduğunu belirtti.
Yılmaz, 2022'ye göre 2023 yılında bütçe açığının yükselmesinde 960 milyar liralık deprem harcamalarının etkili olduğunu aktararak deprem harcamaları hariç bütçe açığının GSYH'ye oranının yüzde 1,6 olarak gerçekleştiğini ifade etti.
Harcamaları detaylandıran Yılmaz, "Yüzde 49,1'inin cari transferler ve sermaye transferlerinden, yüzde 22,9'unun personel giderleri ve sosyal güvenlik devlet primi giderlerinden, yüzde 10,2'sinin faiz giderlerinden, yüzde 8,3'ünün sermaye giderlerinden, yüzde 6,9'unun mal ve hizmet alım giderlerinden, yüzde 2,6'sının borç verme giderlerinden oluştuğu görülmektedir." dedi.
2024'te merkezi yönetim bütçe giderlerinin 11 trilyon 213 milyar lira, merkezi yönetim bütçe gelirlerinin 9 trilyon 65 milyar lira, bütçe açığının 2 trilyon 148 milyar lira, faiz dışı açığın 851 milyar lira olarak gerçekleşmesini tahmin ettiklerini kaydeden Yılmaz, 2024 yıl sonu bütçe açığının milli gelire oranını ise yüzde 4,9 olarak öngördüklerini söyledi.
Bütçe giderlerinin dağılımına ilişkin Yılmaz, 2024'te personel giderlerinin 2 trilyon 678 milyar lira, sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderlerinin 333 milyar lira, mal ve hizmet alım giderlerinin 773 milyar lira, cari transferlerin 4 trilyon 11 milyar lira, sermaye giderlerinin 1 trilyon 93 milyar lira, sermaye transferlerinin 724 milyar lira, borç verme giderlerinin 303 milyar lira, faiz giderlerinin 1 trilyon 298 milyar lira olmak üzere bütçe giderlerinin başlangıç ödeneğine göre 124,1 milyar lira artışla toplam 11 trilyon 213,1 milyar lira olarak gerçekleşmesini beklediklerini ifade etti.
2024 yılında vergi gelirlerinin yaklaşık 7 trilyon 605 milyar lira, vergi dışı gelirlerin ise yaklaşık 1 trilyon 459 milyar lira olacağını öngördüklerini anlatan Yılmaz, şöyle devam etti:
"2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçesinde bütçe giderlerinin 14 trilyon 731 milyar lira, bütçe gelirlerinin ise 12 trilyon 800 milyar lira olacağını öngörmekteyiz. Hükümetlerimiz döneminde bir taraftan mali disipline kararlılıkla devam ederken, diğer taraftan da bütçeyi faiz bütçesi olmaktan çıkararak hizmet bütçesi haline getirdik. 2002 yılında milli gelire oranla yüzde 14,3 olan faiz giderlerini oldukça düşük seviyelere indirdik. Nitekim, 2025 yılı bütçesinde faiz giderlerinin yüzde 3,2 seviyesinde olmasını öngörmekteyiz.
Bütçeden 2023'te depremlerin yol açtığı hasarların bertaraf edilmesi amacıyla 960 milyar lira harcama gerçekleştirdik. 2024 yılında 1 trilyon 28 milyar lira tutarında deprem harcaması yapılacağını öngördük. 2025 yılı bütçemizde afet risklerinin azaltılması, depremlerin yol açtığı hasarların süratle giderilmesi ve deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlarımızın ihtiyaçları ve depreme dayanıklı şehirlerin inşası için toplam 584 milyar lira kaynak ayırıyoruz. Devletimiz tüm yetkilileri ve kurumlarıyla, deprem bölgesindeki hayatın süratle normale dönmesi için çalışmalarına aralıksız bir şekilde devam etmektedir."
Yılmaz, 2025 yılı bütçe ödeneklerinin ekonomik sınıflandırmaya göre dağılımını ise "Personel giderleri için toplam 3 trilyon 911 milyar lira, mal ve hizmet alım giderleri 1 trilyon 24 milyar lira, cari transferler 5 trilyon 813 milyar lira, sermaye giderleri 1 trilyon 102 milyar lira, sermaye transferleri 338 milyar lira, borç verme giderleri 306 milyar lira, yedek ödenekler 287 milyar lira, faiz giderleri ise 1 trilyon 950 milyar liradır." diye aktardı.
2025 yılında merkezi yönetim bütçe gelirlerinin 2024'te gerçekleşme tahminlerine göre yüzde 41,2 artışla 12 trilyon 800 milyar liraya, vergi gelirlerinin ise yüzde 46,5 oranında artarak 11 trilyon 139 milyar liraya ulaşacağını tahmin ettiklerini belirten Yılmaz, bütçe gelirlerinin alt kalemlerinin dağılımına ilişkin, "Gelir vergisi 2 trilyon 130 milyar lira, kurumlar vergisi 1 trilyon 637 milyar lira, katma değer vergisi 3 trilyon 599 milyar lira, özel tüketim vergisi 2 trilyon 121 milyar lira, diğer vergi gelirleri 1 trilyon 652 milyar lira, vergi dışı gelirlerin 1 trilyon 662 milyar liradır." değerlendirmesini yaptı.
