Spor

Dursun Özbek: Ali Koç 70-80 adamıyla, bunların 4'ü silahlı, stada geliyor; bu eşkıyalıktır

"Buradaki temel nokta, trafik durdurularak, polis escortuyla gelmeyi tanımak lazım, yüzlerce araba durdurularak polisle içeri giriliyor"

20 Mayıs 2024 16:55

Galatasaray Kulübü Başkanı Dursun Özbek, ve Galatasaray Başkanvekili Erden Timur, derbi sonrası yaşananlarla ilgili bir basın toplantısı düzenledi. Özbek, "Bu olaylara sebep olan baş ahlaksız, yancıları ve onlara çanak tutan görevliler hakkında gerekli suç duyurularında bulunduk." dedi. Özbek, "Ali Koç 70-80 adamıyla, bunların 4'ü silahlı stada geliyor; bu eşkıyalıktır" ifadelerini kullandı. Olaylarla ilgili görüşlerini aktaran Erden Timur ise, "Tehdit, hakaret, darp, linç girişimi var. Bir kişi orada polis tutanak tutmadı" diye konuştu.

TIKLAYIN -Takımla birlikte sahaya gelen Ali Koç'tan Galatasaray yöneticisine: Buradan çıkmazsan dayak yiyeceksin!

Dursun Özbek ve Erden Timur, Trendyol Süper Lig'in 37. haftasında oynanan Fenerbahçe derbisinin ardından yaşananlarla ilgili basın toplantısı düzenledi.

Ali Koç hakkında ve görevlilerle ilgili suç duyurusunda bulunduklarını belirten Dursun Özbek, "Ali Koç, bu yaptıklarının hesabını senden tek tek soracağım. Seçim kazanmak için yaptığın şovun hesabını vereceksin. Herkes senin bir proje olduğunu öğrenecek" dedi. Ali Koç'un maçtan 2 saat sonra polis escortu eşliğinde trafiğin durdurularak RAMS Park'a geldiğini belirten Erden Timur ise "Bir yere 200 polis var, girileceğine dair yüksek derecede almamışsanız cesaret eder misiniz böyle bir şeye. Seçim öncesi Ali Koç'un veya seçime girecek kimsenin şöyle bir sahneyle karşılaşabileceğini göze almayı düşünür müsünüz? Polisler durduruyor, ittiriliyor, giremiyorlar. Bu başarısızlığı yaşamak, bu riski alır mı? Kesinlikle bence almaz. Önceden bu işin garantisi mi alındı?" diye konuştu.

Basın toplantısında öne çıkanlar şöyle:

"Suç duyurularını yaptık"

Yaşananlarla ilgili suç duyurusu yaptıklarını aktaran Özbek, "Dünkü olaylar, yapılan ahlaksızlıklar tüm spor kamuoyu gözünde cereyan etti. Bu olaylara sebep olan baş ahlaksız ve yancıları, ona çanak tutan kamu görevlileri hakkında gerekli suç duyurularını yaptık. Ali Koç'un şımarıkları artarak devam ediyor, kimse de bu şahıstan hesap sormuyor. Ali Koç maç sonrası polis eşliğinde trafik durdurularak, polis eşliğinde stada kaldı. Güvenlik görevlileri şehir eşkıyasının korumalığını yapmıştır. Bu söylediklerim tek tek kameralarda var." dedi.

Özbek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ali Koç, yaptıklarının hesabını tek tek soracağım"

"Ali Koç, bu yaptıklarının hesabını senden tek tek soracağım. Seçim kazanmak için yaptığın şovun hesabını vereceksin. Herkes senin bir proje olduğunu öğrenecek.

Bu yaptıkların bana sökmez ben Galatasaray başkanıyım. Bir mesajım da taraftarımıza ve üyelerimize; tek konsantrasyonum ulaşacağımız şampiyonluğumuz. Tüm toplantılarımızı durdurduk. 7/24 Florya'dayız. Hocamızın ve oyuncu kardeşlerimizin yanında olacağız."

