Dünya

Fehmi Koru: Amerika önümüzdeki dönemde Orta Doğu ülkelerine benzer mi? Amerikalı yazar “Trump seçimi kazanırsa olur” diyor…

17 Mart 2024 07:01

Fehmi Koru*

Biz yaklaşan yerel seçimle fena halde meşgulken, hayli uzak olmasına rağmen ilişkiler bakımından ihmal edilmeyecek kadar yakın sayılan bir ülkede de -ABD’de- Kasım ayında yapılacak seçim öncesinde ilk raund alındı.

İki partinin yarışıyla geçer ABD’de seçimler; bu sebeple Cumhuriyetçi Parti (CP) ile Demokrat Parti’nin (DP) adayları eleme turlarının sonuçlanması, ilk raund sayılabilir.

İlk raund sonucu şu: CP bir önceki başkan Donald Trump’ı, DP de şimdiki başkan Joe Biden’i resmen yeniden aday gösterdiler.

Biden 82, Trump da 77 yaşında.

Amerika’daki yarışı yakından izleyenler “Trump kazanır” diyorlar.

Bizde olduğu gibi ABD’de de başkanlar iki kez seçilebiliyorlar. Trump kazanırsa ikinci dönemini dört yıl aradan sonra yeniden dolduracak.

Kazanırsa, mevcut başkana karşı yeniden aday olup da Beyaz Saray’a dönmeyi başarmış ikinci başkan olacak Trump. Aynı şekilde şansını deneyen yarım düzine başkan oldu ABD’de, ancak içlerinden yalnızca biri, Grover Cleveland (1885 ve 1893’de), Benjamin Harrison (1889-1893) karşısında ikinci defa kazanmayı başarmıştı.

Geleneksel olarak iki ana partinin adayları arasında geçtiği için yarış, Biden ile Trump’tan biri Kasım ayında yapılan yarışta ipi göğüsleyecek. Bu sebeple de, hangisinin kazanacağı, yalnız Amerikalılar tarafından değil bütün dünyada da yakından izleniyor.

Biden’in yeniden kazanması halinde ülkesini nasıl yöneteceği, hangi politikaları izleyeceği belli: Bu dört yıl boyunca neler yaptıysa kazandığı takdirde gelecek dört yılda da aynı politikaları devam ettirecek.

Trump’ın muhtemel yeni dönemi ise sürprizlerle dolu.

New York Times’ın dünkü uluslararası baskısında çıkan “Bunu Biden ile Trump arasında bir yarış sanmayın” başlıklı makalenin yazarı Jamelle Bouie, Trump’ın kazanmasını ‘en kötü senaryo’ olarak görüyor.

Sebepleri anlamlı. Yazıdan aktarayım:

“Trump’ın ikinci dönemindeki hedefleri, Amerikan demokrasisi ile Amerikan anayasal düzeni. Trump için Amerikan yönetim biçiminin temelleri olan, kuvvetler ayrılığı, bağımsız bürokrasi ve atanan devlet görevlilerinin liyakata göre seçimi ilkeleri, kendisini koruma, şahsen zenginleşme ve tek başına yönetimini ülkenin mümkün olan her tarafına yayma arzusu önünde birer engel.”

Eğer yeniden seçilir ve yazarın beklediği şekilde bir yönetim tarzını gerçekleştirme yoluna giderse, Amerika, Ortadoğu’da örneklerine bol rastlanan ülkelere benzemiş olmayacak mı?

Hiç kuşkusuz benzeyecek.

Ülkenin aşırı sağcı düşünce kuruluşu Heritage Foundation Trump‘ın yeni dönemi için yol haritası anlamına gelecek bir çalışmayı ‘Project 2025’ adıyla hazırlamış zaten.

Çalışmayı yürütenler, Trump’ın seçimi kazanmasını birinci merhale olarak görüyor ve bunu yeterli bulmuyorlar. “Eğer ülkeyi radikal solun elinden kurtaracaksak, hem bir yönetim ajandasına, hem de gelecek muhafazakar yönetimin ajandasını daha ilk günden üstlenecek doğru kadrolara ihtiyaç olacak” diyorlar.

Ajandanın Trump’a biçtiği rol de açık: “O, milli iradeyi kişiliğinde temsil edecek ve hukuku yönetimin önünde engel görecek.”

Ne diyeyim, yeni Trump yönetimi Amerikalılara hayırlı olsun.

New York Times’ta yazan Bouie, yeniden Beyaz Saray’a dönecek olan Trump’ın, adalet bakanlığını siyasi rakiplerinin üzerine gitmek, maliye bakanlığını da sürekli soruşturma ve cezalandırma amaçlı kullanmak isteyeceğini düşünüyor.

Ortadoğu ülkelerinin bazılarında görüldüğü üzere…

Kime sorsam Biden’ı Trump karşısında şanssız görüyor. ABD’deki kamuoyu yoklamaları da, aday adaylığı sürecinin başlarında, aynı sonucu doğruluyordu.

Adaylıklar kesinleşir gibi olunca, tabii bu arada da, Trump diğer aday adayı olan eski valilerden ve bir süre ABD’yi BM’de temsil etmiş Nikki Haley karşısında kampanyasını sürdürürken, konuşup niyetlerini biraz olsun açınca, tereddüde düşenler belirmeye başladı.

Önemsediğim AP-NORC Center’ın anketinde, “Trump’a asla oy vermem” diyenlerin oranı yüzde 53, “Herhalde vermem” diyenlerin oranı da yüzde 11.

“Veririm” ve “Herhalde veririm” diyenlerin oranı ise yüzde 36.

Yani?

Çantada keklik değil Trump için seçim yani.

Hayırlısıyla bizim seçimi atlatalım, önümüzdeki günlerde ABD seçimiyle ilgilenecek daha çok zamanımız olacak.

*Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır.