03 Kasım 2024 22:57
T24 Haber Merkezi
CHP MYK, İstanbul’da PM toplantısı sonrası bir araya geldi. Toplantının ardından yaptığı açıklamada, Esenyurt süreciyle ilgili harekete geçileceğini duyuran Parti Sözcüsü Deniz Yücel, “4 Kasım 2024 Pazartesi sabahından itibaren her gün en az 15 kişilik bir heyet, Esenyurt ilçesinde görevlendirilecektir. Heyet, hukuksuz kayyumun takipçisi olmak ve her kararının gayri meşruluğunu teşhir etmek, Esenyurt halkının hizmetlere erişme hakkının gaspına göz yummayacak şekilde bir hizmet ve halk dayanışması göstermek üzere acil eylem planı uygulayacaktır” dedi.
“Toplantılarımız sonucunda hiçbir baskıya ve hukuksuzluğa teslim olmayan, halkın iradesinin gasp edilmesine izin vermeyen, yurttaşlarımızın gerçek gündemine kökten sahip çıkan kararlılığımızı ifade ediyoruz. Bu kapsamda; 4 Kasım 2024 Pazartesi sabahından itibaren her gün en az 15 kişilik bir heyet, Esenyurt ilçesinde görevlendirilecektir. Heyet, hukuksuz kayyımun takipçisi olmak ve her kararının gayri meşruluğunu teşhir etmek, Esenyurt halkının hizmetlere erişme hakkının gaspına göz yummayacak şekilde bir hizmet ve halk dayanışması göstermek üzere acil eylem planı uygulayacaktır” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, üç gün süren TBMM Grubu yasama yılı kampı ve PM toplantısının ardından, saat 15.45’te MYK’yı İstanbul’da topladı. Güncel siyasi değerlendirmelerin yanı sıra, MYK’nın ana gündem maddesi, Esenyurt Belediyesi’ne kayyım atanmasıydı. İki saat süren MYK’nın ardından Parti Sözcüsü Deniz Yücel, toplantının gündemine ilişkin basın açıklaması yaptı. Yücel’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Bu hafta sonu için bir milletvekili kanunu planlamıştık. Ancak çarşamba günü Esenyurt Belediye Başkanımız Sayın Ahmet Özer'in haksız ve hukuka aykırı bir şekilde tutuklanması ve ardından Esenyurt Belediyemiz'e antidemokratik bir şekilde kayyım atanması nedeniyle parti yöneticilerimiz ve tüm milletvekillerimizle birlikte İstanbul'a geldik. Bu antidemokratik uygulamaya tepkimizi göstermek için önce Esenyurt Cumhuriyet Meydanı'nda toplandık ve tepkimizi gösterdik. Daha sonra iki gün boyunca milletvekillerimizle bir araya geldiğimiz toplantılarda konuyu detaylı bir şekilde irdeledik. Bugün de önce PM toplantımızı yaptıktan sonra MYK toplantımızı gerçekleştirdik ve toplantılarda aldığımız kararlar sonucunda oluşturduğumuz bildirimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.
Partimiz 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde halkın büyük teveccühüyle birinci parti olmuş, iktidar ise 22 yıl sonra ilk kez ikinci parti konumuna düşmüştür. İktidarı boyunca yarattığı tüm sorunları günden güne derinleştiren iktidar, milletin gözünden de gönlünden de düşmüştür. Sırf kendilerini iktidarda tutmak kaygısıyla, kendi çıkarlarını toplumun çıkarlarının üstünde tutan bir anlayışla halkın sorunlarına çözüm üretmek yerine, halkın gerçek gündemlerinin üzerine perde çeken adımlar atmaktadır. İlk olarak yapay bir tartışmayla Anayasa’nın ilk dört maddesi dahi hedef alınmıştır. Bu tartışmayla vatandaşın gerçek gündemi ve gerçek sorunları üzerine bir sis perdesi çekilmek istenmiştir. Bir kişinin iktidarının hileyle anayasal devamlılığı hedeflenmiştir. CHP, anayasaya uymayanlarla Anayasa yapmamıştır, yapmayacaktır. Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarını tanımayarak seçilmiş milletvekilini hapiste tutan, suçsuzlukları hukuken tescillenmiş kişileri görevlerine iade etmeyen, bir gece ansızın İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarak devleti kadınların arkasından çekenlerin şekerle kaplanmış zehrini yutmadık, halkımıza da yutturmadık.
