Marmara Depremi'nin üzerinden tam 25 yıl geçti. Deprem uzmanları, bölgede en az 7 büyüklüğünde yeni bir depreme hazır olunması yönünde uyarıyor. Peki en kalabalık metropol İstanbul 25 yılda depreme ne kadar hazırlandı?17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden tam 25 yıl geçti. Kocaeli'nin Gölcük ilçesi merkezli gerçekleşen ve 45 saniye süren 7,4 büyüklüğündeki depremde resmi rakamlara göre 17 bin 480 kişi hayatını kaybetti, 43 bin 953 kişi yaralandı. Yaklaşık 200 bin kişinin evsiz kaldığı, 66 bin 441 konut ve 19 bin 901 iş yerinin yıkıldığı deprem başta İzmit, Sakarya, İstanbul olmak üzere geniş bir bölgeyi etkiledi. Depremde İstanbul'da 454 kişi hayatını kaybetti, 1880 kişi yaralandı 41 bine yakın konut ve iş yerinde hasar oluştu.
Ekonomiye de darbe vurdu
Türkiye'nin en önemli sanayi merkezlerinden olan Marmara bölgesini etkileyen deprem ülke ekonomisine de darbe vurdu.
Gölcük depreminin Türkiye ekonomisine etkisi Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği'ne (TÜSİAD) göre 17 milyar dolar, Devlet Planlama Teşkilatı'na (DPT) göre 15-19 milyar dolar, Dünya Bankası'na göre ise 12-17 milyar dolar oldu. TÜSİAD'a göre deprem Türkiye'nin 1999 yılı gayrisafi yurt içi hasılasının yüzde 9'unun, DPT'ye göre 8 ila 10'unun, Dünya Bankası'na göre 6.3 ila 9'unun kaybına sebep oldu.
1999 depreminden bu yana onlarca bilim insanı Türkiye'nin her an gerçekleşebilecek en az 7 büyüklüğünde bir İstanbul depremine hazır olması gerektiğini söyleyerek uyarıyor.
İstanbul'da kentsel dönüşüm ne durumda?
6 Şubat 2023'te meydana gelen 50 bini aşkın kişinin hayatını kaybettiği Kahramanmaraş merkezli iki deprem, İstanbulluların 1999'dan beri zaten gündeminde olan endişelerini daha da artırdı.
Peki İstanbul'da durum ne? İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanı Murat Yün, DW Türkçe'ye verdiği demeçte, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) olarak yaptıkları çalışmalarda yaklaşık 200 bin yapının olası bir İstanbul depreminde yıkılacak ya da ağır hasar alacak nitelikte olduğunu tespit ettiklerini söylüyor. Bu yapılarda 1 milyon 200 bin birim (hane veya iş yeri) bulunduğunu ve yaklaşık 3 milyon nüfusun barındığını söyleyen Yün, 12 sene önce yürürlüğe giren 6306 sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkındaki kanuna rağmen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın riskli ilan ettiği bina sayısının yalnızca yüzde 10'unu dönüştürdüğünü de belirtti.
İBB olarak İstanbul'da depreme yönelik hazırlık çalışmalarını altyapı, üstyapı, ulaşım ve lojistik, deprem anı ve sonrası olarak dört ana başlığa ayırdıklarını söyleyen Yün, şimdiye kadar 65 projeyi tamamladıklarını 92 projenin devam ettiğini 61 projenin ise hazırlıklarının tamamlandığını ve çalışmalara başlanacağını ifade ediyor.
Son beş yılda "Kentsel Dönüşüm" ve "İstanbul Yenileniyor" projeleri kapsamında 33 bin 826 birimin projelendiğini anlatan Yün, 6 bin 420 birimin inşaatının tamamlandığını, 6 bin199'unun inşaatının devam ettiğini belirtti.
Yün: Tarama yaptığımız binaların yarısı yüksek ve çok yüksek riskli
Yün, Şubat 2023 depremleri sonrasında da kendilerine gelen bina inceleme taleplerinin günlük 22 bin başvuruya kadar ulaştığını söylüyor. 2020 yılından bu yana var olan bu çalışma kapsamında şimdiye kadar 113 bin binayı ziyaret ettiklerini, 35 bin binada tarama yaptıklarını, binaların yarısının yüksek ve çok yüksek riskli bina olduğunu belirlediklerini ifade ediyor. 78 bin binanın ise inceleme yapılmasına izin vermediğini de aktaran Yün, insanların önce deprem korkusuyla başvurduklarını ardından ekonomik kaygılarla inceletmekten vazgeçtiklerine isaret ediyor. Zorlu ekonomik koşullar karşısında insanları kentsel dönüşüme motive etmenin zor olması nedeniyle de destek paketleri oluşturduklarını hatırlatıyor.
Temmuz ayında İBB Meclisi tarafından onaylanan yardım paketine göre kentsel dönüşüme girecek binalarda ikamet eden ev sahiplerine 18 ay boyunca 7 bin TL, emeklilere 9 bin TL, maliki olduğu binalarda ikamet etmeyen ev sahiplerine 18 ay boyunca 4 bin 500 TL, bu binalarda ikamet eden kiracılara ise 12 ay boyunca 7 bin TL, emekli ise 9 bin TL kira yardımı yapılması öngörülüyor.