Yılmaz, 2025 yılı bütçesini toplumun tüm kesimlerini gözeten ve koruyan bir yaklaşımla hazırladıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Eğitim bütçemizi 2025 yılında 2 trilyon 181 milyar liraya yükselttik. Bu kapsamda, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi için 2025 yılında 1 trilyon 452 milyar lira kaynak ayırdık. Vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinden en iyi şekilde yararlanmalarını sağlamak amacıyla merkezi yönetim bütçesinden sağlık hizmetleri için 2025 yılında 1 trilyon 106 milyar lira kaynak ayırıyoruz. Sağlık Bakanlığı ve yükseköğretim kurumları ile Sosyal Güvenlik Kurumundan yapılacak sağlık harcamaları da dikkate alındığında sağlık alanına kamu kaynaklarından ayrılan toplam tutar 2 trilyon 435 milyar liraya ulaşmaktadır."
Sosyal devlet ilkesiyle Türkiye'nin sahip olduğu refahı toplumun tüm katmanlarına yaymaya kararlı olduklarını ifade eden Yılmaz, dünyanın en iyi işleyen, en kuşatıcı sosyal destek sistemine sahip ülkelerinden biri olduklarını, sosyal yardım bütçesini 2025 yılında 650,9 milyar liraya çıkardıklarını, bu tutarın bütçenin yüzde 4,4'üne denk geldiğini kaydetti.
Vatandaşların elektrik ve doğal gazı daha ucuza kullanabilmeleri için 2025 yılı bütçesinde 472 milyar lira kaynak öngördüklerini ifade eden Yılmaz, "2024 yılında elektrik ve doğal gazda mesken aboneleri için yaklaşık yüzde 60 oranında sübvansiyon uygulanmaktadır. Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) tarafından yayımlanan verilere göre 2024 yılının ilk 6 aylık döneminde Avrupa ülkeleri arasında hane halkına en ucuz elektrik ve doğal gaz sağlayan ülke Türkiye olmuştur." diye konuştu.
Yılmaz, 2025 yılında bütçeden tarıma ayrılan kaynağı 705,6 milyar liraya yükselttiklerini; tarımsal destek programları için 135 milyar lira, yatırım ödenekleri için 166,3 milyar lira, tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal KİT ve ihracat destekleri için 204,6 milyar lira kaynak ayırdıklarını söyledi.
Net Sıfır Emisyon Hedefi doğrultusunda kimseyi geride bırakmadan, afetlere dayanıklı ve iklim dirençli kentler inşa etme vizyonuyla yeşil dönüşümü gerçekleştirme çalışmalarına kararlı bir şekilde devam ettiklerini dile getiren Yılmaz, küresel bir problem olan iklim değişikliğine karşı atılması gereken tüm adımların azim ve kararlılıkla atıldığını belirtti.
Cevdet Yılmaz, demir yolu hat uzunluğunun 2 bin 251 kilometresi hızlı hat olmak üzere toplam 13 bin 919 kilometreye yükseltildiğini; bölünmüş yol ağının 29 bin 520 kilometreye ulaştığını, kargo uçaklarının toplam yük kapasitesinin 2 bin 681 ton olarak gerçekleştiğini söyledi.
Savunma sanayii ekosisteminin dışa bağımlılığını asgari seviyeye indirecek şekilde güçlendirmek gayesiyle hareket ettiklerini vurgulayan Yılmaz, "Savunma ve güvenlik birimleri için Savunma Sanayii Destekleme Fonu'na ayrılan kaynak da dahil edildiğinde 2025 yılında 1,608 milyar lira ödenek öngörülmekte olup söz konusu tutar merkezi yönetim bütçe büyüklüğünün yüzde 10,9'una karşılık gelmektedir." dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 6 Şubat depremlerinin afetlere karşı dirençli toplumların oluşturulması ve olası zararların önlenmesi için alınması gereken afet risk azaltma tedbirlerinin önemini bir kez daha gösterdiğini; afet risklerinin azaltılması, afet anında etkin müdahaleyle kayıp ve zararlarının en aza indirilmesiyle afet sonrasında iyileştirme çalışmalarını bütüncül şekilde yürütmeyi amaçladıklarını vurguladı.
Mahalli idareler için ayırdıkları kaynağı arttırmaya devam ettiklerini kaydeden Yılmaz, sözlerini, "Büyükşehir ve diğer belediyelerimizle il özel idarelerimize ayrılan toplam kaynağı 1 trilyon 345 milyar liraya çıkarıyoruz. 2002'de bu kaynağın bütçe içerisindeki payı yüzde 4 iken bu oranı 2025 yılında yüzde 9,1'e yükseltiyoruz." diye tamamladı.
(AA-ANKA)
Ahmet Ümit: Artık ciğerim yanıyor, ‘Yırtıcı Kuşlar Zamanı’nı yazmak zorundaydım!
|
© Tüm hakları saklıdır.