Ardından, toplumun tüm kesimleri hayat pahalılığı altında ezilirken, kadınlar, çocuklar, bebekler şiddete uğrarken, yaşam hakları ihlal edilirken, dikkatleri başka yöne çekmek için 1 Ekim’de bizzat Cumhurbaşkanı’nın ağzından İsrail’in yeni hedefinin Türkiye olacağı ifade edilmiştir. CHP, Türkiye’nin nasıl bir tehditle karşı karşıya olduğunun anlatılması için TBMM’de kapalı oturum talep etmiştir. Kamuoyunun bilmediği hiçbir bilginin söylenmediği kapalı oturumla kurmaca ortaya çıkmış ve bu gündem üzerinden vatandaşın sırtına yeni vergiler yüklemeyi amaçlayan kanun teklifi geri çektirilmiştir. İktidarın kötücül planı bir kez daha milletin vicdanından dönmüştür. Bu iki hamlesinden sonuç alamayan iktidar, son olarak Kürt sorununu inkar etmesine ve hiçbir somut önermesi olmamasına karşın, terör örgütününün kurucusu ve başını Meclis’e çağırarak yeni bir tartışma başlatmıştır. CHP, demokrasilerde sorun olup olmadığına sorunu yaşayanların karar vereceği görüşünü savunmuş, şehit aileleri ve gazilerin yüzüne bakamayacağı hiçbir sürecin içinde olmayacağını kamuoyuna duyurmuştur.
Türkiye’de bir Kürt sorunu vardır ve bu sorun demokratik, barışçıl yollarla mutlaka çözülmelidir. Kürt sorununun toplumsal mutabakatla, şeffaf bir biçimde, TBMM çatısı altında kurulacak bir masa etrafında, önyargısız, bir araya gelinerek çözülebileceğine inancımız tamdır. Ulu Önder Atatürk’ün ‘Yurtta barış, dünyada barış’ şiarının temsilcisi olan partimiz, Türkiye’nin Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik çözümünden yanadır ve bu çözümü sağlama çabasından geri durmayacaktır. Kendisini Kürt kimliğiyle tarif eden yurttaşlarımız bu Cumhuriyet’e ‘benim Cumhuriyetim’ diyene, kendilerini eşit hissedene ve bu çerçevede tam bir aidiyet duygusu sağlayana kadar çözüm çabalarımız bitmeyecektir. Partimiz, Kürt sorununun var olduğunu ve bu sorununun çözüm yerinin de TBMM olduğunu işaret etmiş ve iktidarın bu kurgusunu da boşa çıkartmıştır. Tüm bunlar yaşanırken terör örgütünün kurucusu ve başının TBMM’ye çağrıldığı bir süreçte altı ay önce temiz kağıdı almış olan, adli sicil kaydı, arşiv kaydı dahi olmayan, adaylığa engel durumu tespit edilmemiş olan ve devlet güvencesiyle aday yapılmış olan Esenyurt Belediye Başkanımız Sayın Prof. Dr. Ahmet Özer’in kendisine ve partimize itibar suikastı yapmak için bir kumpas planı hayata geçirilmiştir.
