T24 Dış Haberler
Çeviri: Levent Taşkıran
Avrupa Komisyonu, önümüzdeki 5 yıl boyunca Ursula von der Leyen'nin başkanlığında AB'nin başarısı ve güvenilirliği açısından son derece önemli olan üç temel vaadini yerine getirip getiremeyeceğine karar verecek.
Gerald Knaus'un Der Standard'daki analizine göre; AB'nin düzensiz göçmenlerin sayısını azaltmada başarılı olup olamayacağı, bloğun bu konuda AB hukukuna uygun ve bağlayıcı standartlara saygıyı yeniden tesis edip edemeyeceği ve Schengen sisteminin korunup korunamayacağı tartışılıyor. Ursula von der Leyen, tüm bu tartışmaların odağında yer alan kişi.
Az sayıda ülke
Son on yılda AB ülkeleri daha önce hiç olmadığı kadar çok mülteciye koruma sağladı. Bu durum öncelikle Suriye ve Ukrayna mülteci krizlerinin bir sonucuydu. Her iki krizde de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin mülteci akınının ana sebeplerinden biriydi ve öyle olmaya da devam ediyor.
Uzun yıllar süren savaşın ve 2015'teki Rus müdahalesinin ardından 2022'nin sonunda, 13 milyondan fazla zorla yerinden edilmiş Suriyeli vardı. Milyonlarcası ülke içinde, milyonlarcası komşu ülkelerde, çoğu Türkiye'de ve Lübnan'da yerinden edilmişti. Bir milyon Suriyeli daha AB'nin yolunu tuttu, ancak sadece az sayıda ülkede bulunuyorlar.
Hali hazırda Almanya'da 1 milyon, Avusturya ve İsveç'te ise yaklaşık 100 bin Suriyeli yaşıyor. Almanya ve Avusturya tek başlarına AB'deki her 4 Suriyeli mülteciden 3'ünden fazlasını kabul etmiş durumda.
Mart 2016'da AB ve Türkiye, Ege Denizi'ndeki düzensiz göçü hızla azaltmak üzere Geri Kabul Anlaşması üzerinde anlaşmıştı. Bu anlaşmanın dört ana unsuru bulunuyor: Türkiye'den Yunan adalarına düzensiz olarak geçen herkesin geri gönderilebileceği bir son tarih; Suriye'den gelen on binlerce kişi için Türkiye'den insani kabul programı sözü; buna ek olarak 2016'dan bu yana Türkiye'deki milyonlarca Suriyeli için yılda yaklaşık bir milyar avroluk mali destek ve üzerinde mutabık kalınan kriterlerin karşılanması halinde Türk vatandaşları için vize serbestisi sözü.
Sınırlı başarı
2016'dan 2020'ye kadar AB'ye düzensiz yollarla ulaşan Suriyelilerin sayısı keskin bir düşüş gösterdi. Ancak AB-Türkiye Mutabakatı Mart 2020'de çöktü. O tarihten bu yana Türkiye, Yunanistan'dan kimseyi geri almadı. AB ülkeleri sınırda güç kullanıyor. AB-Türkiye Bildirisi'nin yürürlükte olduğu üç yıl içinde (2017-2019) Suriye ve Afganistan'dan yaklaşık 190 bin kişi Almanya ve Avusturya'ya sığınma başvurusunda bulunurken, bu rakam sonraki üç yılda (2021-2023) 440 bine yükseldi. Bu şekilde geçen mültecilerin çoğu kayıtlı değil.
AB'nin 2023 iltica reformu bu durumu değiştirecek gibi görünmüyor. Bütçesi 2017'de 300 milyon eurodan 2023'te 850 milyon euroya çıkan AB sınır koruma ajansı Frontex'in genişletilmesinin de bunu değiştirmeyeceği değerlendiriliyor.
Dolayısıyla AB ve özellikle de Almanya, Avusturya ve Yunanistan için en önemli göç meselesi şu: 2016'da olduğu gibi Türkiye ile yeni bir anlaşmaya varılacak mı? Bu, bir kez daha her iki tarafın da menfaatine olacak şekilde nasıl bir şekil alabilir?
Üçüncü ülkelerle anlaşmalar
İkinci olarak, Afrika'dan deniz yoluyla gelen ölümcül düzensiz göçü azaltmak için diğer güvenli üçüncü ülkelerle yapılacak anlaşmalar söz konusu. Bunlar, AB'deki tüm devletlerin paylaştığı, sığınma hakkından vazgeçmeden düzensiz göçü azaltma ve her yıl binlerce hayatı kurtarma hedefine ulaşmanın yolu olarak görülüyor. Bunu başarmak için AB Komisyonu'nun, koşulları yerine getiren Afrika devletleriyle güvenli üçüncü ülke anlaşmalarını yasal olarak mümkün kılacak bir teklifte bulunması gerekiyor.