02 Ekim 2024

1,5 trilyon bütçen olsun okulların pis olsun

Bir bakanlık, bütçeden 1,5 trilyon lira ödenek kullanırken çocukların pislik içinde eğitime mahkûm edilmesi karşısında nasıl rahat ediyorsunuz? Bu tablo yabancı yatırımcının umurunda olmadığı için mi sizin de umurunuzda değil?

İster güvenlik, ister adalet, ister sağlık, ister emniyet. Adı ne olursa olsun, bakanlık dediğimiz kuruluşların varlık sebebi, vatandaşlara hizmettir. Bir bakanlık, kurulduğu amaca uygun kamu hizmeti sunabilmek için çalışır. Devlet memurlarını bunun için kadrosuna alır. Binlerce kamu görevlisi her sabah binlerce binaya bunun için girer, mesai yapar, maaş alır.

Genel müdürlükler daireler vatandaşa daha iyi hizmet ulaştırmak için kurulur. Bir bakanlıktan vatandaşa hizmeti çıkardığınız zaman, geriye boş binalar ve hamaset kalır.

* * *

Bir bakanlık, Anayasa ve yasalar ile kendisine tanımlanan kamu hizmetlerini üretip vatandaşlara sunabilmek için mali kaynağa gereksinim duyar. Bu kaynak, bütçeden karşılanır. Her yıl bütçe yapılırken, ihtiyaçları ve öncelikleri doğrultusunda her bakanlık için belli tutarlarda ödenek teklif edilir. TBMM her sene hangi bakanlığın kaç lira ödenek kullanacağına karar verir. Bu karar kanunlaşır.

* * *

Güncel verilere göre, günümüz Türkiye’sinde, bütçeden ödenek kullanan kamu idaresi sayısı 41’dir. Bütçeden en yüksek ödeneği Hazine ve Maliye Bakanlığı kullanır. Ülkenin vergileri, gelirleri orada toplandığı, harcamalar oradan yapıldığı, iç ve dış borçlanmalar oradan karşılandığı için bu durum gayet tabiidir. Bütçeden en fazla ödenek kullanan ikinci bakanlık ise Millî Eğitim Bakanlığı’dır.

Bu arada bir hatırlatma yapmak gerekebilir: Bütçe, yüksek enflasyon sebebiyle bir süredir trilyonlar ile ifade edilmektedir. Hayır liradan altı sıfırın atıldığı dönemlere atfen çok kulllanılan ‘eski parayla’ değil, yeni parayla trilyon lirayla ifade edilmektedir.  Trilyon 12 basamaklıdır.

Konumuza dönecek olursak, Millî Eğitim Bakanlığı’nın en yüksek tutarlı ödeneği kullanan ikinci bakanlık oluşu yeni bir durum değildir. Eğitim ve öğretim hizmetlerinin yaygınlığı, önemi, temel eğitim için hareket geçirilmesi zorunlu personel ve alt yapı düşünüldüğünde bu da tabiidir.

Velinin okulda temizlik yaptığı Türkiye

Hiç tabii olmayan durum, bu kadar yüksek bütçe kullanan bir bakanlığın, Anayasal bir hak olan eğitim hakkını, yine Anayasal bir hak olan sağlıklı bir çevrede kullandırma konusundaki akıl almaz kayıtsızlığıdır. Milyonlarca öğrenciyi ,40 yıl düşünsek akla gelmeyecek bir ortamda eğitim görmesinde ‘tasarruf gerekçesiyle” sakınca görmemek, öğrenci velilerinin, temizlik malzemesi alıp bilfiil okul temizliğine katılmak zorunda kalması gibi akıl almaz durumlar yaratılmaması için önlem almamak, anormal ötesi bir durumdur.

Bazı okullarda temizlik personeli eksikliği nedeniyle temizlik görevini veli ve öğretmenler üstleniyor

Hiç olmaması gereken bir durumun anormalliğini anlatmak zorunda kalmak da AKP iktidarının ülkeyi getirdiği gayrımedeni durumun bir sonucudur.

Değerli okurlar, geçen ay Orta Vadeli Program (OVP) açıklandı. Ülkenin gelecekteki üç yılına değişik perspektiflerle bakan OVP, bütçelere yön çizer, ışık tutar. Üç yıllık OVP’yee bakarak bütçeler hakkında fikir sahibi oluruz.

Yüzde 80 personele

2025 yılı bütçesi, TBMM’ye bu ay gelecek.

