20 yılı Genel Yayın Yönetmeni olmak üzere 35 yıl aralıksız çalıştığı Hürriyet'in kasım ayında yollarını ayırdığı Ertuğrul Özkök, eşinin adına gönderme yapan "Tansu'ya Mektuplar" başlığı altında yazılarını sürdürüyor. Yazılarını "newsletter" olarak geniş bir gruba gönderen Özkök, son yazısında, İstanbul'un ilk genelevi olarak bilinen Zürafa Sokak'ın kültür ve sanat merkezi olarak dönüştürülmesi konusunu ele aldı. Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız ve 15 gazeteciyle birlikte Zürafa Sokak'taki ilk 'kerhane'nin kapanışına tanıklık ettiklerini belirten Özkök, "Terk edilen evlerde çok sayıda doküman bırakılmış. Eminim bundan 20-30 yıl sonra bulunan bu belgelerden çok ilginç yakın tarih eserleri ve çalışmaları çıkacaktır. Türkiye’nin en iyi belgeci sinemacılarının buraya girmesinde yarar var. Buradan çok güzel bir Netflix veya BluTV belgeseli çıkar. Üstelik çalışanların bir bölümü daha hayattayken" düşüncesini dile getirdi.
Özkök'ün "Tansu'ya Mektuplar" dizisinde "Başkan ve 15 gazeteci İstanbul'un 200 yıllık 'Red Light'ını kapatırken neler gördük?" başlıklı yazısı şöyle:
"Bugün hayatımın en ilginç günlerinden birini yaşadım.
Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız’dan bir davet almıştım.
Galata Kulesi’nin yanındaki Güney Restoran'da buluşup, Beyoğlu Kültür ve Sanat Yolu’nun yeni açılacak bir bölümünü ziyaret edecektik.
Giderken beni nasıl bir sürprizin beklediğini hiç bilmiyordum.
Meğer İstanbul’un tarihi bir anına tanıklık edecekmişiz…
|
Bir 'kerhane'nin kapısından girerken gördüklerim
Başkan ve 15 gazeteci hep birlikte İstanbul’un ilk genelevi olarak bilinen Zürafa Sokak’ın kapılarını bir daha açılmamak üzere kapattık.
Yani 1884’te Şura-yı Devlet kararıyla kurulan genelevin, İstanbul’un ilk “kerhanesi”nin kapıları 20 Aralık 2021, yani bugün itibariyle tarihe karıştı.
Ve ben de oradaydım.
Burası Abanoz Sokak’ta başlayıp, sonra buraya yani Zürafa Sokak'a taşınan bir “Red Light zone” yani “Kırmızı noktalı” bölgesinin sonuydu.
Burayı Yeşilçam filmlerinde kim bilir kaç defa görmüştüm.
Ayna’nın ünlü şarkısının klibi burada çekilmişti.
Kemal Sunal’ın bir filminde vardı.
Hasılat defterine göre bir kadın en çok ne kadar ücret almış
Mahalle, pandemi sonrası faaliyetini durdurmuş.
Bugün terk edilmiş bir halde.
Ama evlerde, o günlerden kalan çok hüzünlü bazı eşyalar ve belgeler var.
Mesela çalışan kadınların hasılat raporları.
Defterlere bakarken bir şey dikkatimi çekti.
Hasılat kaydedilirken kadınların soyadları konmamış.
Sadece isimleri var.
2 Aralık 2003 tarihi itibariyle baktığım sayfada en fazla hasılan yapan kadın 795 milyon TL para getirmiş patronuna.
En az ise 48 milyon TL.
Tabii bu rakam 2005’te paramızdan 6 sıfır atılmadan önceki döneme ait.
Bu durumda en yüksek hasılat 795 TL, en düşük ise 48 TL olmuş.
Sigorta fişindeki eksik, 11 günün anlamı ne?
Defterlere devam ediyoruz.
Kadriye isimli bir kadının 3/12/2019 tarihli sigorta kayıdında şu bilgiler var:
Ücreti 938 TL olarak görülüyor.
11 gün eksik ödeme yapılmış. Çünkü istirahat günleri çalışmaları kanunen yasakmış ve sigorta kaydına böyle işlenmiş.
Bir kadın vizite başına kaç TL alıyordu?
Peki bu hasılatı elde etmek için vizite başına kaç para alıyorlardı?
Bunu bugünün hesabıyla şu an yapabilmem güç.
Bir yerde 70 TL yazıyordu.
Bir başkasında 6.000 TL…
Bunlar bize Türk parasının ilginç serüvenini de anlatıyor.
Terk edilen evlerde kalan eşyalar arasında bir de ayakkabılar dikkatimizi çekiyor.
Çok sayıda ucuz terlik ve siyah kalın yüksek topuklu ayakkabı var.
Aynada rujla yazılmış, müşteriye nazik bir dilek
Hemen her yerde şu uyarı asılı:
“Prezervatif kullanmak zorunludur.”