Esenyurt’ta yaşayan her iki seçmenden birinin oyunu alarak seçilmiş bir kamu görevlisi kaçma şüphesi bulunmazken ifadeye çağrılabilecek durumda olmasına rağmen bir şafak operasyonuyla evine, hatta yatak odasına baskın yapılarak gözaltına alınmıştır. Evinde ve belediyede yapılan arama işlemlerinde yanında avukat bulundurulmasına ve dijital verilerin imajının alınmasına izin verilmemiştir. Zekeriya Öz’ün bile hepsine bir anda başvuramadığı tam anlamıyla FETÖ yöntemleriyle bir yandan 40 yıldır sosyoloji alanında çalışmaları bulunan, profesör unvanına sahip bir akademisyen itibarsızlaştırılırken bir yandan da Esenyurt halkının iradesi gasp edilmiştir. Bu yapılan işlemlerde hukuka saygı yok, aileye saygı yok, özel yaşama saygı yok, savunma hakkına saygı yok, milletin seçme iradesine saygı yok. Bu hukuk katliamını gerçekleştirmek için, aynı FETÖ’nün savcısı Zekeriya Öz gibi kullanışlı bir aparata ihtiyaç vardı. O da Türkiye ve dünya hukuk tarihinde görülmemiş bir şekilde mahkeme mahkeme gezdirilerek gezici bir adalet celladı olarak Canan Kaftancıoğlu, Enis Berberoğlu, Selahattin Demirtaş, Sözcü Gazetesi, Selçuk Kozağaçlı, Grup Yorum Davası, Türk Tabipler Birliği ve Sırrı Süreyya Önder davalarında görevini yerine getirdikten sonra, siyasi bir görevle Ankara’da ödüllendirilen ve son olarak apar topar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na atanan Akın Gürlek oldu.
Ahmet Özer daha hakim karşısına çıkmadan, sorgusu yapılmadan, ifadesi bile alınmadan tutuklandığı ve yerine kayyım tayin edildiği, iktidara yakın medya tarafından ilan edildi. Geçmişte milletvekilliği yapmış ve AK Partili siyasetçilerle yemek masalarında fotoğrafı bulunan, şu anda yurtdışında yaşayan birisiyle on yıl önce yaptığı iddia edilen ve içeriği dahi belli olmayan iki telefon görüşmesi, bir kısmı adli işlem görmüş kişilerle suç unsuru taşımayan telefon görüşmelerinin olduğu gibi hukuksuz deliller, yok hükmünde iddialar ve basit numaralar ama koca koca laflar bu siyasi tutuklamaya dayanak yapılmıştır. Öyle bir kumpas ki savcılığın basın bildirisi dahi kamuoyunu yanıltma amacı taşımaktadır. Ahmet Özer hakkında suç iddiası ya da suç isnadı ifadesinin kullanılması gerekirken hüküm verilmiş gibi ifadeler kullanılarak belediye başkanımız itibarsızlaştırılmış ve kamuoyu yanıltılmıştır. Tüm bu hukuksuzluklar yapılırken bir taraftan da OHAL döneminde çıkarılan bir düzenlemenin arkasına sığınarak, halkın iradesi ile farklı partilerden seçilmiş 45 belediye meclis üyesi hakkında hiçbir adli işlem yokken içlerinden bir başkan vekili seçmek yerine bir gecede vali yardımcısı yaptığı kullanışlı kaymakamı kayyım olarak atamışlardır.
Halkımızın iradesini gasp eden bu hukuksuz ve antidemokratik süreci değerlendirmek üzere Esenyurt İlçe Başkanlığımızda 31 Ekim 2024 tarihinde yaptığımız MYK toplantısı, ardından milletvekillerimizle yaptığımız iki günlük toplantılar ve bugün gerçekleştirdiğimiz PM ve MYK toplantılarımız sonucunda hiçbir baskıya ve hukuksuzluğa teslim olmayan, halkın iradesinin gasp edilmesine izin vermeyen, yurttaşlarımızın gerçek gündemine kökten sahip çıkan kararlılığımızı ifade ediyoruz. Bu kapsamda; 4 Kasım 2024 Pazartesi sabahından itibaren her gün, bir genel başkan yardımcısı veya grup başkanvekilimiz, iki PM üyesi, üç milletvekili, bir YDK üyesi, iki ilçe başkanı, iki belediye başkanı, iki İBB yöneticisi, bir il yöneticisi, bir ilçe yöneticisinden oluşan en az 15 kişilik bir heyet, iki hafta süresince Esenyurt ilçesinde görevlendirilecektir. Heyet, yaşanan hukuksuz süreci anlatmak, hukuksuz kayyımun takipçisi olmak ve her kararının, her uygulamasının gayrı meşruluğunu teşhir etmek, Esenyurt halkının hizmetlere erişme hakkının gaspına asla göz yummayacak şekilde bir hizmet ve halk dayanışması göstermek üzere acil eylem planı uygulayacaktır.