Çalışmalar yeterli mi?
Jeolog ve deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür'e göre yeterli değil. İstanbul'da her an bir deprem olma olasılığının yüzde 47 olduğunu ifade eden Görür, 30 yıldır deprem gerçekliğini söylemelerine rağmen yeterli sayıda ve kapsamda çalışma yapılmadığı görüşünde.
Türkiye'nin yüzde 95'inin deprem bölgesi olduğunu hatırlatan Görür, "Ben yaşanan depremlerden ders alındığını sanmıyorum. Belli çalışmalar yapılıyor ancak yürütülen faaliyetlerin sonucuna baktığımızda İstanbul depreme hazır bir şehir olmaktan çok uzak. Valilik resmi binaları güçlendiriyor, İBB binaları yenilemek için çalışma yapıyor, ancak İstanbul'u deprem dirençli bir kent yapmak büyük bir plan gerekiyor" diyor ve bunun ancak iş birliği ile mümkün olduğunu vurguluyor.
Halkın eğitilmesi, altyapının elden geçirilmesi, ekosistemi, çevreyi ve ekonomiyi dikkate alarak gerekli yatırımların yapılması ile deprem dirençli bir kente ulaşılabileceğini kaydediyor. Görür, "Merkezi yönetim, yerel yönetim ve halk bir araya gelerek birbirini destekleyerek bir yerlere varabiliriz. Hele şimdiki gibi merkezi yönetim ve yerel yönetimin birlik olmadığı bir atmosferde hiçbir sonuca ulaşamazsınız" diye de uyarıyor.
Prof. Dr. Şükrü Ersoy: Deprem eskisinden daha yıkıcı olacak
Jeolog ve deprem bilimci Prof. Dr. Şükrü Ersoy da 1999 depreminden bu yana geçen 25 yılda İstanbul için önemli adımlar atılmadığını ve büyük bir zaman kaybı yaşandığını vurguluyor. Kentsel dönüşümün önündeki hukuksal ve finansal engellerin çok geç aşıldığını ifade eden Ersoy, beklenen depremin geçmiştekinden çok daha yıkıcı olmasından endişeli.
"Biz eski depremlere ve onun yıkıcılığına bakıyoruz. Ancak eski zamanlarda nüfus şimdiden çok daha az. Şu anda İstanbul'da yapı stoğu çok yoğun. İstanbul dünya üzerindeki önemli bir geçiş ve tedarik köprüsü. Marmara'daki deprem tüm dünyayı etkileyecek stratejik bir noktada olacak. 25 yıldır depreme hazır olmamamız inanılmaz bir durum. Deprem afeti Türkiye için bir milli güvenlik sorunudur, herkesin çözümün parçası olması gerekiyor."
Tüm kurumların dahil olduğu büyük planlı bir çalışma başlatılsa bile ancak 5-10 yıl içerisinde İstanbul'un depreme hazır olabileceğini söyleyen Ersoy, "Topyekûn bir seferberlik başlatılması gerekiyor. Umarım depreme bu süreçte yakalanmayız" diyor. İstanbul nüfusunun çok fazla olduğunun altını çizen Ersoy, en az 5 milyon nüfusun doğru bir planlamayla Anadolu'ya kaydırılması gerektiği görüşünde.
"Nüfus kontrolsüzce büyüyor"
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şube Başkanı Sinem Kolgu, İstanbul nüfusunun kontrolsüz bir şekilde büyümeye devam ettiğini söylüyor. DW Türkçe'ye konuşan Kolgu, getirilen imar aflarının sistemi daha da zayıflattığını söylüyor ve merkezi yönetimin 12 yılda 800 bin konut dönüştürmüşken 5 yılda 1,5 milyon konutu dönüştürme planının gerçekçi olmadığını düşünüyor.
Yapılan çalışmaları kentsel dönüşüm olarak nitelendirmenin doğru olmadığını da belirten Kolgu, "Yerinde tekil olarak bir kısım binalar yenilenmektedir. Bu şekilde, kentin güvenli yapı stoğuna sahip olmasını sağlamak olası değildir" diye de ekliyor.
Peki çözüm ne?
Kolgu da deprem uzmanları gibi kurumların iş birliği yaptığı ve iyi planlanmış bir çalışmadan yana: "Ölçebildiğinizi yönetebilirsiniz. Mevcut yapı stokunun risk durumunu tespit edecek çalışmalar yapılmalıdır. Güçlendirilebilecek olan binalar mühendislik hizmeti alarak güçlendirilmeli, çok riskli olarak yıkılıp yeniden yapılmalıdır. Yapı üretim ve denetim süreçlerinde bilinen zayıflıkları yok edecek yasal düzenlemeler acilen yapılmalı, tüm yapıların nitelikli mühendislik hizmeti alması sağlanmalıdır."
DW Türkçe'ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?