Girdiğim bir evde aynanın üzerine rujla yazılmış şu cümle çok dikkatimi çekti:
“En iyi dost az meşgul edendir…”
Yani müşterisine çok nazik bir dille “Ne olur bana bir iyilik yap, beni zorlama işini hemen bitir ve git” der gibi bir ifade…
Gazeteci Cengiz Semercioğlu, Beyoğlu Belediye Başkanı Yıldız, Ertuğrul Özkök (soldan sağa)
Çalışan kadınların beni çok şaşırtan yaş ortalaması
Peki kimdir bu kadınlar, kaç yaşındadır, nerelerden gelmişlerdir?
Fazla bilgi yok.
Ancak Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız bana çok ilginç gelen bir bilgi veriyor:
“Bir yerde okudum burada çalışan kadınların yaş ortalaması 40’mış” diyor.
Bana çok ilginç geldi.
Ortalaması 40 olduğuna göre demek ki çalışan 50’li yaşlarında bile kadınlar varmış bu sokakta.
Gözümün önüne çok hüzünlü fotoğraflar geldi tabii…
68'li bir mahallenin anti emparyalist tarihi
Mahalleyle ilgili bir başka ilginç hikâye de şu:
Burası 1946’da İstanbul’a gelen Missouri zırhlısındaki Amerikalı askerlere hizmet vermiş.
Ancak 1968 yılında çok başka bir olaya tanık olunmuş.
Altıncı Filo İstanbul’a gelecek diye, mahallenin bütün evleri sokakları boyanmış.
Evler temizlenmiş ve Amerikalı askerler için hazır hâle getirilmiş.
Ancak iki üç gün önceden solcu öğrenciler mahalleye gelerek burada çalışan kadınlara konuşmalar yapmışlar.
Ve Altıncı Filo’nun geldiği o gün, mahallenin kadınları işe çıkmamış.
Yani mahallenin bir de böyle 68 direnişi menkıbesi var.
Hayalet mahallenin gerçek kedileri ne olacak?
Bugün burası bir hayalet mahalle…
Sokak ve evler sanki kedilere kalmış gibi…
Burada 60 yıl çalışmış birinin anlattığına göre, kadınlar kedilere çok düşkünmüş.
Şimdi insanlar elini ayağını çekince o kediler ne olacak?
Burası bir sanat sokağına dönüşecek. Eminim sanatla hayatını kazanan insanlar o kedilere sahip çıkacaktır.
Ama bu sokaklar büyük bir inşaat faaliyeti geçirecek. İnşallah o sırada Beyoğlu Belediyesi ve hayvan kuruluşları onlara sahip çıkar.
En çok hasılat yapan ev hangisiymiş?
Burası iki sokaktan oluşuyor. Biri Zürafa Sokak, öteki Alageyik Sokak. Daha doğrusu Alageyik Sokak’tan giriliyor ama asıl yer Zürafa Sokak.
Demir kapıların üzerinde grafitiler var.
Evlerin bazılarının üst katlarından güzel bir İstanbul görünümü bulunuyor.
Bu arada ilginç bir şeyi öğreniyoruz.
En büyük hasılatı yapan ev, en ucuz vizite ücretinin bulunduğu evmiş.
Sokağın iki tarafında iki kilise ve bir sinagog var.
Mahallesinin tarihini iyi bilen bir başkan
Bu genelev, 1884’de önce Abanoz Sokak’ta Cenevizli ve öteki yabancılara hizmet için kurulmuş. Abanoz Sokak kapatılınca Zürafa Sokak’a taşınmış.
Sokağın en büyük sermayedarı Matild Manukyan’mış…
Halen sokaktaki evlerin çoğunluğu onun mirasçılarına ait.
Sokak bir kültür ve sanat sokağı haline dönüşecek.
Beyoğlu Belediye Başkanı Yıldız çok ilginç bir insan. Başında bulunduğu ilçenin tarihini çok iyi biliyor.
Çok rahat bir insan ayrıca. Sorduğunuz her soruya çok rahatlıkla cevap veriyor.
Eminim bu mahalleyi çok güzel bir kültür ve sanat bölgesi haline getirecek.
Evlerin mülkiyetleri yine Manukyan ailesinin mirasçılarına ait olacak.
Ancak evler rezidans, sanat galerisi ve kafe haline dönüşecek.
Evlerde kalmış, isimler bulunan mahrem belgeler ne olacak?
Tabii kapanan sokakla ilgili çok önemli bir sorun var.
Terk edilen evlerde çok sayıda doküman bırakılmış.
Çalıştıranların isimleri, çalışanların isimleri, aldıkları ücretler, polis kayıtları gibi mahrem olması gereken bilgiler bunlar.
Başkan ”Bütün bunları topluyoruz. Bir arşiv yapacağız ama isimleri mahrem kalması için her türlü önlemi alacağız” dedi.
Eminim bundan 20-30 yıl sonra bulunan bu belgelerden çok ilginç yakın tarih eserleri ve çalışmaları çıkacaktır.
Ama daha şimdiden Türkiye’nin en iyi belgeci sinemacılarının buraya girmesinde yarar var.
Buradan çok güzel bir Netflix veya BluTV belgeseli çıkar.
Üstelik çalışanların bir bölümü daha hayattayken…"
|