T24 Haber Merkezi
Eğitim Sen İstanbul 2 No’lu Şube üyesi eğitim emekçileri, son dönemlerde artan cinsiyetçi eğitim politikalarına ve uygulamalara karşı açıklama yaptı. Açıklamada; "Enstitü Sosyal" isimli iktidara yakın olduğu iddia edilen vakıfın öğretmenlere kılık kıyafete dair ders vermesi planına tepki gösterildi. İktidarın kadınları ve toplumu cinsiyetçi, gerici politikalarına göre yeniden dizayn ettiğini ifade eden eğitim emekçileri, "Makbul Kadın tanımınıza da kalıplarınıza da sığmayacağız" dedi.
Eğitim Sen İstanbul 2 No'lu Kadın Meclisi, son dönemlerde artan cinsiyetçi eğitim politikalarına ve uygulamalara karşı sert bir açıklama yaptı. Kadınların bedenleri ve yaşamları üzerindeki baskılara dikkat çekilen açıklamada, hükümetin kadınları ve toplumu, gerici ve cinsiyetçi politikalarla yeniden dizayn etme girişimlerinin hız kesmeden sürdüğü vurgulandı.
Eğitim Sen’in basın açıklamasını Eğitim Sen İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Bengi Şahin okudu. Şahin, şunları söyledi;
"MEB, Diyanet İşleri Başkanlığı, vakıf ve cemaatler aracılığıyla örgütlenmeye çalışıldığı alana dönüştürüldü"
"İktidarın kadınları ve toplumu cinsiyetçi, gerici politikalarına göre yeniden dizayn etme uygulamaları hız kesmeden sürüyor. “Enstitü Sosyal” adında AKP Eskişehir Milletvekili Ayşen Gürcan’ın da yönetiminde olduğu, iktidara yakın bir vakıf tarafından “Etkili Öğretmenlik için Dış Görünüm ve Giyim Kodları” adı altında sadece kadın eğitim emekçilerine “ders” verilmesi planlanarak, katılmak isteyen kadın eğitim emekçilerinden bir form doldurmaları istenmiştir. Eğitim sistemi siyasi iktidarın kendi ideolojik bakış açısına ve yaşam tarzına uygun nesiller yetiştirme hedefi doğrultusunda MEB, Diyanet İşleri Başkanlığı, dini vakıf ve cemaatler aracılığıyla örgütlenmeye çalışıldığı bir alana dönüştürülmüştür.
"İktidar kadınların ne giyip ne giymeyeceklerine müdahale ile “makbul kadın” yaratma politikası sürdürmektedir"
Cinsiyetçi ve gerici kodlarla hazırlanan gizli ve resmi müfredat, karma eğitime yönelik artan müdahaleler, eğitim emekçilerine önlük dayatması, eğitim emekçilerine kıyafetleri gerekçe gösterilerek verilen cezalar, şimdi ise kılık kıyafet “dersi” verilmek istenmesi, eğitim sistemini dönüştürerek toplumu dizayn etme hedefinin devamı niteliğindedir. Bunun ilk adımı ise kendi gerici, cinsiyetçi, siyasal ideolojik hedefi doğrultusunda öğretmenleri itibarsızlaştırmak “biat eden kendi öğretmenini” yaratma politikasıdır. Örneklerini daha önce de defalarca kez yaşadığımız kadın eğitim emekçilerini disiplin soruşturmaları ve cezalarla yıldırmayı ve bu şekilde baskı altına almayı amaçlayan cinsiyetçi kılık kıyafet dayatmaları ve uygulamaları iktidarın eril zihniyetinin bir tezahürü, kadınların haklarına, yaşamlarına, bedenlerine ve kimliklerine yönelik saldırı politikalarının ürünüdür. Siyasi iktidar kadınların nasıl yaşayacaklarına, ne giyip ne giymeyeceklerine müdahale ederek “makbul kadın” yaratma politikasını sürdürmektedir.
