26 Ocak 2023 18:04
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Bugünün iktidarı özellikle Abdülhamit Han'ı sadece kendilerine ait zannederler. Rantı gördüler mi bütün hassasiyetler gidiyor. Hani ecdat? Hala gözünüzü kupon arazilerden geri tutamıyorsunuz. Gözünüz doysun sizin. Ama yapamayacaklar, açıkçası yolcudur Abbas, bağlasan durmaz” dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 25 Mayıs 2021 tarihinde temelini attıkları Eyüpsultan Yeşilpınar Evleri’nin 1. etap hak sahiplerine anahtarlarını teslim etti. “300 Günde 300 Proje” maratonu kapsamında, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun katılımıyla tören düzenlendi.
Törende konuşan İmamoğlu, iktidar kanadının aklının hala kaybettikleri İBB seçiminde olduğuna vurgu yaptı. “Milletin kararını beğenmiyorsan, sorunu vatandaşta değil, başka yerlerde arayacaksın; 2 kere 2, 4” diyen İmamoğlu, “Milletin kararına alerjisi olanlar, seçimi iptal ettirip, ‘İstanbul'un kaybettiğimde hüngür hüngür ağladım’ diyenler; tuhaf insanlar bunlar. Açıkçası ben de anlamakta güçlük çekiyorum. Dünya siyasetinde, hatta ülke siyasetinde hiç rastlamadığımız numuneler bunlar. Ama 16 milyon insanın iradesini yok saymalarına, asla izin vermeyeceğiz. Milletimizle birlikte, dağ gibi karşılarında duracağız” dedi.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Beşiktaş Yıldız Parkı’nda bulunan Orhaniye Kışlası’nın imara açmasına tepki gösteren İmamoğlu, “Kışlayı yaptıran, İkinci Abdülhamid Han'dır. Bugünün iktidarı, özellikle Abdülhamit Han'ı sadece kendilerine ait zannederler ve böyle davranırlar, ona çok hassas olduklarını ifade ederler. Ama hassasiyet nereye kadar bunların defterinde biliyor musunuz? Rant kapısına kadar. Rantı gördüler mi, bütün hassasiyetler gidiyor” çıkışında bulundu. “Güçlü Türkiye’mizin güzel insanlarını, bazen umutsuz görüyorum ya da umutsuz cümleler ettiklerini duyuyorum, yaşıyorum” diyen İmamoğlu, “Umudunuzu asla yitirmeyin. Zorlukları hep beraber aşacağız. Tevfik Fikret'in güzel bir sözü var: ‘Zafer, biraz da hasar ister’ der. Evet, hasarımız var, ama hasarı büyütmeden, bu bir avuç insanı göndereceğiz. Sizlere söz veriyorum: Bir ‘Ekrem İmamoğlu sözü’ olarak da söyleyeyim. Burada sizlere tapularını teslim eden bir kardeşiniz, hemşeriniz, belediye başkanınız olarak diyorum ki; milletçe, hep birlikte bu ülkenin, o güzel dönüşüm başaracağız” ifadelerini kullandı.
Konuşmasının başında vatandaşların Regaip Kandili’ni kutlayan İmamoğlu, “Böyle güzel bir günde dua almak iyidir” dedi. İstanbul’un en önemli konularından birisinin kentsel dönüşüm olduğunu hatırlatan İmamoğlu, “Bu süreçte, böyle bir eseri kazandırmanın keyfini yaşıyoruz. Göreve geldiğimiz ilk günden beri, ‘Nasıl yapılmalı, nasıl olmalı’ diye özenli bir arayış içerisindeydik. Kentsel dönüşüm için -özellikle arkadaşlarıma söyledim- ‘Mahalle aralarına gireceğiz sokak sokak, insanlarımızı o sakat evlerden kurtaracağız’ demiştim. Bugün o hedefe beraberce yürüyoruz. Eyüpsultan Yeşilpınar Evleri de bu sürecin örnek çalışmalarından bir tanesidir. Kentsel dönüşüm örneğidir, ama sadece bir kentsel dönüşüm örneği değildir. Aynı zamanda aslında sürece bakış, insana bakış, iş yapma biçimi, şeffaflık, erdemli davranış, ahlaklı davranış açısından bir zihniyet dönüşümünün de örneğidir” diye konuştu.