"İyilik kazanacak, Galatasaray şampiyon olacak!"

"Burada söylediklerimizin hepsi aklımızdan geçen, icat edilmiş şeyler değil. Hepsi kameralarda var. Daha önce yapılanların hepsi basında, videolarda var. Bir tarafta stadyumun koruması için 2400 tane devlet polisi buraya memur edilmiş. Teşekkür ediyoruz devletimize. Bu maç önemli bir maç, şampiyonluğu etkileyecek bir maç. Stadyumu korumakla görevli arkadaşlar, maç bittikten 1.5 saat sonra escort ediyorlar, stadyuma giriliyor, akreditasyon alanlarına giriliyor. Daha fazlasını söylemeye gerek yok. Herkes kamera kayıtlarına baksın. Orada her şey var. Dünkü olayla ilgili söylemek istediklerim bundan ibaret."

"Yapabilecekleri tek şey bu. Ellerinden gelen bu. Gerek bahsettiğiniz oyuncu (Mert Hakan Yandaş), ismini söylemek istemiyorum. Isınmadan beri tek yapabilecekleri bu, kaos ve gerginlik yaratmak. Olayı futbolun dışına taşımak."

"Polis görevlisi arkadaşlara sesleniyorum. Yahu siz bunları bilmiyor musunuz! Siz bunların farkında değil misiniz! Silahlı korumaların stadyum içinde ne işi var! Stadyum boşalmış herkes evine gitmiş. Orada sadece görevliler var. Görevlilere ne yaptıkları kameralarda yok mu! Çekilmedi mi!"

"Gözlerinizle gördünüz olanları. Bizim bir şey söylememize gerek bile yok aslında. Fakat, camiamızı temsilen duruşumuzu ifade etmek istiyoruz. Boş sahada yanına silahlı korumalar, 70-80 tane yancısı..."

"Bu işin bir statüsü var. Burası Galatasaray'a ait bir yer. Belli bir süre TFF'nin yetkisi altında, takip eden insanları var federasyonun. Akreditasyon alanına giren kişiler bellidir. Ben dahi belli bir süre dahi akreditasyon alanına giremem. Bu TFF'nin görev süresi bitince orası Galatasaray'ın evidir. Sen geliyorsun, aynı haneye tecavüz eder gibi... Tek başına da gelemiyorsun. Silahlı korumalar, 80 kişi, stadyum boşalmış, seyirci boşalmış, sahte kabadayılık değil de nedir. Sahte kabadayılık değil de nedir. Niye yapıyorsun? Galatasaray gibi büyük bir camiada, daha önce söyledim, sen camiaları birbirine kırdırmak için bir proje yapıyorsun."

"Silahlı adamlarla stadyum basıyor!"

"Olayın üstüne yetişsem iyi miydi, gidince dönebildim o mu iyiydi... Tartışılır. Şöyle bir manzara düşünün, ben de oradayım, tabii bizim güvenlik görevlilerimizin bir kısmı futbol takımını koruduğu için otobüsle oradan ayrılmış. Biz ne yapmalıyız? Sahalardaki bu olayların önüne geçmek için ne yapmalıyız? Kimin aklına gelir ki, bir gün birileri böyle grup halinde gelecek, yanlarında silahlı adamlarla, korumalarla, stadyumu basacak. Yahu kimin aklına gelir! Sadece sahadaki güvenliği sağlamak için bazı arkadaşlar kalmış. 1-2 tane normal bizim gece güvenliği sağlayan kişiler var. Bundan sonra şöyle mi olması lazım, stadyumları korumak için bir koruma ordusu oluşturup silahlı, birileri basar diye, böyle mi düşünmek lazım."

