Dersim ile ilgili sözlerini eleştiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye cevap veren Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bahçeli ihanet kelimesini çok rahat kullanıyor, kim kime ihanet ediyor? Tek parti dönemini savunmak sana mı kaldı? Bizim devlet anlayışımız millete hizmet edilir. Millet adam edilmez. Yeni Türkiye düzeninde milletin bir kesimine 'ur' 'çıban' diye bakan anlayışına yer yoktur. Sayın Bahçeli'ye meydan okuyorum. Tunceli bu ülkenin bir parçası ve cesaretin varsa git bu hain, terörist sözlerini Tunceli'de söyle. Haydi git aynılarını yüzlerine söyle" dedi.
Otoriterleşme tartışmaları eşliğinde Meclis'e sunulan "iç güvenlik paketi"yle ilgili konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, "İç güvenlik reformunun hayata geçmesiyle vatandaşlarımızın günlük hayatlarında devrim niteliğinde değişiklikler yaşanacak" dedi.
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.
Davutoğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
Tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü tekrardan kutlayarak başlamak istiyorum.
AK Parti iktidarları döneminde eğitime harcanan para bütçede ilk sıraya çıkmıştır.
Yine öğretmen sayısında 12 yıl öncesine kadar 2 katı artış yaptık. Ve Ocak ayında 15 bin yeni öğretmen ataması yapılacak.
Güvenlik reformu kişinin özel hak ihlallerin önüne geçmeyi planladık.
İç güvenlik reformunun hayata geçmesiyle vatandaşlarımızın günlük hayatlarında devrim niteliğinde değişiklikler yaşanacak.
Ayrıca vandallara karşı en etkili önlemleri alacağız.
Diğer taraftan yoğun bir dış politika trafiği içindeyiz. İç güvenlik paketini tamamladıktan sonra Avustralya’ya ve Filipinler’e hareket ettik.
Ekonomik istikrar temin edilmemişse piyasalar güven vermiyorsa siyasi istikrardan bahsedilemez. Biz makro ekonomik istikrarın da savunucusuyuz.
Cari açıklarda son 30 ayın en düşük rakamını yakaladık. Cari açığa yönelik aldığımız tedbirler sonuç vermiştir.
Olumlu süreci kararlı politikalarımızla sürdüreceğiz. Biz milletten aldığımız güçle ekonomimizi de güçlendirmeye devam edeceğiz.
Irak’la ortak kabine
Bence son dönemlerin en önemli ziyaretlerinden birini Bağdat’a gerçekleştirdim. Irak söz konusu olduğunda biz hiçbir Iraklı kardeşimize etnik ve dini kökeni üzerinden bakmayız.
Bağdat ziyaretimizde sayın Abadi ile detaylı görüşmeler yaptık. Diyorlardı ya “nerede o ortak kabine toplantıları.” Belki bazıları çok üzülecek ama Irak ile 24-25 Aralık’ta ortak kabine toplantısını İstanbul’da yapacağız.
Irak’ta herkesin elini taşın altına koyduğu bir hükümet yapısından en fazla memnun olan biziz.
Bağdat’ta 17 görüşme yaptım. Eski, yeni hükümet üyeleriyle buluştum. En son Sayın Abadi ile görüşüp intibalarımız aktardım ve gece 12 gibi sarılarak ayrıldık.
Irak için seferber olun
Buradan iş adamlarımıza sesleniyorum. Kaygıları tereddütleri bir kenara bırakarak Irak’ın yeninden yapılanması için seferber olunuz. Irak’ın her bir noktasında bizim insanımızın emeğini görmek istiyoruz.
Bağdat’tan Erbil’e geçtim. Hem Irak’taki gelişmeleri değerlendirdik hem de IŞİD sonrasında bölgesel konjonktürü ele aldık.
Gece 2 buçuk civarı Erbil’e indik. O saatte havaalanından şehre giderken her yerde bizim şirketlerin tabelalarıyla dolu sokaklardan geçtik. Erbil’e inmesek “herhalde Türkiye’de bir şehre indik” dersiniz. İşte bizim rüyamız, hayalimiz bunu.
Esad bizi dinleseydi, hızlı tren gidip gelecekti
Eğer Beşar Esad bizi dinleseydi Halep de böyle olacaktı. Yıkım içinde olmayacaktı.
Kendi halkına savaş açmasaydı şu anda Halep ile Gaziantep arasına mülteciler değil hızlı tren gidip gelecekti.
Bir gün Halep kurtulacak, Suriye tekrar ayağa kalkacak inşallah o gün geldiğinde tıpkı Irak’ta olduğu gibi ortak kabine toplantısını tekrar yapacağız.
Ne Suriye, ne Irak’ı, Esad ve IŞİD gibi zalimlere terk etmeyeceğiz.
‘20 sene önce öğrencimdi’
Duhok’ta bir kampa gittim. Devlerimizin şefkatini orada görüyorsunuz. Güzel bir sürprizle karşılaştım.
Duhok Valisi Ferhadi... 20 sene önce öğrencimdi.
