Politika

Ali Babacan, partisinin yargıyla ilgili eylem planını açıkladı: Yürütmenin yargı üzerindeki gölgesini kaldıracağız

“Türkiye Cumhuriyeti pasaportunuz varsa Allah sizi mahkemeye düşürmesin”

14 Haziran 2022 14:07

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin “Hukuk Devleti Yolunda Adil Yargı Eylem Planı”nı açıkladı. Şu anda yargıda bağımsızlığın ve tarafsızlığın esamesinin okunmadığını, yargıya güvenin iyice sarsıldığını belirten Babacan, “Yürütmenin yargı üzerindeki gölgesini kaldıracağız” dedi. Anayasa Mahkemesi’nin güçlendirileceğini, üye sayısını 15’ten 21’e çıkaracaklarını, bireysel başvuru hakkının kapsamını genişleteceklerini kaydeden Babacan, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun kaldırılarak yerine hakimler ve savcılar olarak iki ayrı kurul oluşturulacağını belirtti.

DEVA Partisi, “Hukuk Devleti Yolunda Adil Yargı Eylem Planı” sunumunu bugün Ankara’da yaptı. “Hakimler ve Savcılar Kurulu”, “Anayasa Mahkemesi”, “Adil Yargılamada Eğitim” gibi başlıklardan oluşan eylem planını açıklayan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, şunları söyledi:

“Hedefimiz hukuku üstün kılmaktır”

“Bizim içi boş kavgalarla oyalanacak vaktimiz yok. Biz sorun çözmeye geliyoruz. Çözüm odaklı yaklaşımımızın da vatandaşlarımız tarafından da giderek artan bir takdir toplamasından da kıvanç duyuyoruz. Bugüne kadar dokuz ayrı alanda eylem planı açıkladık. Bugün de on numara bir eylem planıyla karşı karşıyayız. Hukuk Devleti Yolunda Adil Yargı Eylem Planı’nın gerçekten çok özel bir yeri var. Bizim her alandaki eylem planlarımızın başarıyla uygulanmasının olmazsa olmaz koşulu Türkiye’nin sağlam bir hukuk zeminine kavuşmasıdır. Sağlam bir hukuk zemini yoksa o zeminde adalet yoksa ülkede hangi alanda başarı elde etmeye çalışırsanız çalışın ihtimal çok zayıftır. Büyük ihtimalle çuvallarsınız. Atacağınız her adımın, yapacağınız her reformun ülkeye getireceğiniz her yeniliğin öncelikle sağlam bir hukuk ve adalet zeminine oturması gerekir.

Siyasi iktidarın ve ekonomik refahın olmazsa olmaz koşulu hukukun üstünlüğüdür. Bu nedenle bizim büyük idealimiz ülkemizin gerçek bir hukuk devleti olmasıdır. Hedefimiz hukuku üstün kılmaktır. Bunun yolunun da öncelikle yargının bağımsızlığından ve yargının tarafsızlığından geçtiğini çok iyi biliyoruz. Şu anda ne yazık ki yargıda bağımsızlığın ve tarafsızlığın esamesinin okunmadığı bir zamandan geçiyoruz. Yargıya güven iyice sarsılmış durumda. Bunun çok basit bir sebebi var. Bu iktidar yargıyı elinde sallandırdığı bir sopa olarak görüyor. Fikrini beğenmediği kişilere, kurumlara, şirketlere karşı kullandığı bir sopa. 84 milyon görüyor yargı kurumlarında kayırmacılık ve kadrolaşma yaşanıyor. 84 milyon görüyor çok sayıda insanımız haksız yere tutuklanıyor. Yine 84 milyon görüyor yargı bağımsızlığı olmayınca sayın Erdoğan’ın ‘tut’ dediğini tutuyor, ‘sal’ dediğini salıyor.

“Türkiye Cumhuriyeti pasaportunuz varsa Allah sizi mahkemeye düşürmesin”

İşi öyle bir noktaya getirdiler ki sadece Türkiye Cumhuriyeti pasaportunuz varsa Allah sizi mahkemeye düşürmesin, yandınız. Amerika, Almanya pasaportunuz varsa bir nebze daha şanslısınız. Böyle bir sistemde adaletten söz edilemez. Akıl almaz iddianameler yazan savcıların ödüllendirildiği, Anayasa Mahkemesi üyeliği için yargı kurumlarının göstermelik basamak olarak kullanıldığı bir ülkede adalet olamaz. Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayan hakimlerin adeta ödüllendirilerek Adalet Bakan Yardımcısı yapıldığı bir ülkede adaletten bahsedilemez. İktidara hizmet etmenin öncelik olarak dayatıldığı bir yargı düzeni asla bu ülkede adaleti sağlayamaz. Bu çürümeye direnen, işini doğru düzgün yapan savcılarımız elbette var. Bağımsız ve tarafsız kalmaya çalışan, hukukun evrensel ilkelerini ve vicdanının sesini dinleyen hâkim ve savcılarımız elbette var. Hani derler ya ‘Ankara’da hakimler var.’ Evet Ankara’da hala hakimler var ancak onları da ceza niteliğindeki tayinlerle, disiplin cezalarıyla, soruşturmalarla her türlü baskılarla yıldırmaya çalışıyorlar ama onlar varlar ve daima olacaklar. Tüm baskılara ve zorluklara rağmen hukuku koruyan yargı mensuplarımıza bir vatandaş olarak teşekkürlerimi sunmak istiyorum.

