Gündem

Can Atalay dosyasının Yargıtay'a gönderildiği gün tahliye edildiler: Üç Hizbullah hükümlüsü, Yargıtay kararına rağmen serbest bırakıldı

Emniyet Müdürü Gaffar Okkan suikastının faili Bedran Salamboğa'nın ağabeyi Mehmet Salih Salamboğa, tahliye edilen hükümlüler arasında.

29 Ocak 2024 13:13

1990'larda adını işkence ve suikastlarla duyuran ve özellikle Güneydoğu'da kanlı eylemler yapan radikal İslamcı terör örgütü Hizbullah'ın üç hükümlüsünün daha tahliye edildiği öğrenildi.

Sözcü'den Özgür Cebe'nin haberine göre bu üç Hizbullah hükümlüsünün tahliyesi, Türkiye İşçi Partisi'nin tutuklu Milletvekili Can Atalay dosyasının Yargıtay’a gönderildiği 20 Ekim 2023 tarihinde gerçekleşti. 

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Can Atalay’ın tahliyesi önündeki engele Yargıtay’ın kesinleşmiş kararını gerekçe göstermişti. Üç Hizbullahçının Yargıtay tarafından cezalarının onanarak kesinleşmesine rağmen serbest bırakılmaları dikkat çekti.

Tahliye edilen Hizbullah hükümlülerinden biri eski Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan suikastına katılmaktan ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan Bedran Salamboğa'nın ağabeyi, Mehmet Salih Salamboğa.

Kapatılan Diyarbakır 2 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesinde yargılanıp “Türkiye Cumhuriyeti Anayasal düzenini silah zoruyla yıkarak yerine Şerri esaslara dayalı İran modeli bir İslam devleti kurmak amacıyla vahim nitelikte silahlı eylemlerde bulunmak” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılan ve bu cezaları Yargıtay tarafından onanarak kesin hükme bağlanan İsmail Yoldaş, Mehmet Salih Salamboğa ile Mehmet Nesih Salamboğa'nın haklarındaki infaz durduruldu, yargılamanın yenilenmesi gerekçesiyle tahliye edilerek serbest bırakıldılar.

Okkan suikastı faillerfinden Bedran Salamboğa da 16 yıl cezaevinde kalmış, 2018 yılında tahliye edilmişti.

Haklarındaki mahkûmiyet kararları Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmesine rağmen, Hizbullah hükümlüleri, adil yargılanmadıkları, gözaltında işkence gördükleri, avukatsız ifadelerinin alındığı gerekçesiyle yargılandıkları mahkemelere toplu başvurular yaparak yargılamanın yenilenmesi ve haklarındaki infazın durdurulması talebinde bulundular.

2018 ile 2023 yılları arasında yaklaşık 300 Hizbullah üyesi, ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüsü olmalarına rağmen tahliye edildi. Az sayıda kalan Hizbullah hükümülülerinin de serbest kalması için sürecin üç ay öncesine kadar da devam ettiği ortaya çıktı.

Üç köylüyü televizyon izledikleri gerekçesiyle öldürmüşlerdi

Tahliye edilen üç hükümlü tetikçinin, Diyarbakır merkeze bağlı Güleçoba Köyü Hatuni mezrasında televizyon izlemenin günah olduğu gerekçesiyle üç köylüyü öldürmekten mahkum oldukları öğrenildi. Mahkeme tahliyeye gerekçe olarak da “dinlenmeyen tanık ifadelerinin ortaya çıkmış yeni güçlü delil” olduğunu, bu kişilerin dinlenerek yeniden yargılama taleplerinin esastan kabul edilebilir olduğunu belirtti.

Mahkeme, cinayet suçlarıyla ilgili itiraflarda bulundukları gözaltı ifadelerinin alındığı sırada avukat bulundurulmadığı için sanıkların müdafii yardımından da yararlanmadıkları için yargılamanın yenilenmesi şartlarının oluştuğunu tahliye kararına gerekçe gösterirken, zorunlu müdafilik 1 Haziran 2005’te yürürlüğe giren TCK’yla birlikte hayata geçirildi. Tetikçilerin yargılandıkları tarihte zorunlu müdafilik yasal olarak yürürlüğe girmemesine rağmen mahkeme bu gerekçe ile tetikçileri serbest bıraktı.