Malezya’da onu okuturken “bir gün inşallah sizler bizim makus talihimizi, doğunun makus talihini yeneceksiniz” diye okutmuştuk. Hocam diye sarıldı.
O an ne ben Türk ne de o Kürt’tü. Hepimiz insandık hepimiz o toprakların çocuklarıydık.
Erbil’de Cuma namazına gittik. Hoca bizim geleceğimizi de bildiği için hutbesini Arapça, Kürtçe ve Türkçe okudu. Türkçe hutbesinde Yunus Emre’den ifadeler vardı.
O camiden çıktığımda her dilden kardeşlerim kucaklayarak sarıldılar.
Erbil’den döndükten sonra ABD Başkan Yardımcısı Biden ile görüştük.
IŞİD boşluktan doğmadı. IŞİD’i doğuran şartları ortadan kaldırmadıkça IŞİD gider ITİP gelir…
Kıbrıs’taki gelişmeler
Kıbrıs’ın güneyinde petrol doğalgaz arayıp tekellerine almaya kalkarlarsa bilsinler ki buna izin vermeyiz.
Bizim Barbaros gemimiz orada durur, durur… Akdeniz bizim de denizimizdir. Gerekirse sondaj da yaparız.
2004’te iyi niyetimizi gösterdik yine gösteririz ama kimse emrivakilere göz kapatacağımızı düşünmesin.
‘El öpecek olan devlettir’
Patnos, Erzincan ve Dersim’e ziyarette bulundum. Bu ziyaretleri planlarken 6-7 Ekim olaylarına ilişkin bir mesaj vermeyi de hedefledik.
Buradan meydan okuyorum. Diğer siyasi liderler de bir günde bu üç yere ziyarette bulunsunlar.
Bu ziyaretlerden rahatsız olanlar oldu. Olacak. Onlar siyasetlerini belli bir bölgeye hapsettiler.
Cemevine yaptığım ziyarette orada beni kucaklayan kardeşlerime buradan selam ediyorum. Orada dedim ki herkes neyi düşünüyorsa neye inanıyorsa serbestçe konuşsun. Yeni Türkiye’nin felsefesi budur.
O sofrada gözü yaşlı kimse görmedim. Orada bir Alevi dedesi elime sarıldı öpmek istedi. Ne haddimize. Ben de ona mukabele ettim.
Kimse devletin önünde diz çökmeyecek, el öpmeyecek. Amir olan millettir memur olan devlettir. El öpecek olan devlettir. Diz çökecek olan devlettir.
Alevi o nurlu yüzlü gençler bizimle görüşmek istedi. Dediler ki “Biz Hz. Ali’nin mektebindeniz. Aleviliği Hz. Ali çizgisinin dışına çıkarmak isteyenlere karşı bize yardım edin.”
Kim bu topraklarda Türkiye cumhuriyeti için çaba sarf ederse devlet onun yanında olacaktır.
İki tavra dikkat çekmek isterim. Biri üzmüştür diğerine ise cevap vermek durumunda kaldım.
‘Sayın Kılıçdaroğlu’nu bekleyeceğim’
Sayın Kılıçdaroğlu’nun MİT ile ilgili sözlerine cevap verirken önüme bir not konuldu. Sayın Kılıçdaroğlu’nun kayınvalidesinin rahmetli olduğuna dair bir nottu bu. Ve ben o dakikadan sonra tasarladığım konuşmayı tamamen değiştirdim.
Kendisine ve hanımefendiye taziyelerimi ilettim. Fakat daha sonra sayın Kılıçdaroğlu’nun bu eleştirilere bana da hakaret ederek devam ettiğini öğrenince üzüldüm.
Taziye günü Kılıdçaroğlu’nun Antalya’da yaptığı konuşma önüme konuşunca “cevap verecek misiniz” dedi arkadaşlarımız “hayır” dedim.
Anne acısını 2 kez yaşamış biri olarak, “acısını yüreğimde hissettim” diyen, muhterem eşlerine hürmeten bugün kendisinden bahsetmeyeceğim.
Ama buradan bütün siyasi liderlere sesleniyorum. Gelin siyasi üslubumuzu değiştirelim.
Siyasi başlarılar gelir gider ama siyasi ahlak kaybolursa hayatın anlamı da kaybolur.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun bugünkü tutumuna bakacağım ve ona göre yarın Şanlıurfa’da gereken cevabı vereceğim.
'Bahçeli, cesaretin varsa...'
Bahçeli ihanet kelimesini çok rahat kullanıyor, kim kime ihanet ediyor? Tek parti dönemini savunmak sana mı kaldı? Bizim devlet anlayışımız millete hizmet edilir. Millet adam edilmez. Yeni Türkiye düzeninde milletin bir kesimine 'ur' 'çıban' diye bakan anlayışına yer yoktur. Sayın Bahçeli'ye meydan okuyorum. Tunceli bu ülkenin bir parçası ve cesaretin varsa git bu hain, terörist sözlerini Tunceli'de söyle. Haydi git aynılarını söyle.