Esenyurt’ta yaşanan hukuksuzluklar ve parçası olduğu büyük iktidar kumpaslarını açığa çıkarmak ve engellemek üzere partimizin tüm yetkili organları teyakkuzda olacak ve kriz masaları oluşturularak, süreç yakından takip edilerek gerekli siyasi adımlar atılacaktır. Esenyurt’taki halk iradesi gaspını yerinden takip edecek, milli iradeye kurulan tuzak ve hukuk tanımazlık aynı anda 81 ilde 973 ilçemizde il başkanlıklarımız ve ilçe başkanlıklarımız tarafından en güçlü şekilde, tüm kanıtlarıyla deşifre edilecektir. 31 Ekim 2024 tarihi itibarıyla Sayın Genel Başkanımız tüm programlarını bu kapsamda iptal etmiştir, gelişmeler doğrultusunda programları yeniden planlanacaktır. 1 milyondan fazla nüfusuyla İstanbul’un en büyük ilçesi olan, AK Parti’nin utanç verici imar uygulamalarıyla kent suçları müzesine dönüştürülmüş olan Esenyurt’ta Esenyurtluların kent hakkını savunmak ve AK Parti tarafından yaratılan 30 bin Esenyurt konut mağdurunun haklarını korumak için, Esenyurt Rant Takip Komisyonu kurulacaktır.
AK Parti’nin gündeme sis etkisi yaratma çabasına rağmen toplumun en büyük ve en yakıcı sorunu olan enflasyon, hayat pahalılığı, ekonomik daralma, işsizlik ve vergide adaletsizlik konularını siyasetimizin ana gündemi yapmaktan çıkarmayacak ve TBMM’de başta bütçe maratonu olmak üzere tüm zeminlerde gerekli adımlar atılarak bir seferberlik halinde halkımızın gerçek sorunlarına sahip çıkılacaktır. TBMM İç Tüzük’ünün verdiği tüm yasama ve denetim yetkilerimizi kullanarak kanun boyutuyla gereken siyasi adımlar atılacaktır. Yerel seçimlerden bu yana, milletin sorunlarını çözmek yerine, ülkenin gerçek gündemini karartmak ve kendi istikametini Türkiye’ye dayatmak için çalışan iktidar, Türkiye’nin önüne, yeni bir demokrasi ve adalet krizi koymuştur. Yaratılan bu kriz zaten düşük büyüme ve yüksek enflasyon sorunları olan, halkı güvencesiz ve yoksul bırakan, iktidarın zayıflarla dolu ekonomi karnesi nedeniyle içeriye ve dışarıya güven telkin etmeyen, kırılgan ekonomimizin yaşadığı kriz halini daha da derinleştirecektir. Bu yapılan, Türkiye’nin yoksullaştırılan halkına, emekçisine, emeklisine, çiftçisine, sanayicisine, iş insanına, vize almakta zorlanan gencine yapılan en büyük kötülüktür.