Bu üç Hizbullahçının, 2020-2022 tarihlerinde de iki kez infaz durdurma ve yeniden yargılama talebinde bulundukları, mahkemenin ise şartları oluşmadığı gerekçesiyle bu talebi reddettiği, ancak mahkeme heyetinin bu yıl değişmesiyle birlikte daha önce ret kararı verilen üç Hizbullahçının oy çokluğuyla tahliye edildikleri bildirildi.

Bir hakim muhalif oy kullandı

Oy çokluğuyla alınan bu karara heyetin bir üye hakimi hükümlülerin tahliye edilmemeleri gerektiği yönünde muhalif kaldı. Üye hakim muhalefet şerhinde şu görüşlere yer verdi:

"Yargılamanın yenilenmesi olağanüstü bir kanun yoludur. Kanunda tahdidi olarak sayılan sebeplere dayanılarak yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilmektedir. Hükümlü Mehmet Nesih Salamboğa’nın başvurusu CMK’da yer alan yargılamanın yenilenmesi sebepleri arasında yer almadığından talebinin reddi ile yine hükümlüler İsmail Yoldaş ile Mehmet Nesih ve Mehmet Salih Salamboğa’nın avukatlarınca verilen dilekçe incelendiğinde taleplerinin CMK’nın 311. Maddesinde öngörülen şartları taşımadığı görülmüştür. Bu maddeye dayanılarak yargılamanın yenilenmesi taleplerinin kesinleşmiş bir mahkumiyet kararına dayanması gerekmektedir.

Bu sebeple dayanak gösterilen belgenin de sahteliğinin mahkeme kararıyla belirlenmesi, tanık veya bilirkişinin yalan tanıklık, veya gerçeğe aykırı görüş bildirme suçlarından hüküm altına alınması aranmalıdır. Sahtelik ve yalan tanıklığa ilişkin kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı veya kuvvetli bir delil sunulmadığından yapılan başvurunun CMK’nın 319/1 maddesi uyarınca kabule değer görülmeyerek reddine karar verilmesi gerekmektedir.

Yargılamanın yenilenmesini düzenleyen CMK’nın 311/1 maddesi yönünden yapılan incelemede ise iddia edilen konulan yargılama aşamasında gündeme getirilip değerlendirildiğinden yeni delil vasfı taşımadığı, ayrıca aynı talebe ilişkin daha önce de mahkememizce karar verilmiş olması nedeniyle yeniden yargılama talebinin reddedilmesi gerektiği düşüncesiyle sayın çokluğun kararına katılmamaktayım."

Ne olmuştu?

Türkiye’nin birçok ilinde "domuz bağı" yöntemi ile işlenen Hizbullah cinayetlerine ilişkin Beykoz’daki hücre evine 17 Ocak 2000 yılında operasyon yapılmış, polis ekipleri ile örgüt üyeleri arasında yoğun bir çatışma yaşanmıştı.

Yapılan operasyonda örgütün askeri kanat sorumlularından Hüseyin Velioğlu öldürüldü. Operasyonda örgütün siyasi ve askeri kanat sorumluları Edip Gümüş ve Cemal Tutar ise sağ yakalandı. 

Uzun tutukluluğu sınırlayan CMK’nın 102. maddesinin yürürlüğe girmesiyle 2011’de 6 Hizbullah yöneticisi tahliye edildi, yıllar içerisinde bu tahliyeler devam etti. 

Tahliye edilen ve 109 kişiyi bizzat tetik çekerek öldüren askeri kanat sorumlusu Cemal Tutar son savunmasında, Hizbullah'ın her kademesinde görev aldım. Allah yeryüzünde İslam’ı hâkim kılmak için bize görev verdi. Pişman değilim." dedi ve savunmasına şu tehditle devam etti: Cezaevinde bize baskı olursa o cezaevinin savcısı, müdürü, o ilin emniyet müdürü, bizi yargılayan mahkeme heyetini Gaffar Okkan'ın yanına göndeririz.