"Olayların boyutunu şöyle analiz edin; orada mı olsam iyiydi, orada olmamam mı iyiydi? Biz ne yapmaya çalışıyoruz yahu, biz ne yapmaya çalışıyoruz. Bizi seçen camialar, onu da beni de, biz spor yapalım, yeşil sahalarda yarışalım diye, bu işleri yönetelim diye seçiyorlar. Bizi bir gün silahlı adamlar burayı basar, onlara karşı koruma için seçmiyorlar."

"Yazıklar olsun! Yazıklar olsun ki sen değerli bir ailenin çocuğusun. Yazıklar olsun sana!"

"Polis escortuyla gelmeyi tanımak lazım"

Ali Koç'un stada polis escortuyla trafiğin durdurulmasıyla birlikte geldiğini söyleyen Erden Timur, "Buradaki temel nokta, trafik durdurularak, polis escortuyla gelmeyi tanımak lazım, yüzlerce araba durdurularak polisle içeri giriliyor. Ondan sonra orada emniyet görevlisi arkadaşlarımız var, memurlar emirle hareket ediyor. Bireysel olarak hiçbir şey yok ama emniyet görevlileri, normalde stadyumlar şöyledir. Güvenliğin amacı oyuncuları, hocaları onları korumak. Oyuncular gittikten sonra normal güvenlikten 1 kişi var, Okan Hoca orada olduğu için. Stadyumdaki diğer güvenlik de gidiyor. Polis oradaki en üst görevlisi olan,  spor şube müdür de dediği şey yöneticilerimize, biz şeyi sağlayacağız. Asıl güvenliği sağlama emniyetin. Aksine yer açılarak, görüntülerde var, hiçbir şey yapılmayarak, psikolojik davranış özetidir, telefonla konuşup arkasını dönerek. Kamerada var. Meydan bırakılmıştır. İlaveten, bizim arkadaşlarımız, emniyetteki görevliler tarafından tutulmuştur. Bir tarafın güvenliğini sağlıyorsunuz. Korumakla yükümlü olduğunuz kişileri değil silahlı adamlarla geleni koruyorsunuz. Buradaki olay, kamu güvenliği." ifadelerini kullandı. Timur şunları söyledi:

"Ali Koç garanti mi aldı?"

"Aslında her soru, yapılacak olanın bir aydınlatılmasıdır. Şöyle söyleyeyim; evet işte orada Eray Bey var, üç tane güvenlik var, herkes çıkmış. Polis var 200 tane, belki daha fazla, aşağı yukarı. Bu şu gibi, dükkanınıza gelip bir şey yapıyor, örneğin kamu düzenine aykırı bir şey yapılıyor, 10 tane de polis var, ya niye önlem almadın deniyor. Olayın sonralarında bir görüntü var, sizlerin çektiği, orada kadın polislerimiz var, onlar onları koruyor, bizim arkadaşlar öfkeli, ben de aman aman diye araya giriyorum. Polisle biz çatıştırılmaya çalışılıyoruz. Olay bu. Gelsin herkes yerine koysun, orada bulunan herkesin. İki şık var, devletin polisine ya el kaldıracaksın, çünkü onlar onları koruyor, 70-80 kişi var, polis var, polis 'Önlemi alacağız' diye söylüyor. İki tane şık var. Devletin polisiyle karşı karşıya geleceksin, böyle bir şey olabilir mi, bırakın Galatasaray'ı kimse için olamaz. Devletin polisi devleti temsil ediyor, hiçbir şekilde söz konusu olamaz. Ondan sonraki olay da oraya gitmesin o şey oluştu. Her zaman stadyumlardan 1-1.5 saat sonra kimse kalmaz. İşin doğası gereği bu.