“Adil bir yargı için en önemli değişiklik iktidar değişikliği olacaktır”

Hukuk devleti yolunda adil bir yargı için eylem planı diyoruz. Fakat adil bir yargı için en önemli değişiklik iktidar değişikliği olacaktır. En önemli değişim ülkeyi yöneten zihniyetin yani bu iktidarın topyekûn değişmesi olacak. İktidar değiştiği anda bizler iktidara geldiğimiz anda göreceksiniz yargının üzerindeki baskı bir anda sona erecek. Baskı iklimi bir anda sona erecek. Yargının bağımsızlığıyla ilgili atılmış en önemli adımda bu olacak. Şu anda anayasayı yok sayan, yasaları yok sayan bir iktidar iş başında. ‘Anayasa Mahkemesi kararlarına uymuyorum, saygı duymuyorum’ diyen bir devlet başkanı var. ‘Alt mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uymayabilir’ diyen, adalet, hukuk sisteminin köküne kibrit çakan bir zihniyet ülkeyi yönetiyor. Bu ülkede yargının bağımsızlığından bahsedilebilir mi? Bu ülkede yargının tarafsız çalışabilmesinden bahsedilebilir mi? Önce hukuk, herkes mevcut hukuk içerisinde çalışacak. Hukuku değiştirmenin yani yasaları değiştirmenin yolu var. Yasaları değiştirmenin yolu Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Gidin yasaları değiştirin, yaptığınız her şey yasalar içinde olsun. Şu andaki zihniyet ‘ben 50+1’i aldım, anayasa dediğin de zaten 50+1. Demek ki ben anayasaya uymayabilirim’ diye kendine sahte bir meşruiyet zemini oluşturmaya çalışıyor. Böyle bir şey yok. Kimse kusura bakmasın. Bu millet size 2018’de 50+1’i verirken yine referandumla oyladığı anayasa içerisinde çalışın diye yetkiyi verdi. Siz mecliste yemin ederken ‘bu ülkenin anayasasına bağlı kalarak çalışacağım’ diye yemin ettiniz. Yemininizin gereğini yapın ya da çekin gidin. Zaten az kaldı, ilk seçimde müsait bir yerde inecekler ve Türkiye’de her şey değişmeye başlayacak.

“Eylem planı çocuk yaştaki eğitimle başlıyor”

Adil Yargı Eylem Planımız hukuk devleti yolunda attığımız dev bir adımdır. Ülkemizdeki yargı krizine karşı hukuk namına verdiğimiz bir yanıttır. Eylem planımızda hukuk eğitimden başlayacak. Avukatlık, hakimlik ve savcılık mesleklerini kapsayan ve yargı organlarına dek uzanan geniş bir çalışmayı bugün sizlerle paylaşmış oluyoruz. Vatandaşlarımızın adil yargılanma hakkını tesis edecek düzenlemeleri bu eylem planımızla belirlemiş olduk. Adil Yargı Eylem Planımız çocuk yaştaki eğitimle başlıyor. Çocuklarımızın adalet bilinciyle büyümesini amaçlıyoruz. Bu amaçla ilkokul yıllarından itibaren özgürlükçü demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, kadın erkek eşitliği gibi konuları eğitimde müfredata mutlaka konulacak. Niyet küçük yaşlardan itibaren gelişmeye başlıyor.

Yüksek öğretim düzeyinde de adım atacağız. Ülkemizde çok ciddi anlamda hukuk fakültesi enflasyonu yaşandığını maalesef görüyoruz. Bu enflasyona bağlı olarak hukuk fakültelerinin eğitim standardı düşüyor. Biz hukuk eğitimin niteliğini artıracağız. Hukuk eğitimi için gereken kriterleri uymayan hukuk fakültelerini de kapatacağız. Herkes işini ciddiye alsın. DEVA Partisi iktidarında avukatlık mesleğini güçlendirecek adımlar atacağız, çoklu baro sistemine son vereceğiz. Ceza yargılamalarında savunma makamı ile iddia makamını eşitleyeceğiz. Öncelikle duruşma düzeninde savcıyla, avukatın eşit konumda oturmasını sağlayacağız. Bu Avrupa Birliği normlarıdır. Bu hukuk standartlarının, demokrasi standartlarının yüksek olduğu her ülkede standarttır. Ancak önce zihniyet değişikliği gerekiyor. Avukatların gelirini iyileştireceğiz. Bu doğrultuda Adalet Bakanlığı bütçesinden stajyer avukatlara ödenek ayıracağız. Adli yardım ve CMK hizmeti veren avukatlara ödenen ücretleri artıracağız. Bağlı çalışan avukatlara baroların belirlediği tavsiye niteliğindeki ücretlerden düşük maaş verilmesini de engelleyeceğiz.