Demokrasiyi kesintiye uğratmak, seçmen iradesini gasp etmek darbecilere uygun utanç verici bir davranıştır. Yaşadığımız tablo, panikle ve telaşla yapılan planlarla, yargı eliyle siyaseti dizayn etme çabasıdır. Bilinmelidir ki halkımız, yerel seçimlerde ortaya koyduğu iradeyle iktidarı değiştirme sürecini başlatmıştır. İktidara düşen, milletin iradesine saygı duymaktır. Siyasette rekabetin tek sahası seçimler, kararı kesin olan tek hakemi de milletimizdir. İktidarı bir kez daha uyarıyoruz: Bu milletin seçilmişlerine karşı yürüttüğünüz hukuk dışı operasyonlar, halkımızın Cumhuriyet’e ve demokrasiye olan bağlılığına gölge düşüremeyecektir. CHP, iktidarın kurduğu hiçbir oyunun parçası olmayacak, hiçbir tuzağa düşmeyecek, hiçbir operasyona teslim olmayacaktır"
Yücel, basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.
Yücel, “Ali Haydar Fırat, Tanju Özcan’ın, Burcu Köksal’ın CHP üyeliğinin askıya alınmasıyla ilgili talebinin olduğunu söylemişti. Konu gündeme geldi mi” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Bir belediye başkanımıza böyle hukuk dışı, böyle bir siyasi operasyon yapılırken partimizde görevde olsun ya da olmasın, hiçbir CHP'linin bu sürece partimizin aldığı kararların dışında bakması ve yorum geliştirmesi kabul edilemez. Bugün MYK toplantımızda ve PM toplantımızda bu konuda bir karar alınmadı ancak şunu ifade edebilirim: Geçmiş dönemde Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış olan Sayın Lütfü Savaş, bugün MYK toplantımızda alınan kararla oybirliğiyle kesin ihraç istemiyle disipline sevk edilmiştir. Bu karar alınmıştır. Diğer konularda alınan bir karar yoktur. Eğer değerlendirilmesi gereken bir durum varsa, partimiz bunu değerlendirip gerekli adımları da atacaktır."
Yücel, “Silivri ziyaretiyle ilgili net bir tarih var mı” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Genel başkan yardımcılarımız az önce sizlerle paylaştığım eylem planımız doğrultusunda, hukukçu genel başkan yardımcılarımız, hukukçu olmayan genel başkan yardımcılarımız, milletvekillerimiz ve PM üyelerimiz süreklilik arz edecek şekilde belediye başkanımızı Silivri'de, cezaevinde ziyaret edeceklerdir. Kendisinin bize iletecekleri görüşlerini, paylaşımlarını hem kamuoyuyla paylaşmamıza vesile olacaklardır, hem de az önce belirttiğim gibi hukuksuz bir şekilde, antidemokratik bir şekilde belediyeye atanan kayyımun uygulamalarını takip eden, hukuk dışı uygulamaları deşifre eden kamuoyuyla paylaşan bir süreç içerisinde olacağız. Yani Silivri'de şu anda özgürlüğünden mahrum bulunan belediye başkanımız, sürekli olarak parti yetkililerimiz tarafından ziyaret edilecek ve bu süreçte hem kamuoyu bilgilendirilecek, hem de kayyımun uygulamaları denetlenecek ve teşhir edilecektir"
Yücel, “Ziyaret için Adalet Bakanlığı'ndan onay çıktı mı” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Hukukçu milletvekillerimiz, parti yetkililerimiz açısından böyle bir özel izin gerekmiyor. Dolayısıyla avukat olan arkadaşlarımız böyle bir izne tabi olmadan belediye başkanımızı sıklıkla ziyaret edecek. İzne tabi olan arkadaşlarımızla ilgili de Adalet Bakanlığı'nın önümüzdeki günlerde vereceği izin çerçevesinde belediye başkanımız yine ziyaret edilecektir"