İBB ve KİPTAŞ yönetimleri olarak bu anlayışla çalıştıklarına vurgu yapan İmamoğlu, “Bu iş, onlardan çok özel bir tanesi. Burada tam 664 konut, 14 iş yeri var. Bugün de özellikle hak sahiplerinin ağırlıklı olduğu 155 dairelik birinci etabını teslim etmenin gururunu yaşıyorum” ifadelerini kullandı. Bölgede yaşanan hukuki ve siyasi süreçleri özetleyen İmamoğlu, “Çok kısa sürede, özellikle 192 bağımsız birim ve 159 hak sahibiyle uzlaşma sağlandığını yakından takip etmiştim, biliyorum. 18 ay içerisinde, tüm engellemelere rağmen, sorunlar çözüldü ve Eyüpsultan Yeşilpınar Evleri’nin o dönemde temeli atıldı. Özellikle inşaatın başlamasıyla birlikte, yine ne yazık ki, engellemeyle ilgili çalışmalar, siyasi saiklerle müdahaleler devam etti. Ve ne yazık ki, tam 6 ay burada inşaatlar durdurularak, aslında zamanımızdan çalındı. Bugün sizlerin evini teslim ettiğimiz gibi, buranın büyük bir kısmını da teslim edebilirdik. Ama bütün bunlara rağmen ve özellikle ekonomik zorluklara rağmen, maliyetlerin neredeyse 1’e 3 arttığı bir ortamda, insanların ceplerini koruyarak, onları özellikle bu artışlardan etkilenmemelerini sağlayarak bir süreç yönetildi. Bu şeffaf ve ahlaklı süreç sonucunda, işte bugüne gelindi” şeklinde konuştu.
Kendilerinden önceki KİPTAŞ yönetiminin çalışma alanlarını değiştirdiğini kaydeden İmamoğlu, “İnsanlara sosyal konut üretmek yerine, insanlarımızın kentsel dönüşümle beraber oturulmaması gereken evlerini dönüştürmek yerine, İstanbul'da lüks konut üretmeyi ne yazık ki kendilerine felsefe edinmişlerdi. Benzer bir şeyi bugün TOKİ eliyle de yapıyorlar büyük oranda. Aslında baktığımızda, bu tür kamu kuruluşları rant peşinde koşan değil, müteahhit gibi davranan değil, insanların ihtiyaçları için güvence olan, güven sunan, imkanlarını seferber ederek insanlarına layık evler üreten bir kurum olmalıydı. İşte bizim tam da bu anlayışla, sözleşme süresinden 5 ay önce, 6 ay önce, hatta 1 yıl önce teslim ettiğimiz konutlarımız var” dedi. Günümüzde, konutların erken ya da geç tesliminin vatandaşların ekonomisine olumlu veya olumsuz etkilerinin olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, “Bu felsefeyi değiştirmek, bizim için kıymetli. Bugün sabit taksitle insanları ev sahibi yapmanın da gururunu yaşıyoruz” diye konuştu.
“Sosyal konut üretiyorsanız, insanlarınıza sabit taksitle ev sunmalısınız” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“Bizim dar gelirli insanımıza hayaller kurdurarak, hayal bile edemeyecekleri parasal yükün altına girmeleri değil, insanlara sabit taksitle ev sunabilmenin çaresini bulmalılar. Neredeyse bazı projelerinde yüzde yüz 120’lere yakın maliyetler üzerinden zam yapma gayreti içerisindeler. Özellikle şunu söyleyeyim: Özellikle İstanbul'un son 10 yılında -bunu özellikle altını çizerek söyleyeceğim- kamu çıkarını ve milletin hakkını öncelemeyi unutan bir yönetim vardır. Kayıtlıdır, tescillidir. Açıkçası milletin hakkını öncelemeyi unuttukları için, 31 Mart'ta seçimi kaybettiler. Daha doğrusu 31 Mart'ta seçimi, bizim milletimiz kazandı. Tabii bunu anlamak istemediler, ‘Biz nasıl seçim kaybederiz? Bu mümkün değil’ dediler. Bu sefer milletimiz 23 Haziran'da, ‘Böyle anlamazsan, böyle anlatırız’ dediler. Daha güçlü anlattılar. Yani vatandaşımız dedi ki; ‘Sen çekil kardeşim kenara. Bak, başkaları yönetsin, sen seyret’ dediler. Bunlar, seyretmemekte de ısrarlılar. Milletin kararıyla, bir avuç insanın yönettiği değil, şeffaf bir biçimde milletimizin bereketli parasını en ahlaklı şekilde yönetme kararlılığı içerisinde olan bir yönetime karşı, her türlü hukuksuzluğu yapma konusunda da kararlılar. Ama, gücümüzün farkında değiller. Çünkü ifade ettiğim bir şey var: Seçimi Ekrem İmamoğlu kazanmadı ki be kardeşim, 16 milyon İstanbullu kazandı. Bunu anlamıyorlar.”
“Hep beraber kazandığımızı, size hissettirmek istiyoruz” diyen İmamoğlu, “Böyle diyorum, ’16 milyon sana oy vermedi ki canım, işte yüzde 55’i verdi’ falan diyebilirler. Benim için, onların gözünden bakmamanın adıdır bu. Benim için, 16 milyon insan bir; oy versin, vermesin” şeklinde konuştu. “Milletin kararını beğenmiyorsan, sorunu vatandaşta değil, başka yerlerde arayacaksın; 2 kere 2, 4” diyen İmamoğlu, “Milletin kararına alerjisi olanlar, seçimi iptal ettirip, ‘İstanbul'un kaybettiğimde hüngür hüngür ağladım’ diyenler; tuhaf insanlar bunlar. Açıkçası ben de anlamakta güçlük çekiyorum. Dünya siyasetinde, hatta ülke siyasetinde hiç rastlamadığımız numuneler bunlar. Ama 16 milyon insanın iradesini yok saymalarına, asla izin vermeyeceğiz. Milletimizle birlikte, dağ gibi karşılarında duracağız. Asla onların kötü emellerinin amacına ulaşmasına, fırsat vermeyeceğiz. Dağ gibi duracağız; çünkü, burada milletin iradesini gasp etmek isteyenler, yarın Türkiye'nin her noktasında, yine milletin iradesini gasp etmeye devam ederler. Bu millet, iradesinin tahakkümünü kendisinden başkasına vermemeye en son İstiklal Savaşı’nda karar verdi, hayatını verdi. Hepimizin evlerinde dedeleri, nineleri, şehitleri, gazileri var. Bu yoldan asla dönmezler. Bunu buradan duyuruyorum, bilsinler” ifadelerini kullandı.