“Hakimler kurulu ve savcılar kurulu olarak iki yeni yapı kuracağız”

İlk adım hâkim ve savcılığa girişte mülakatı kaldıracağız. Yazılı sınavlarda başarılı olan adayları eleyen, başarısız olan adayları ise üst sıralara yükselten şu andaki uygulamaya son vereceğiz. DEVA Partisi iktidarında yargıda liyakat konuşacak. Hâkim ve savcılarımıza coğrafi teminat getireceğiz. Böylece hâkim ve savcılar hiç kimseye bir referans borcu hissetmeyecek. Disiplin suçu olmadığı sürece hiç kimse onları görevden alamayacak. Bağımsızlık böyle sağlanıyor. İktidarın yaptırımlarının sopasını her an tepelerinde hisseden savcılarımızın, hakimlerimizin bağımsız bir şekilde görev yapmaları mümkün değil. Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu da kapatacağız. Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu olarak iki ayrı yeni yapı kuracağız. Nasıl YÖK’ü kapatıp yüksek öğretimde reset atacaksak Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu kapatıp iki yeni kurulla orada da bir reset atmak gerekecek. Kuracağımız Hakimler Kurulu’nda bakan da dahil olmak üzere, Adalet Bakanlığı’ndan hiçbir temsilciye yer vermeyeceğiz. Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu üyeliklerinde de çoğulculuğu sağlayacağız. Bu amaçla farklı kanallardan üye seçimiyle oylamalarda gizli ve tek oy seçim usulünü getireceğiz. Böylece herhangi bir grubun kurullara egemen olmasını da engelleyeceğiz.

“Anayasa Mahkemesi’ni güçlendireceğiz”

İktidar ortakları Anayasa Mahkemesi Başkanını ve üyelerini alenen tehdit ediyorlar. Hızını alamayan krizlerin ortağı Anayasa Mahkemesi’ni kapatmak istediğini bile söylüyor. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar biz Anayasa Mahkemesi’ni güçlendireceğiz. Anayasa Mahkemesi hedefimizdeki tam demokratik siyasal sistemin tam da merkezinde olmak zorundadır. Bizim hedefimiz vatandaşımızın tüm hak ve özgürlüklerini korumaktır. Bu amaçla 12 Eylül 2010 referandumuyla kazandığımız Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının kapsamını da genişleteceğiz. Ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin yapısında da değişikliğe gideceğiz. Mahkemenin üye sayısını 15’ye 21’e yükselteceğiz. 21 üyenin 18’ini Türkiye Büyük Millet Meclisi nitelikli çoğunlukla seçecek. Böylece yüksek mahkemenin demokratik meşruiyetini sağlayacağız.

 “Anayasa Mahkemesi’ni seçilecek adaylarla ilgili mülakat sistemi getiriyoruz”

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Anayasa Mahkemesi’ni seçilecek adaylarla ilgili bir görüşme, mülakat sistemi getiriyoruz. Bu mülakatlar da canlı yayınlanacak. Anayasa Mahkemesi’ne üyelik için aday olan bir insan önce demokrasimizin en önemli istişare mekanizması olan Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde tartıya çıkacak. Oradan bir kanaat oluşacak. Meclis’te oluşan ve toplumda oluşan kanaat Anayasa Mahkemesi üyelerinin nihai seçimi için çok önemli bir baz teşkil edecek. Meclis’teki görüşme mülakat bir liyakat testi anlamına gelecek. ‘Anayasa Mahkemesi üyesiyse oraya hak ederek gelmiştir ve liyakati o konuma uygundur’ diyecek herkes ve güveneceğiz. Anayasa Mahkemesi’ne güven olmadığı, Anayasa Mahkemesi’nin itibarının her gün iktidar tarafından ayaklar altına alındığı bir ülkede hukuk devletinden bahsetmek mümkün değil. Anayasa Mahkemesi’ne Yargıtay, Sayıştay, Danıştay tarafından belirlenecek adaylarda en az 5 yıl yüksek mahkeme üyesi olarak görev yapmış olma şartını da getireceğiz.