Gece evinize birisi giriyor, niye uyanık değilsiniz, abi gece uyunur. Önceden niye olmadı, o işin önlemi vardı, güvenlik vardı. Planlanana aşamada stadyumda polis kaldığı için onların önlem almasını beklersiniz. Bundan sonra 100 tane silahlı adam koyup, bu mu olsaydı. Başka çaresi varsa deyin çaresi şu deyin, tek çaresi devletin emniyeti sağlaması gereken, memur arkadaşlara bir şey demiyorum emir kulu, ama burada onların başında olan insanların, şunu da ilave edeyim kastı göstermek için, bir sürü olay oldu, tehdit, hakaret, darp, linç girişimi var. Bir kişi orada polis tutanak tutmadı. Polis görevlilerin amacı, bırakın engel olmayı, bizimkilere engel oldular, devletin polisinin görevi gördüğü şahit olduğu olayla ilgili tutanak tutmak, bu kanun. Kimse tutmadı. Böyle kasıtlı, planlı olmaması imkansız. Böyle planlı olaya karşı yapabileceğin tek şey, polisle karşı karşıya gelmek. Bunu hiç kimse hiç kimseden beklemesin. Gerekli suç duyurularında bulunduk. Görevini ihmal edenlerle ilgili de kesinlikle. Hiçbir şey bilmeyerek bir yargıya varılması hiç doğru değil. Neden bu olaylar, orada insanlar çoğunluktayken yapılmıyor, sebebi belli. Polise rağmen gelinir mi? Bir yere 200 polis var, girileceğine dair yüksek derecede almamışsanız cesaret eder misiniz böyle bir şeye. Seçim öncesi Ali Koç'un veya seçime girecek kimsenin şöyle bir sahneyle karşılaşabileceğini göze almayı düşünür müsünüz? Polisler durduruyor, ittiriliyor, giremiyorlar. Bu başarısızlığı yaşamak, bu riski alır mı? Kesinlikle bence almaz. Önceden bu işin garantisi mi alındı? Sizi koruması gereken polis, acaba öyle mi? Aydınlatılması gereken şeyler. Galatasaraylı olarak değil her vatandaşın sorması gereken şeyler."

Dursun Özbek: "Sorsan vallahi öyle olmadı, kendisinde oldu diyecek."

Görevlilerin yaşananlardaki tutumunu eleştiren Özbek, "Stadyumun bir nizamiyesi var, giriş yapamazsınız, ancak ilgilisine arayıp müsaade edildikten sonra girersin. O da yetmez. Kapıdaki görevliler var, nereye gidiyorsun diye sorar. Bu sorulmayan tek kişi, ben ve yönetim kurulu arkadaşlarım. Bizi gördükleri zaman nizamiye otomatik kapanıyor. Tek biziz. Eşim gelince bile haber veriyorlar, telefon ediyorlar. E ne oldu? Ne oldu şimdi? İş hesap vermeye gelince olaylar oldu, şimdi hesap sorulacak. Suç duyurularını yaptık. Ne diyecekler? Ne diyecekler merak ediyorum. Devlet seni oraya bu stadyumun korunması için tamamen dağılana kadar, bizler de çıkana kadar, hoca, yönetim kurulu çıkana kadar orada bekliyorlar. Ben çıkarken, önemli maçlarda, spor polisi bana escort ediyor. Karşı tarafın taraftarıyla bir araya geliriz diye. Onlara teşekkür ediyorum. Buradaki olay, akıllara ziyan bir olay akıllara ziyan." dedi.

"Bu Erden Timur düşmanlığı nereden geliyor?"

"Bu Erden Timur düşmanlığı nereden geliyor?" sorusuna yanıt veren Özbek, "Şuradan geliyor, o kadar başarılı iki sene geçirdik ki Erden Kardeşimle beraber, birçok manada. Sadece sportif manada değil. Galatasaray'ın finansal yapıyla, işlerle, inşaatlarla ilgili o kadar başarılı, o kadar faydalı işler yaptık ki Galatasaray'a. Kıskançlık bir, onların fıtratında olan karşı tarafı fitneyle dağıtmak iki, ben bana göre Erden'in ne cevap vereceğini bilmiyorum. Olayın esası budur. Galatasaray'ın gelişiminden, finansal yapısından endişeleri var. Endişeleri var. Bunu sadece biz söylemiyoruz. İlgili banka kuruluşlarına gidin, onlara sorun. Onlara da diyorlar yüzlerine karşı. Galatasaray çok iyi yönetiliyor. Fitneyi araya sokup birlikteliği dağıtmak için." diye konuştu.