OVP’nin öngörüsüne göre, 2025 yılında Millî Eğitim Bakanlığı’nın ödenek teklif tavanları şöyledir:

Personel Giderleri :                               1.030.744.599.000

Sosyal Güvenlik Primi Giderleri:               131.441.299.000

Mal ve Hizmet Alım Giderleri :                 116.553.046.000

Cari Transferler:                                             31.275.568.000

Sermaye Giderleri Toplam Ödenek:        141.254.495.000

-Deprem Kapsamındaki Ödenek:                 66.547.016.000

Sermaye Transferleri Toplam Ödenek:            446.533.000

Toplam:                                                       1.451.715.540.000

Mal ve hizmet alımı yüzde 8

Bu verilere baktığınızda yaklaşık 1,5 trilyon liralık bir bütçenin yine yaklaşık yüzde 80’inin personel harcamasına gittiğini görmek mümkün. 1 trilyon 452 milyar liranın 1 trilyon 30 milyar lirası personel gideri için yazılmış zaten. Sosyal güvenlik primi giderleriyle birlikte düşündüğünüzde, büyük bir bakanlığın çok büyük bütçesinin yüzde 80’inin personele ayrıldığı anlaşılıyor.

Çocukları sağlıksız bir ortamda ve temel malzemeler açısından yoksun bırakılmasının izini de bütçeden izlemeye çalışalım. Ödeneklerdeki mal ve hizmet alım giderleri içinde ülke genelinde okulların fiziksel ihtiyaçları ve bu ihtiyaçları karşılamaya yönelik ihaleleri de yer almaktadır. OVP’deki 2025 yılı bütçe öngörüsünde Millî Eğitim Bakanlığı’nın mal ve hizmet alım giderleri için ayrılması düşünülen parasal tutar 116,5 milyar TL’dir.

Bu tutar da 1 trilyon 451 milyar liralık büyüklüğün yüzde 8’ine karşılık gelmektedir.

Personel giderleriyle karşılaştırınca aradaki makas çok büyük görünüyor.

Bu durum bize sorulara cevap bekleme hakkı veriyor:

- Nasıl rahat ediyorsunuz?

-Temizlik hizmeti verecek personeli neden önceliğiniz haline getirmiyorsunuz?

-1,1 trilyonluk personel giderleri içinde temizlik personeline neden yer açmıyorsunuz?

-116,5 milyar liralık mal ve hizmet alım ödeneği içine neden bütün okulları pırıl pırıl yapacak temizlik malzemesini katmıyorsunuz?

-Neden çocukların sağlıklı bir ortamda eğitim alması önceliğiniz değil?

-Neden yerel yönetimlerin okullara temizlik hizmeti sunmasından bu kadar rahatsız oluyorsunuz?

-Belediyelerin temizlik personeli sınıflarda temizlik yaparken giysilerinin üzerinde yazılı belediye ismi, merkezi yönetimin ihmalini, kayıtsızlığını hatırlatır da iktidar partisi oy kaybeder diye mi okullara “belediyeden destek istemeyin” talimatı gönderiyorsunuz?

-Çocukların sağlıklı ortamda eğitimi, iktidarın, bakanlığın önceliği değilse, bunu dert ve öncelik edinenlerin önünü kesmekten nasıl bir siyasi fayda umuyorsunuz?

Son soru, bütçeden en yüksek ödeneği kullanan Hazine ve Maliye Bakanlığı’na:

Bir bakanlık, bütçeden 1,5 trilyon lira ödenek kullanırken çocukların pislik içinde eğitime mahkûm edilmesi karşısında nasıl rahat ediyorsunuz? Bu tablo yabancı yatırımcının umurunda olmadığı için mi sizin de umurunuzda değil?

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020)

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

Yazarın Diğer Yazıları

Çok fonksiyonlu “yeni anayasa” kaldıracı

Yeni anayasanın şu önümüzdeki orta vadede gerçekleştirilmesinin çok güç olduğu, dahası buna somut koşullar içinde ihtiyaç bulunmadığı, bu tartışmayı başlatanların zaten işine gelmez de, bunu asıl sorunları hatırlatarak bizlerin dile getirmesi gerekiyor

Şimşek’in kreş ve istihdam vurgusu

Mehmet Şimşek, kendisinden önce başka bir iktidar varmış da ekonomiyi o bozmuş gibi kurguladığı steril retorikten bir türlü vazgeçmiyor. Vazgeçmesine de ne imkân var ne de ihtimal

Göstere göstere

Mali piyasaların ve finans piyasalarının denetlenmesi, sadece o kuruluşlar için değil, milyonlarca vatandaşı doğrudan ilgilendirir. Bir kişi kamu görevlisi olmayı seçtiyse, içinde yaşadığı toplumdaki gelir eşitsizliğini derinleştirecek eylemler içinde olmamak zorundadır

"
"