Yücel, “Esenyurt Belediyesi'nde bir eylem, bir direniş planınız olacak mı” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Az önce ifade ettiğim zaten bir eylem planı. Bizim heyet olarak görevlendireceğimiz genel başkan yardımcılarımız, milletvekillerimiz, PM üyelerimiz ve parti yöneticilerimiz bir taraftan bu hukuksuzluğu, antidemokratik uygulamayı, bu irade gaspını kamuoyuna anlatırken diğer yandan da Esenyurt Belediyesi'nde kayyımun yapacağı işlemleri, uygulamaları takip etmek, teşhir etmek ve denetlemek gibi bir misyonu yerine getirecekler. Tabii ki burada Esenyurt Belediye Meclis üyelerimiz bu sürecin doğal aktörleri. Onlar da bu denetim ve teşhir sürecinin içerisinde olacaklardır. Çünkü burada belediye meclis üyelerimizle ilgili herhangi bir hukuki soruşturma ya da adli süreç olmamasına rağmen belediye meclis üyelerimiz içerisinden bir belediye başkanvekili seçilmesi gerekirken o melediye meclis üyeleri de sanki bu suçlamanın, bu iddiaların bir parçasıymış gibi refüze edilmek ve devre dışı bırakılmak isteniyor. Halbuki belediye meclis üyeleriyle ilgili böyle bir soruşturma ya da adli süreç yok. kayyım tarafından belediye meclisinin toplanıp toplanmayacağını bilmiyoruz, kayyım atanmasının sebebi zaten meclisi toplamamak. O ilçenin, o ilçede yaşayan vatandaşlarımızın, seçmenimizin belediye başkanıyla birlikte belediye meclis üyelerine verdikleri görevi devre dışı bırakarak bazı kararları almak ve uygulamak bu işin amacı. Ancak belediye meclis üyelerimiz halen görevde, onların hakkında herhangi bir iddia, soruşturma, adli süreç yok. Dolayısıyla partimizin görevlendirdiği heyetle birlikte belediye meclis üyelerimiz de, belediyede yapılan uygulamaları ve kayyımun atacağı adımları bir bir takip ederek, denetleyerek, bunları teşhir ederek, bunların hukuksuzluğunu kamuoyuyla paylaşarak belediyede de bir eylemi ve misyonu yerine getirecekler" (ANKA)
CHP'li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, "örgüt üyeliği" iddiasıyla tutuklandıProf. Dr. Ahmet Özer, 31 Mart seçimlerinde CHP ve DEM Parti'nin "kent uzlaşısı" kapsamında, CHP'nin Esenyurt adayı olmuş ve yüzde 49 oy oranıyla belediye başkanı seçilmişti. Özer, 30 Ekim sabahı hakkında yürütülen "PKK/KCK örgüt üyeliği" soruşturması kapsamında ev baskınıyla gözaltına alındı. Evinde, arabasında ve belediye binasında arama yapıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın açıklamasına göre, aynı zamanda akademisyen olan Özer'in, geriye dönük yapılan 10 yıllık inceleme kapsamında, görüştüğü 694 kişinin "örgüt mensubu olduğu" iddia edildi. Açıklamaya göre, belediye başkan adayı olduğunda adli sicili soruşturulan Özer'in, hakkında telefon dinlemesi uygulandığı, konuşma dökümlerinin oluşturulduğu, fiziki takibe alındığı ve hesap hareketlerinin incelendiği öğrenildi. Soruşturmanın üç ay önce başlatıldığı, Özer'in KCK'lı Remzi Kartal'la yapılan görüşmesinin ise çözüm süreci zamanı 2015'te gerçekleştiği öğrenildi.