“Sorun; her başarının, her iyiliğin, her işin mimarının kendisi olduğunu düşünmeye başladıklarında başlıyor” diyen İmamoğlu, konuşmasını şu örnekle sürdürdü:
“Beşiktaş'ta, Yıldız Parkı'nın orada, hala askeriyenin kullandığı Orhaniye Kışlası var. Tarihi bir kışladır. Kışlayı yaptıran, İkinci Abdülhamid Han'dır. Orhan Gazi'ye atfen yaptırıyor o dönemde kışlayı. Bütün padişahlar, hepimizindir. Osmanlı İmparatorluğu, hepimizindir. Ama bugünün iktidarı, özellikle Abdülhamit Han'ı sadece kendilerine ait zannederler ve böyle davranırlar, ona çok hassas olduklarını ifade ederler. Ama hassasiyet nereye kadar bunların defterinde biliyor musunuz? Rant kapısına kadar. Rantı gördüler mi, bütün hassasiyetler gidiyor. Ne yaptılar? Tarihi Orhaniye Kışlası'nın bulunduğu alanı, imara açtılar. Hem de Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın kararıyla. Tescilli kültür varlığının olduğu alanda ne yapacaklar? Lüks konut yapacaklar. Peki hani ecdat? Hani ecdat yadigarı? ‘Taksim Gezi Parkı'nda kışlayı yapacağım’ diye milleti, ortalığı ayar kaldırdın. Can aldınız, can. Canlar gitti orada. Ufacık çocuklarımız öldü. Bunun altından nasıl kalkacaksınız? Gencecik insanları kaybettik. Abdülhamit'ten yadigar kışlada konut yapacaksınız! Onun için gerçekten milletimizin bir an önce bu akıldan, bu zulümden kurtulması lazım.”
İktidar kanadının geçmişte İstanbul’a yaptıkları ihanetleri itiraf ettiğini hatırlatan İmamoğlu, “Ama hala gözünüzü kupon arazilerden geri tutamıyorsunuz. Gözünüz doysun sizin. Vallahi gözünüz doysun sizin. Ayıptır. Ama doymadığını da görüyorum. Bunlar üzücü haberler, ama ben size müjdeli bir haber vereyim. Yapamayacaklar. Açıkçası; yolcudur Abbas, bağlasan durmaz” dedi. Türkiye’nin tapusunun 86 milyon insanına ait olduğunun altını çizen İmamoğlu, “Onun için bu ortak evimizi güçlendirmeliyiz. Özellikle bu evi ekonomik, idari, siyasi, hukuki afetlerden korumak için kuvvetlendirmeliyiz. Her yöresiyle, her insanıyla, her etnik kökeniyle, her diliyle ortak evimiz. Eşitiz. Bu eşitliği koruyacağız. Ama esaslı bir dönüşüme muhtacız. İşte o dönüşüm süreci başladı, başlıyor. Açıkçası Meclis’iyle, bakanlıklarıyla, kamu kurumlarıyla, kuruluşlarıyla, yargısıyla, yerel yönetimleriyle; topyekun devletimizi, milletimizi güçlendireceğiz” diye konuştu.
“Güçlü Türkiye’mizin güzel insanlarını, bazen umutsuz görüyorum ya da umutsuz cümleler ettiklerini duyuyorum, yaşıyorum” diyen İmamoğlu, konuşmasını “Size bir şey söyleyeyim: Umudunuzu asla yitirmeyin. Hatta buradan ayrılırken, evinize giderken, umudunuz kat be kat artarak gidin. Yarın sabah kalktığınızda, daha umutlu ayağa kalkın. Unutmayın; bazen zorluklar yaşayabiliriz. Güzel şeyler, zorlukları aşarak yapılabiliyor. Zorlukları hep beraber aşacağız. Tevfik Fikret'in güzel bir sözü var: ‘Zafer, biraz da hasar ister’ der. Evet, hasarımız var. Ama hasarı büyütmeden, bu bir avuç insanı göndereceğiz. Sizlere söz veriyorum: Bir ‘Ekrem İmamoğlu sözü’ olarak da söyleyeyim. Burada sizlere tapularını teslim eden bir kardeşiniz, hemşeriniz, belediye başkanınız olarak diyorum ki; milletçe, hep birlikte bu ülkenin, o güzel dönüşüm başaracağız” sözleriyle tamamladı.
© Tüm hakları saklıdır.