"İktidarın, cemaat ve tarikatlarla yaptığı protokoller kadınlar için daha fazla şiddet ve katliam anlamına gelmektedir"
Ülkemiz özelinde kapitalizm, aterki ve iktidarın gerici ideolojisinin birlikte işleyişi ile kadınların bedenine, kimliğine, emeğine yönelik saldırılar artmaktadır. Kadınların kaç çocuk doğuracağından, nasıl giyineceğine, sokakta özgürce dolaşmasından, çalışmasına, sosyal medya kullanımından, kahkahasına kadar her şey AKP’nin temsil ettiği ideoloji tarafından şekillendirilmeye çalışılmaktadır. İktidarın uzun süredir güvencesizlik, işsizlik, şiddet ve yoksulluk kıskacında kadınların yaşamını daha fazla denetim altına alma çabası, sosyal, siyasal, toplumsal ve ekonomik pek çok hakkı kullanılamaz hale getirmiştir. Biliyoruz ki siyasi iktidarın toplumu dizayn etme, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini derinleştirmeye dönük tüm bu politikaları, vakıf, cemaat ve tarikatlarla yaptığı protokoller kadınlar için daha fazla şiddet, taciz, mobbing ve katliam anlamına gelmektedir.
"MEB eğitim politikalarını cinsiyetçi ve gerici kodlarla yeniden şekillendirmek yerine, çözüm üretmelidir"
Ancak bilinmelidir ki kadın eğitim emekçilerinin bedenlerine, haklarına, yaşamlarına yönelik tüm bu saldırılara karşı, ellerini kadınların bedenine, kıyafetine uzatanların cüretini kadınlar alaşağı edecektir. Kadın eğitim emekçilerinin nasıl giyinmeleri gerektiğine yönelik “eğitim” vermek kimsenin haddi de işi de değildir. Milli Eğitim Bakanlığı eğitim politikalarını cinsiyetçi ve gerici kodlarla yeniden şekillendirmek yerine, kadın eğitim emekçilerinin okullarda karşılaştıkları mobbinge, cinsiyet ayrımcılığına, şiddete ve yaşadıkları hak kayıplarına çözüm üretmelidir.
Kadınların haklarına dönük saldırılara, kadın düşmanı politika ve uygulamalara, bizlere dayatılan “makbul kadın” kalıplarına karşı biz kadınlar eril zihniyetin üzerimizde kurmak istediği sistematik tahakkümü kırmanın tek yolunun sürekli ve örgütlü kadın mücadelesini yükseltmekten geçmekte olduğunu biliyoruz. Ataerkil kapitalist sistemin yarattığı eşitsizlik, ayrımcılık ve sömürünün derinleşerek yaygınlaşması yanında ülkemizde ve dünyanın dört bir yanında kadınlar emekleri, bedenleri ve kimlikleri üzerindeki tahakkümü kırmak için yürüttükleri kararlı mücadele ile iktidarlara geri adım attırmayı başarmakta ve geleceğe dair umudu büyütmeye devam etmektedir.
"Binlerce yıllık sömürü düzenine karşı isyanımızı büyütüyor ve direnişi örgütlüyoruz"
Eğitim Senli kadınlar olarak emeğimize, bedenimize ve haklarımıza dönük her türlü saldırıya sokaklardan, meydanlardan, iş yerlerimizden mücadeleyi ve kadın örgütlülüğünü büyüterek cevap vermeye devam edeceğiz. Kadınları erkeğe, aileye, sermayeye, devlete daha da bağımlı hale getirmek için hayata geçirilen kadın düşmanı politikalara karşı, her fırsattaki söylemleri, fetvaları ve uygulamalarıyla ne giyeceğimizin, ne söyleyeceğimizin, nasıl yaşayacağımızın, sınırlarını çizmeye kalkanlara karşı, emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz ve yaşamlarımız üzerindeki binlerce yıllık sömürü düzenine karşı isyanımızı büyütüyor ve direnişi örgütlüyoruz.
"Makbul kadın tanımınıza da kalıplarınıza da sığmayacağız"
Buradan bir kez daha ifade ediyoruz: Makbul Kadın tanımınıza da kalıplarınıza da sığmayacağız. Bedenlerimize, yaşamlarımıza, haklarımıza dönük saldırılara karşı mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Cinsiyetçi, tekçi, heteroseksist, gerici ve militarist politikalara karşı, kadın dayanışmasından aldığımız güçle haklarımızı ve hayatlarımızı savunmaya devam edeceğiz. Cinsiyetçi eğitim politikalarına ve uygulamalarına karşı cinsiyet eşitliği ve özgürlüğünün esas alındığı bir eğitim hakkı mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Eşit ve özgür olduğumuz, sömürünün baskının ortadan kaldırıldığı bir gelecek için mücadelemizi sürdürme kararlılığımızdan vazgeçmeyeceğiz. Eşit ve özgür bir yaşamı örgütlü mücadelemizle inşa edeceğiz. Hakkımız olanı evde, işte, sokakta, kısacası yaşamın her alanında mücadeleyi büyüterek kazanacağız" (ANKA)
|