Özer'in ifadesi: Hepsi uydurma, kayyım atanmasının alt yapısı oluşturulduÖzer, yaklaşık 12 saatlik gözaltı süresinin ardından gece yarısı "örgüt üyeliği" iddiasıyla tutuklandı. Hakimlik ifadesinde suçlamaları kabul etmediğini söyleyen Özer, "Ben 1,5 milyonluk şehrin belediye başkanıyım, çağrılsaydım koşa koşa ifade vermeye gelirdim. Bunların hepsi uydurma, zorlama siyasi atraksiyonlar ile görevden alınmam için uydurulmuştur. Kayyım atanmasının alt yapısı oluşturulmuştur" dedi. Özer, "10 yıldan fazladır CHP'ye mensubum, en son seçimde aday oldum, İmamoğlu'nun danışmanlığını yaptım, Devlet Planlama Teşkilatı'nda Recep Yazıcıoğlu ile görev yaptım, bugüne kadar bir şey yok, 10-15 yıl önceki bir takım olaylar gündeme getirilerek görevimden uzaklaştırılmaya çalışılıyor" diye ifade verdi. "Terör örgütüyle bağını" gösteren “en önemli görüşme” başsağlığı konuşmasıymışİstanbul Başsavcılığı’nın Özer hakkındaki tutuklamaya sevk yazısında, Özer’in “Terör örgütüyle bağını gösteren en önemli telefon konuşmasının”, üç kardeşi hakkında "örgüt üyeliği"nden işlem yapılan Mehmet Kaya isimli kişiyle, annesinin vefatından sonra başsağlığı için yaptığı telefon görüşmesi olduğu belirtildi. Savcılık ifadesi sürerken "Esenyurt Belediyesi'ne kayyım atandı" iddiasıÖzer'in savcılık ifadesi sürerken, İçişleri Bakanlığı tarafından Esenyurt Belediyesi'ne Beşiktaş Kaymakamı Oğuzhan Bingöl'ün kayyım olarak atandığı öne sürüldü. Haber ilk olarak, Sabah gazetesi ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Fatih Atik tarafından servis edildi. Ancak Atik, 15 dakika sonra yeni paylaşımda düzeltmeye gitti. T24'e açıklama yapan CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, "Biraz evvel TBMM'de iktidar kulisinde konuştuğumuz İçişleri Bakanı böyle bir işlemin yapılmadığını söyledi. Ancak Sulh Ceza Hakimliği'nden tutuklama kararı çıkarsa daha sonra işleme bakacaklarını ifade etti. Biz hepimiz bu memlekette bu cümlelerin satır aralarının ne anlama geldiğini biliyoruz" dedi.
Avukatı: Kiracısı olan öğrencinin amcasının 'davası var' diye ilişkili gösteriliyorT24'e açıklama yapan Ahmet Özer'in avukatı Şevket Tuci, "Müvekkilimize kumpas kurulduğu açık. Örneğin Mehmet diye biriyle görüşüyor. Mehmet'in kardeşi örgütle ilişkili ama Mehmet'in sicili temiz, bundan suçlanıyor. Mesela Ahmet Özer evini kiraya veriyor. Kiralayanlar öğrenci, ev kirasını da öğrencilerden birinin amcası ya da babası. Kirayı ödeyen kişinin örgütten davası var diye bununla ilişkili gösteriliyor" dedi. Tutuklanan Ahmet Özer hakkındaki “en önemli görüşme” başsağlığı konuşması çıktı
Beyoğlu Kaymakamı özel onaylı terfi aldı, bir gecede vali yardımcısı olup kayyım atandıÖzer'in 30 Ekim'de tutuklanmasının ardından 31 Ekim sabajı yerine kayyım atandı. Önceki geceye kadar Beyoğlu Kaymakamlığını yürüten Can Aksoy’un kayyım olarak atandığı İçişleri Bakanlığı’nca duyuruldu. Esenyurt Belediyesi’ne Beyoğlu Kaymakamı Can Aksoy’un getirilmesi kararı sonrasında Aksoy, İçişleri Bakanlığı’nca özel vekalet onayı ile İstanbul Vali Yardımcılığı’na terfi ettirildi. Vekaletli terfi onayının İstanbul Valiliği’ne ulaşmasının ardından, bu kez valilik onayı ile Esenyurt Belediye Başkanlığı’na kayyım atandı.
|
© Tüm hakları saklıdır.