"Ali Koç, Erden Timur'a 'Seni mahvedeceğim' dedi"

Federasyondaki bir toplantıda Ali Koç'la Erden Timur arasında yaşanan bir diyalogu anlatan Dursun Özbek, şunları söyledi:

Dursun Özbek: "Anlatmak istiyorum. Müsaade edersen anlatacağım."

Erden Timur: "Siz bilirsiniz de anlatmayın, ne diyeyim başkanım."

Dursun Özbek: "TFF'de bir toplantıdayız. TFF başkanı, ben yanında, Ali Bey diğer tarafta, Erden ben yanımda. 20 tane kulüp başkanları, TFF yetkilileri var. Bir olay oldu, olayın niteliğini hatırlamıyorum. Ali Bey şiddetle kalktı, Erden'e parmağını sallayarak, yanlışsam düzeltebilir misin, sen söyle."

Erden Timur: "Ne dediğini tam hatırlamıyorum, şey dedi herhalde. Bir kişiye dikkat et öyle bir şey dedi."

Dursun Özbek: "Seni mahvedeceğim, parmak salladı, sen Koç Ailesi'ni tanımıyorsun dedi, seni mahvedeceğim, ticaret hayatını bitireceğim, geceleri uyuyamayacaksın dedi."

Erden Timur: "Yok o kısımlar demedi başkanım. Öyle bir, o nitelikte bir şey dedi."

Dursun Özbek: "Erden tabii benim mevcudiyetim çerçevesinde, ben de kalktım 'Ne diyorsun sen ya' dedim. TFF başkanı iskemlesini geri çekti, aramız açıldı 'Sen kimsin, sen başkanvekilime' dedim, iskonto ederek söyledim. 'Sen kimsin, haddini bil otur aşağı' dedim. Tık aşağı. Sahte kabadayılık başka bir şey, bu olaylar başka bir şey. Onun için iskonto ederek anlattım."

"Derdi dünya olanın dünya kadar derdi olur"

Erden Timur, sözlerini şöyle noktaladı:

"İnsanın en çok, tabii ki bunlara alışmak gerekiyor ama onuruyla ilgili birçok şey söylendiğinde, yönetmeye çalışmak da çok kolay bir şey değil. Sadece nefsi algılamamak gerekiyor. Egosal algılarsan  çok daha kötü bir şey. Herkes hayattaki rolünü oynuyor. Bir tiyatro sahnesi burası, herkesin bir rolü var, kimseye rolünü oynuyor diye kızamazsın. Basın önündekiler dışında benimle ilgili birçok şikayetler yapıldı. Bir defa birisini arayalım demedim. Çoğunu bilmez Dursun Başkan. Ne yapıyorlarsa yapsınlar, sonunda bize İstiklal Madalyası takarlar. 30 yaşında şirket kurdum, hiç kamu devlet ihalesi yapmadım. Kendi işimi yapmak için bir sürü patentler alıp bir sürü işler yaptım. Bir arsada 1 metrekare imar artışı yapmamışım. 15 aydır her şeyi arıyorlar, şikayet hattı kurdular, hiçbir şey bulamıyorlar. Bu yıpranma yıpratma maalesef sürekli devam ediyor. Tam tersini söylüyorlar. İnsanın inandığı şeyle alakalıdır, koruyan da bellidir. Ne olursa olsun hiç kimse ideallerinden vazgeçemez. İnsanın en fazla canı vardır, Seyit Onbaşı örneğini hep veririm, ideali olan insanı kimse yolundan edemez. Şampiyonluk değil, şampiyonluk çok istediğimiz bir şey. Dünyevi hırsları, saplantıları olan insan her zaman var. Allah herkesi ıslah etsin. Yunus Emre'nin sözü var, derdi dünya olanın dünya kadar derdi olur."