“Yürütmenin yargı üzerindeki gölgesini kaldıracağız”

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvurularda esastan incelenen dosyaların yüzde 97 oranında haklı buluyor. Vatandaşlarımız geçmiş olduğu süreçlerdeki mahkemelerin aldığı kararları yanlış buluyor. Devletin ilk derece mahkemeleri, Anayasa Mahkemesi’nin esastan incelediği 100 dosyanın sadece 3’ünde hakkaniyete uygun bir karar vermiş. Yazık değil mi bu millete? Hakkını arama mücadelesi verebilen, bütün yargı aşamalarını geçip bir de ‘Anayasa Mahkemesi’ne gidip bireysel başvuru hakkımı kullanacağım’ diyen vatandaşlardan bakıyoruz. Bir de süreç içerisinde yorgun düşen, pes eden vatandaşlarımızın sayısı maalesef çok. Adil yargılanma hakkı ihlal edilen vatandaşlarımızın oranı yüzde 71. Bu yüzde 97’lik ihlal pastasının onun içerisinde de yüzde 71’i adil yargılanma hakkının ihlalidir. Devletin üstünden bu utancı kaldıracağız.

Yargılamaların adil bir şekilde, makul bir sürede tamamlanması içinde gerekli tüm düzenlemeleri yapacağız. Anayasa Mahkemesi’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin aldığı kararların derhal uygulanmasını sağlayacağız. ‘Tanımıyorum’ gibi sözler hoyrat dönemin basın arşivine konacak. Yargının böyle bir hukuksuzlukta imzası olmayacak. Hukukun üstünlüğünü tesis edeceğiz. Yürütmenin yargı üzerindeki gölgesini kaldıracağız. Yargı mensuplarından parti komiseri gibi davrananların da önüne geçmiş olacağız. Suçsuz insanlara, suçlu muamelesi yapanların önüne seti çekeceğiz. Ülkemizin hukukun üstünlüğü endeksindeki yerini de değiştireceğiz.

Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde Türkiye 139 ülke arasında 117’nci sırada. En dipteki ligde. Bu ülkeye, bu ülkenin vatandaşlarına yazık. Hukukun üstünlüğünün neredeyse sıfırlandığı bir ülkeyiz. Türkiye’yi bu hukuk standartları konusunda en üst lige çıkartmayı hedefleyerek yürüyeceğiz. Atacağımız adımların bir kısmı hemen, bir kısmı 90 gün, bir kısmı 180 gün, bir kısmı 360 gün ama yapacağız çünkü hedeflerimiz çok net. Ne yaptığımızı ne yapacağımızı da çok iyi biliyoruz. Bütün bu hazırlıkları Türkiye’nin birinci sınıf, en iyi hukuk ekipleriyle yapıyoruz. Böylelikle demokratik gerilemeyi de hep beraber durdurmuş olacağız. Ülkemizi hep beraber tam demokratik hukuk devleti yapacağız.”

Eylem planının ayrıntılarını DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu paylaştı. Yeneroğlu şunları söyledi:

“Barolar politikaya karışamaz gibi yaklaşımlar hukuk devletinden uzak”

"Barolar politikaya karışamaz gibi yaklaşımlar hukuk devletinden uzak bir zihniyetin tezahürüdür. Barolar tabii ki konuşacak. Baroların hukukun üstünlüğünden başka bir ideolojik yaklaşıma tabi olmalarını doğru bulmuyoruz. Hâkim ve savcıların mesleğe girerken öncelikle Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı’ndan aldıkları puana göre ilk elemeleri yapılacak. Sonra çoktan seçmeli bir yazılı sınav yapacağız. Çoktan seçmeli sınavdan geçen adayları bu sefer ikinci aşamada, klasik sorulardan oluşan, muhakeme yeteneklerini ölçen bir sınava tabi tutacağız. Böylece başarılı, nitelikli bir hukukçu hiç kimseden referans almadan mesleğe girebilecek. Dahası meslek hayatı boyunca kendini birilerine manevi bir borç ödemek zorunda hissetmeyecek.

“Bütün yüksek mahkemelerde cinsiyet kotası öngöreceğiz”

Hâkimler Kurulu ile Savcılar Kurulu üyelerinin görev süresini 6 yıllık tek seferle sınırlayacağız. Üyelerin en az yarısının TBMM tarafından ve siyasi tarafsızlığı sağlayacak şekilde üçte iki nitelikli çoğunlukla seçilmesini esas alacağız. TBMM tarafından seçilecek adayların kamuya açık bir biçimde mülakata tabi tutulmasını sağlayacağız. Hem Hâkimler Kurulu’nda hem Savcılar Kurulu’nda ve hem de bütün yüksek mahkemelerde cinsiyet kotası öngöreceğiz.” (ANKA)