Evrensel'de Tahir Şilkan, 1915 yılında bugün (20 Aralık) Heybeliada'da dünyaya gelen Aziz Nesin'i kaleme aldı.
“Bütün yazarlık hayatım boyunca, egemen sınıflar için, o sınıfın işine yaracak tek yapıt değil, tek tümce değil, tek satır bile yazmadım” diyen Aziz Nesin, 20 Aralık 1915 İstanbul Heybeliada doğumludur.
Öykü, mizah öyküsü, roman, şiir, deneme, anı, makale dallarında eserler veren Aziz Nesin’in kitapları pek çok dile çevrilmiş, kitaplarının baskı sayısı sekiz milyonu geçmiştir. 1954’ten itibaren Akbaba mizah dergisinde takma isimlerle mizah öyküleri yazmıştır. Yazın hayatında onlarca farklı takma isim kullanmış, ilk eşinin adıyla (Vedia Nesin) yazdığı şiirleri nedeniyle, ismi kadın şairler arasında yer almıştır. Kemal Tahir’le birlikte Düşün Yayınevi’ni kurmuştur.
Kendine özgü mizah anlayışı, müthiş gözlem gücü, anlatımındaki yalınlık ve olayları sağlam bir kurguyla birbirine bağlama başarısı, seçtiği konular, Aziz Nesin’in çok okunmasının ve sevilmesinin sırrıdır. Fil Hamdi, Rıfat Bey Neden Kaşınıyor, Ah Biz Eşekler, Nah Kalkınırız, Gol Kralı, Zübük, Şimdiki Çocuklar Harika, Tatlı Betüş, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, Toros Canavarı, Surname, Savulun Sosyalizm Geliyor en bilinen eserlerinden bazılarıdır.
***
Aziz Nesin, öykü, oyun ve romanlarında eleştirel gülmeceyi alabildiğine kullanarak ülkemizin toplumsal gerçekliğini bütün çıplaklığıyla gösteren eserler vermiştir. Aziz Nesin edebiyatımızda eksikliği hissedilen karakter yaratmanın en büyük ustalarından biridir. Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz romanındaki Yaşar, Zübük romanındaki Zübük İbrahimzade, edebiyatımıza kazandırdığı unutulmaz tiplerdir.
Aziz Nesin ölçüsünde yaşadığı toplumu ve halkını derinden kavrayan, eserlerinde dışa vuran çok az yaratıcı vardır. Toplumcu gerçekçi edebiyatın çok başarılı bir temsilcisidir.
Aziz Nesin, yalnız bir yazar değil, çağın haksızlıklarına karşı direnen bir aydındır. Sayısız kez yargılanmış, tutuklanmış, hapse atılmış ancak söylemek istediklerini söylemekten vazgeçmemiştir.
Aziz Nesin, yaşamı boyunca iktidarın hışmına uğramış, ezilmiş, Madımak’ta yakılmak istenmiş; tüm bunlara karşı halkına sevgisi hiçbir zaman bitmemiştir. Yazdıkları ve konuşmalarıyla, yazarları ve toplumu örgütlü mücadeleye çağırmış, aydınlatma faaliyetini yaşamının sonuna kadar sürdürmüştür. Bütün varlığını kimsesiz çocukların bakımı ve eğitimi için kurduğu Nesin Vakfına armağan etmiştir. Öldükten sonra Vakfın bahçesine gömülmeyi vasiyet etmiş, çocukların üzerinde oynamasını istemiştir.
***
Aziz Nesin yaşamı boyunca örgütlü mücadele içinde yer almıştır. Türkiye Yazarlar Sendikasının kurucularından biri ve en uzun süreli genel başkanıdır. Aziz Nesin halkların kardeşliğinden yana bir yazar olmasına karşın, Demokrat Parti iktidarında ülkemiz azınlıklarına yönelik 6-7 Eylül 1955 olaylarında, saldırıları kışkırttığı yalanıyla arkadaşlarıyla birlikte aylarca tutuklu kalmıştır. Aziz Nesin 27 Mayıs 1960’da gerçekleşen askeri müdahalenin ertesi günü yayımlanan yazısında, Adnan Menderes’e seslenmiştir.
“ ...Düşkün kişilerle uğraşmak, benim kalemimin işi değil, ama ona birkaç söz söylemeden yapamayacağım: Başına gelenlerin hiçbiri sürpriz değil. Sana hepsi söylendi. ‘Düşeceksin, hem fena düşeceksin!’ denildi, ama dalkavuk alkışlarından, kendi gümbürtüsünden sağırlaşmış kulakların, hiçbir doğru sözü duymadı, Sen, doğrunun can düşmanı oldun.”
27 Mayıs’a destek olmak için kazanmış olduğu Altın Palmiye ödüllerinden birini Hazineye bağışlayan Aziz Nesin, çok geçmeden, çıkardığı dergideki yazılar nedeniyle 1961 yılında tutuklanacaktır. “Müesses nizam”, 27 Mayıs’ın getirdiği özgürlük havasını kısa sürede boğacak ve bütünüyle yok etmek için 12 Mart ile 12 Eylül darbelerini tezgâhlayacaktır.
Aziz Nesin 12 Eylül faşist darbesine karşı “Aydınlar Dilekçesi” olarak nitelenen girişimin örgütleyicilerinden ve sözcülerinden biri olarak 12 Eylül’de yargılanacaktır.
Türkiye’nin içinde bulunduğu duruma o güzel, akıcı ve komik diliyle en derin muhalefet edenlerden birisi Nesin'in birbirinden güzel 10 sözü:
- Aşığım sana cümlesinin sonundaki a harfi terk etti seni. O da üzülmüyor gittiğine, sen hala aşığım san beni.
- Aynı kağıdın arka ve on yüzleri gibiyiz. Sonsuza dek beraber; ama hiçbir zaman birbirlerini görmeyen.
- Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın, diyerek yaşattığınız yılanların bir sonraki hedefi siz olursunuz.
- Hiç kimseye güvenmiyorum diye bir şey yoktur, "Zamanında o'na güvendiğim için, artık kimseye güvenmiyorum" diye bir şey vardır.
- Ne ölünün arkasından konuşulur, ne de gidenin. Çünkü ha ölmüştür, ha gitmiştir kalan için.
- Hayatım süresince boyum kadar kitap yazdım ama beni sevmeyenler buna da mazeret bulup -onun zaten boyu kısaydı diyebilirler.
- Ne kadar kalmak istesek de bazen gitmek zorunda kalırız. Ve ne kadar gitmek zorunda olsak da kalmaktan yanadır sol yanımız.
- Hayalim; küçük bir çocuğa ‘ne kadar seviyorsun' dediğinde, açıp elini iki yana ‘İşte bu kadar' derken ki o masum sevgiyi bulmaktı.
- Bir gün bu ülkenin başucuna bir not yanağına da bir öpücük kondurup gideceğim. Çok tatlı uyuyordun uyandırmaya kıyamadım diyeceğim.
- Korkmuyorum diyenler, ya başkalarına yalan söylüyorlar, ya kendilerine yalan söyleyip kendilerini kandırıyorlar ya da bilmeyerek insan olmadıklarını söylüyorlar.